Ne zamandır mim akımlarına girmiyordum her okuyucuma hitap etmediği için. Ancak bu seferki bir yayın organı olarak bakılırsa Türk blogküresi hakkında.

Ne zamandır mim akımlarına girmiyordum her okuyucuma hitap etmediği için. Ancak bu seferki bir yayın organı olarak bakılırsa Türk blogküresi hakkında... Türk Bloglarına Neler Oluyor? [Mim]


Gazanya blog bana mim paslamış. Konuyu okuduysanız devam edelim okumadıysanız güzel bir ıhlamur ya da tarçınlı bir salep alıp gelin önce okuyun lütfen. Gece okuyorsanız Nescafe’nin kokusunu almaya başladım bile. 🙂

Bir süredir blogkürede üstüne bir ölü toprağı atılmış havası var. Berbat bir benzetme ama bu kesinlikle hissedilebilir birşey çoğunluk artık ayda yılda bir yazıyor.

Sürekli yazan bir kısım tayfa da replika habere dönmüş durumda. Beynelmiel gazetelerin anasayfasını, teknoloji sayfalarını ziyaret eden kişilerin zaten çoktan duyduğu şeyleri aynen yazıyorlar. Sanırım amaç Google’dan gelenleri tavlamak.

Belli bir kesim ise ısrarla orijinal içerik üretmeye devam ediyor. Ama oldukça az sayıda.

Bu Ağustos ayından beri durum böyle. Bu konuda sık sık yakındık. Bir de burada yakınalım.

  1. Önce twitter sonra friendfeed çıktı mertlik bozuldu. Mikroblog kavramı oldukça zahmetsiz şekilde giriş, gelişme, sonuç demeden, hatta leb demeden leblebinin anavatanı Çorum’un Jura dönemindeki haline gidebiliyorsunuz.
    Bunun anlamı şu: aklına ilginç bir şey gelen daha doğru dürüst olgunlaştırmadan hemen friendfeed’e girip paldır küldür yazıyor “like”ları, sevdimleri alkışları yorumları alıyor hem de kocaman kocaman blog yazarlarından, gazetecilerden, ajans sahiplerinden.Şimdi ne yapsın bu adam Google’dan gelen “abi benim ödevim var bu akşam yetişecek, ben bu yazıdan birşey anlamadım bana ödevimi yapar mısın?” kitlesini, ya da “MSN adresim yalnızkalpler2507@hotmail.com arkadaşım olrmsnz?” taleplerini, %10 oranında kaliteli %25 oranında kalitesiz Türk küfür seçkilerini (İnanamazsınız üşenmeyip küfredenler var. Hem de neden belli bile değil  🙂  )

    Kısaca söylemek gerekirse şu an Türk blog yazarlarının nerdeyse hepsi friendfeed’i gün içinde 24 saat açık tutuyor ve hiç kapatmıyor. Yine inanmıyor olabilirsiniz ama doğru.

    Yani açıkça söyleyeyim sevgili okuyucular siz yazı, konu açlığıyla sevgili yazarlarınızı beklerken onlar Friendfeed’de alem yapıyor. 🙂
    (Evet bu cümle benim kendi ipimi çektiğim cümledir. Doğrucu Davud olarak blogcu arkadaşlarımın tatlı cevaplarına hazırlık yapayım 🙂

