Makaleyi okumak yerine dinlemek ister misiniz?

 

“Öğret bana” dedi çocuk. “Ben öğrenmek istiyorum.” Öğretmen gülümsedi. “Öğrenmek zordur, gayret ister, aşk ister, çaba ister, çok uzun bir yoldur. Yürüyebilir misin bu yolu? Ben olmasam da yürür müsün bu yolda?” Çocuk bir an düşündü sadece “Evet yürürüm”. “Öyleyse” dedi öğretmen, “Önce öğrenmeyi öğrenmelisin”

ogretmenlerecicek.jpg

Öğretmenler günümüz kutlu olsun. Bir öğretmen olarak hizmet verdiğim yılların bana öğrettiği tek şey var. Bu mesleğin meyveleri çok güzel. Eğer çaba harcamaktan yılmıyor, sevmekten vazgeçmiyor ve gerçekten öğretmek istiyorsanız. Öğretirken öğrenmeye açıksanız, karşınızdaki insana bir birey olarak saygıyla bakıyor. Sözünü kesmeden, küçümsemeden, dizlerinizi kırıp onun gözleriyle aynı seviyeye geliyorsanız, çok yorulduğunuzda, az kazandığınızda, hastalığınızda bunu öğrencilerinize asla yansıtmıyorsanız ve alanınızdaki yenilikleri öğrenmek için çırpınıyorsanız büyük öğretmensiniz.

Öğretmenlik bir hizmet işidir. Ne kadar saygı görseniz de bir hizmet insanısınızdır. Ne benlik kibri, ne gereksiz büyüklük kaygısı sizi sevdirebilir. İyi öğretmen “sen, önce sen” diyen, “Nasılsınız?” diyen öğrencisinin yüzündeki ışığı da, karanlığı da görüp en güzel anda yardım edendir.

Bir çoklarının sandığı gibi öğretmenlik bilgi vermek değildir. Artık dünya altından kalkamayacağımız kadar bilgi ile dolu. Öğretmenlik, öğrenme aşkını canlı tutabilme ve alanına duyduğu aşkı aktarabilme yeteneğidir. Siz bir kere bunu başarın, bakın onlar nasıl kendileri arıyor, nasıl keyifle projeler yapıyor, nasıl birincilikler kazanıyorlar.

Öğretmenlik zor meslektir. Saatlerce ayakta durma, her öğrencinin taleplerini hızlı takip ederken kimsenin kopup gitmemesini size sataşan saldıran öğrencinin aslında ya ailesinde ya kişiliğinde fırtınalar koptuğunu unutmama, anlayış kanadını indirme ve tevazu ile o insanı kazanma yüksek bir ahlak ister.

Her şeyden önce onlar sizin emanetinizdir. İnsanların en sevdikleri canlarından bir parçayı kendilerinden daha uzun süre gönderdikleri okulda güvendikleri tek kişidir öğretmen. Bu nedenle öğretmen polis gibidir, doktor gibidir, hakim gibidir, bakıcı gibidir ve öğretmen bir biliminsanı gibidir. Öğrencinin gözündeyse olağanüstü bir yerde bulunur. Bu yeri korumak ve iletişimi sürdürmek titiz bir emek ister.

Öğretmenlik dışarıdan göründüğü gibi bir meslek değildir. Aylarca tatil yapılan yatılıp maaş alınan erken çıkılan ve akşam eve gidilen bir meslek değildir. Maalesef mesleğe bu önyargıyla girip durumun müthiş zorluğunu farkeden ve istifa eden ayrılan ya da kendisine ve başkalarına çok yarar sağlamadan yaşayıp giden öğretmenler de var.

Sevinerek söyleyeyim ki gittiğim dünya kadar okulda ve tanıştığım insanların büyük çoğunluğunda vicdan ve azim gördüm. Maddi imkansızlıklarına, teknik yetersizliklerine, takdir edilmemelerine rağmen, bunları bir kenara itip, “Benim çocuklarım” diyerek öğrencilerini sıkı sıkıya ileri götüren çok öğretmen gördüm.

Bugün modern bir öğretmen olmamız için – eğer beni bir kardeşiniz, meslekdaşınız olarak kabul ederseniz- önerilerim şunlar: Webquest kullanmak, İngilizce konuşabilmek, sürekli okumak, Avrupa Topluluğu eğitim programlarına katılmak, bir blog sitesi açmak ve her şeyden önce her dersinin ilk beş dakikasında o ders hangi branş olursa olsun, insan olmanın ve dürüst olmanın, sevmenin saymanın önemini anlatacak “karakter eğitimi” vermek ve dersleri drama ve etkinliklerle, grup çalışmaları hatta çalıştaylarla şenlik yerine çevirmek…
Kısaca öğrenci merkezli eğitim-öğretimin en iyi yolunu aramak.

Son olarak bu yazıyı çevresinde öğrencileri olmayan evlerinde hüzünle geçiren emekli ama hiç yaşlanmayan öğretmenlerime adıyorum. Emeğiniz bizimle yaşıyor. Her gün düzgün yazdığım her cümle, okuduğum anlattığım her makale, her başardığım proje sizi anlatıyor. Sizler olmasanız, sizin asla vazgeçmeyen ısrarınız olmasa, çekingen karakterimle bir çok şeye girişemezdim.
O mübarek demekten çekinmeyeceğim ellerinizden saygıyla öpüyorum. Eğer bu dünyadan ebediyete yolculuk ettiyseniz ruhlarınıza huzur diliyorum.

Sağ olun, sizlere minnettarım.

Süleyman SÖNMEZ

Eğitim için daha önce yazdığım makaleler:
İnsan Sevgisiyle; Matematik, Türkçe, Fen, Resim, Beden, Müzik, Bilgisayar, Yabancı Dil ….
Öğretmenlere Web ve Eğitim Teknolojileri Rehberi
Teacher Tube | Öğretmenler İçin Youtube
Bay Gotta’dan Altı Ders
Etkili İletişim ve Sunum Teknikleri
YAZI SANATI 1 – TIPOGRAFI
FIRST LEGO YARIŞMASI HER OKULA ULAŞMALI
Sağ olun Öğretmenlerim
Fatih Sultan Mehmet kıymalı patates sever miydi?
Bilgisayarlı Eğitime Destek
Microsoft Student 2006

TAKİP İÇİN : Yazdığım Kitaplar | Youtube | Twitter | Instagram



5 YORUMLAR

  1. Öğretmen olmak cidden yorucu bir iş. Yorucu, çünkü yaşadığınız her an tıpkı bir hamal gibi sırtınızda öğrencilerinizin sorumluluğu, altnda ezilerek yaşıyorsunuz.

    Akşam olunca başınızı yastığa rahat rahat koyabilmeniz için sınıfta o kaybolmuş çocuğu, en arkada oturanı da görmüş ve ona emek harcamış olmanız, 60 kişilik sınıfta 60 eşit emek ve sevgi vermiş olmanız gerekiyor.

    Vicdan sahibi iseniz 30, 40, 50 kaç kişi ise onların duygusal durumlarını, kişisel farklılıklarını bilerek göz önünde bulundurmanız gerekiyor.

    Şunu da gördüm ki, öğretmenlik mesleği, en duyarsız kişiyi bile bir süre sonra duyarlı hale getiriyor. En sevgisiz kişiyi bile eğitiyor. Çünkü muatabınız pırıl pırıl çocuklar.

    Yazınız çok güzel ve etkileyici. Göz yaşları ile bitirdim okumayı.

    Tüm emek ve sevgi işçisi öğretmen arkadaşlarımın gününü kutluyorum.

  2. Tüm okul yılları ve daha sonra da iş yaşamımda farklı zamanlarda katıldığım çeşitli kurslar boyunca yüz öğretmenim olmuş mudur bilmem. Ancak siz benim en son öğretmenimsiniz.

    Sevgili öğretmenim, şahsınızda tüm öğretmenlerin gününü kutluyorum.

  3. Ymungan, Işıl Aykaç, Ömer Enis çok teşekkür ederim. Hepimiz öğretiyoruz birbirimize. Yani hayatın içinde yer alan herkes hem öğretmen, hem öğrenci 🙂

  4. Bunlar çok güzel yazılar.Bütün dileklere bende katılıyorum.Meslektaşlarıma mutlu huzurlu günler diliyorum.Saygılarımla

SİZİN DÜŞÜNCENİZ NEDİR?

Yorumunuzu yazınız
İsminizi Yazınız