  2. Malzeme tükendi kardeş. Okuyucu her Allah’ın günü gelsin diye hayatını, deneyimlerini, yabancı sitelerde gördükleri teknolojik haberleri çevirip sayıp döken kitle bir baktı zorlamaya devam ederse artık aşklarını meşklerini kısacası tüm özel hayatını deşifre edecek iyi de ne uğruna?
  3. Google Adsense para kazandırmıyor artık alternatifleri de kurtarmıyor. Bundan bir yüzyıl önce yazmıştım ve haklı eleştirilerle Google’un reklam sistemindeki düzenlemelerin en büyük zararını bilginin ve halkın çekeceğini ifade etmiştim. Şu anda siteniz günde 10 bin 20 bin hit almıyorsa reklamdan para filan beklemeyin hele hele kriz kapıda sponsor reklam (125×125) bile kolay kolay bulunmuyor. Dolayısıyla Webin California altın madenleri olan blog yazarlığı giderek hayrına yapılan bir işe dönüştü. E hayır işi de her an yapılmaz ki, 3 ayda bir yazı nesine yetmez okuyucunun. 🙂
  4. Etrafta yarışma yok dostlar. Bakın şöyle sağlam bir ödüllü yarışma olsun. Blog yarışması olunca herkes deli gibi şanlı şöhretli yazacak hatta günde 10 tane yazacak. Yakında bir yarışma gelir. Lütfen takip edin.  Haklı mıyım görün. Kısacası havuç halen tavşanın en büyük aşkıdır.
  5. Bu ara hediye yollayan yok. Evine bir paket dolusu hediye gelsin hangi marka olursa olsun. Blog camiası deli gibi yazacaktır hakkınızda. Halen ajanslar neden bu zaafı kullanmaz bilemiyorum. Oysa geleneksel basından birine paket yollayıp hakkında hele bir yazın deyin rüşvet suçlaması ile karşılaşmanız bir yana aleyhte yazı kampanyası başlar. Bu sözlerim bir sene önce kampanya fikrini ilk ben yazdığım halde bana paket yollamayı unutan bir jilet firmasına… 🙂 Şimdi aklıma geldi blog yazarlarına kömür gelse ne acaip kömür yazıları yazılırdı değil mi? 🙂
  6. Çok iyi yazan yazarlar okura küsmüştür dostlar. Bir yazıyı yazmak insanın bazen yıllarını alır. Ancak o yazının değerinin bilinmediğini anlamışlardır. Örneğin o aynı yazı bir Hürriyet IK makalesi olarak müthiş ses getirebilecekken şimdi 300 okundu 500 okundu mesajı yazarın asabını bozmaktadır. Yani yıldızlar gökte parlar ve bulutlar öyle yeterince yüksek değildir. Emeği blogda harcamaktansa basına girmenin bir yolunu arar iyi blog yazarı.
  7. Kriz gelmiştir. Herkes geçim telaşındadır. Zaten iyi yazanların bir işi vardır. Bu işleri yoğunlaşmıştır. Ajansları, serbest aldıkları işler, firmalarındaki olaylar eskisi gibi değildir. Yazarlar çok yorulmaktadır ve bu gerilim yazmayla ters korelasyon oluşturmaktadır.
  8. Aslında bir grup yazar halen sıkı şekilde yazmaktadır. Ancak millet bunu farketmemektedir. Blog okurlarının güçlü bir kısmı blog yazarı olduğu için kendi bloglarına kaybettikleri ilgiyi başka bloglara da kayıp olarak döndürmektedir.
  9. Mükemmellik korkusu başlamıştır. Evet artık kötü yazma korkusu başlamıştır. Bunu tanıdığım bloglarda sık sık görüyorum. Kaygılı bir konu girişi, sonra kaygının geçisi ve özgüvenle konunun tırmanışı ve final. Bunun sebebi yine friendfeed gibi networklerdir. Oradaki kitlede kalite de beklenti de yüksektir ve gazeteciler de artık blog yazarı olarak oyuna girmiş Internet televizyonu sahibi, ajans sahibi, pazarlama dehası kişilerle dolu bir ortamda sallama yazmak zorlaşmıştır. Çıta yükselmiştir.
  10. Yorum yazanlar azalmıştır. Birbirinin bloglarına yorum yazmayı çok net söyleyeyim kendilerini küçültecek bir hareket gibi gören bayağı büyük bir kitle var. Tek tek yazasım yok ama bayağı bir blogcu başkasının sitesine kesinlikle yorum yazmıyor. E karşılıklı yorum yazılmazsa sevgi bağları paslaşmalar olmazsa topluluk gevşer. Gevşeme de yazma motivasyonunu düşürür. Bu ara friendfeed üzerinden “like” deyip konuya sempati vermek hoş olsa da normal okuyucuların büyük bölümü ne friendfeed’i ne “like”ı bilmiyor.
  11. Genel trend video yayınlara kaymıştır. Tipi iyi olan, ağzı laf yapan büyük platformlarda video yayınlarla fark yaratmaktadır. Bunu istemeyen ve özel hayatım diyenler ise kaçınmaktadır.
  12. Kollektif blog kavramı bireysel blogların kapısını zorlamaktadır. Pilli network’ün ülkemizdeki muhteşem fikri olan sosyal blog yazarlığı sıradan blogları bile birkaç kişinin yazmasına yol açmıştır. Böylece blogların karakteri karışmış, birkaç blog dışında eski kimliğini koruyabilen blog kalmamıştır. (O havayı koruyan bloglardan birisi harika teknolojik ve sosyal ataklarla yoluna devam eden dostum Eren Emre’nin Siberkültür blogu. Geçen yılın teknoloji kültür birincisi olduğunu da hatırlatayım)
  13. Blog yazmak tüm dünyada eskimektedir. Başka birşeylerin rüzgarı gelmektedir ancak herkes ismi dudaklarında imiş gibi beklemekte ve artık bu mecraya emek harcamaktansa farklı işler yapmak istemektedir.
  14. Blog sitelerinin geleneksel tasarımı nedeniyle yazılan her yazı bir kaç yazı geçince arka sayfalarda yok olmakta ve blog sitesi ön sayfada ne varsa ona indirgenmektedir. Blogculukla uzun zamandır uğraşan yazarlar için bu yıpratıcı bir süreçtir.
  15. Herkes blog yazmaya başlamıştır. İş ayağa düşmüştür. Herkes özgün içerik diye çığlıklar atarken dünya spam bloglarla dolup taşmaktadır. Tusul gibi büyük paylaşım sitelerine girin bildirgeç klonlarını NTV replikalarını kolayca göreceksiniz.
  16. Blog yazarlarının bir kısmı tuhaf bir şekilde bu yıl ülke değiştirmiştir. Çin’e giden mi istersiniz, Avrupa’ya giden mi Amerika’ya giden mi… Yani ciddi hayat değişiklikleri gelmekte kimilerimiz okullarından mezun olup iş bulma telaşına düşmekte ve hepimiz büyümekte büyüdükçe zaman azalmaktadır.
  17. Okuma enerjimiz azalmıştır. Bir ara bu konuyu ele almıştık her geçen gün uzun yazı okuma becerimiz azalıyor. Bunu Fikir Atolyesi’nin uzun yazılarını önceden rahatça okurken şimdi zorlanmamdan anlıyorum.
  18. Blog yazarları iş değiştirmiştir. Web 2.0 ile voleyi vurduk vurduk yoksa züğürt şekilde zenginin malını anlatıp duracağız fikri uyanmıştır. Bunda gözümüzü açan en büyük suçu e-tohum ve Likemind toplantılarına atıyorum. Sevgilerimle 🙂
  19. Blog yazarları birbiriyle fazla samimi olmuştur. Hatta arkadaş olanlar bile çoğunluktadır. Böylece artık anlatmak istediklerini eskiden yazıp aktarırken şimdi Kanyon senin Moda benim, Ankara Starbucks Maslak yemekleri, asiller toplantısı bilmem ne kahvehanesi buluşup konuşmakta hatta bildiriler bile yayınlamaktadırlar. Yani artık söz yazının önüne geçmiştir.
  20. Bloglar değişecektir. Çok kısa zamanda e-medyada devrim olacaktır. Bu devrim olduğunda bu yeni formatta yeniden içerik üreticileri meydana çıkacaktır ve o zamana dek Güneşin Tam İçinde tam sürat yayın hayatına devam edecektir sevgili okurlarım ancak nasıl devam edecektir yazıları nasıl olacaktır elbetteki bu değişim fırtınasında tahmin etmek hiç kolay değil..

NOT: Bu yazı bile burada yorum olarak değil friendfeed’de yorum olarak tartışılıyor. İşte haklıyım dostlar. Dünyanın en büyük kollektif blogu FriendFeed sayfasındaki yorumlara buyrun
http://friendfeed.com/e/a4d4c1b3-389a-0e8b-2744-711a60731bd3/T-rk-Bloglar-na-neler-oluyor-Mim/

Sonradan : Üstteki adres artık açılmıyor. Friendfeed’i temizledim. Ağırlığı Güneşin Tam İçinde üzerine aldım. Takip etmek için http://friendfeed.com/suleymansonmez

TAKİP İÇİN HARİKA BİR ZAMAN! ŞİMDİ!