Modern edebiyatta dünya çapında halka en çok mal olmuş, nesillerdir okunan ve efsaneleşmiş seri romanları soracak olursanız, bir çok kişi “Yüzüklerin Efendisi” ile başlar. Sonra belki Stephen King’in Kara Kule serisi sonra Frank Herbert’in “Çöl Gezegeni Dune” ve elbette Arthur C. Clark’ın “Rama” serisi takip eder. Belki Ursula Le Guin‘in “Yerdeniz Üçlemesi”ni de sayan çıkar. Dünyada ve ülkemizde bilim kurgu sevenlerin baş tacı ettiği, okumaya başladığınızda bitmesin istediğiniz uzun ve inanılmaz bir seri vardır: “Vakıf Serisi”
Görselde kullanılan Asimov resmini yapan Rowena Morrill‘in isminin yayınlanması şartıyla verdiği izinle kullanılmıştır. Çalışmanın kompozisyonu yazara aittir.
Isaac Asimov hakkında bir yazı kaleme almak çok zor ve riskli bir iştir 🙂 Bir kere, yazar 500’ün üzerinde yayını olan bir profesör. Gerçek bir bilim insanı. Hem bilim yazarı, hem de bilim kurgucudur. Bunlar bizim bildiklerimiz. Uzun ömrü boyunca çok çalışmış ve çok üretmiştir. Ürettikleri ise yazıldığı dönemler göz önüne alındığında her zaman çok çok ileridedir.
Tarzının sıra dışılığı onu bilim kurgu yazarı demekten çıkarır. Büyük bir kütüphanede bir iki Dewey başlığı dışında her alanda kitapları vardır. Hakkında yazmak zordur, çünkü fanatikleri de vardır. En ufak hata kabul etmeyen hayranları, bir kült gibi eserlerinin kronolojisini hatta repliklerini ezbere bilirler. Siz ne yaparsanız yapın bu koca ömrü ve yüzlerce romanı anlatamaz aktaramazsınız. Ancak okuduğunda “Devamı var mı?” diye uykusuz gözlerle gelecektir. Yani şu anda çabaladığım bu: sizi uykusuz bırakmak |-)
Normal okuyucu için Asimov, müthiş bir dünyayı hem ilk kez anlatan, hem en insani boyutta, hem de maceralarla doldurarak anlatan kişidir.
Öldüğünü bir otobüste giderken radyodan duyduğum gün dünyanın sallandığını hatırlarım. Her yıl “Şimdi ne yazacak?” diye dünyayla beklediğim öngörülemez bir yazardı. Onu daha çocukken Jules Verne’den hemen sonra keşfetmiştim ve bir daha arkama dönmedim. Ülkemizde Altın Kitaplar’ın ve İthaki’nin yayınladığı eserler şimdilerde sahaflardan aranıyor. Bol bol korsan yolla PDF ve ePub olarak olarak okunuyor. Elbetteki yeniden yayımlanmalılar!
“3 ROBOT YASASI” NEDİR?
Sizin muhtemelen çok iyi bildiğiniz ve Will Smith’in başrollerde oynadığı “Ben, Robot | I, Robot” sinemaya oldukça değiştirilerek uyarlanmış olsa da, geleceğin robot dünyasının onlarca yıl önce nasıl tanımlandığını göstermiştir.
Orijinal hikaye, bir robotun dinsel inancı keşfetmesini el alıyordu ve kara mizah denecek ölçüde müthişti.
Asimov, ünlü 3 robot kuralının da yazarıdır. Yani yapay zekaya sahip her robotun, tehlike oluşturmaması için yapılması gereken temel kısıtlamalar.
1) Bir robot, bir insana zarar veremez veya hareketsiz kalarak zarar görmesine neden olamaz.
2) Bir robot, bir insanın verdiği emirleri yerine getirir. Ancak bu emirler birinci kuralla çelişemez. Diğer bir deyişle yetkili biri emretse bile insana zarar vermez.
3) Bir robot, kendi varlığını korumalıdır. Ancak bu ilk iki kuralın zorunluluk oluşturduğu durumlarda geçerli değildir. Bir insanı kurtarmak için kendisini feda edebilir.
Asimov’un 1965 yılında BBC için açıkladığı üç robot kuralı. Video formatında dinleyin.
http://www.bbc.co.uk/sn/tvradio/programmes/horizon/broadband/archive/asimov/
Bu 3 kural ilk kez Asimov’un yazdığı “Liar!” öyküsünde geçer.
Isaac Asimov’un romanlarında pozitronik yapay beyinleri olan robotların hizmet ettiği dünyalarda yaşayan insanların karşılaştığı olağan dışı robot hikayeleri ağırlıktadır. Bu robotların kendilerini sorgulaması ve insana hizmet etmek için çabalarken, başlangıçta hiç hesaplanmayan yetilerinin belirmesi ise her hikayede sizi sürükleyen bir olay akışına dönüşür.
Her hikayede insanlara daha çok benzeyen ve daha çok hizmet eden robotlar görürüz.
Taa ki efsanevi Robot Daneel Olivaw‘a kadar. R. Daneel Olivaw. önceleri polisiye hikayelerde destek oyuncu gibidir. Bir nevi Dr. Watson gibi. Sonraları tuhaf şekilde insanların beyinlerini okuyabildiği anlaşılır. Ve öğrendikleriyle bu 3 robot kuralının kusurlu olduğunu az zamanda anlayacaktır. Gerçek dünyada insanların tümünün yararı için tek bir insanın feda edilmesi gerektirdiğinde insanlar o kişiyi feda etmektedir. Veya bir katili korumak mantıksızdır.
Ancak neyin iyi, neyi kötü olduğunu, üstelik o iyi ve kötünün ne kadar süreyle iyi ve kötü olduğunu nereden bilecektir. Bunları düşünmekten pozitronik beyni duracak gibi olmaktadır. Böylece Sıfır Kanununu (Zero Law) bulur.
0) Bir robot, insanlığa zarar vermez ve hareketsiz kalıp insanlığın zarar görmesine neden olmaz.
1) Bir robot, bir insana zarar veremez veya hareketsiz kalarak zarar görmesine neden olamaz. Ancak bu kural sıfır ile çelişemez.
2) Bir robot, bir insanın verdiği emirleri yerine getirir. Ancak bu emirler kural sıfır ve birle çelişemez.
3) Bir robot, kendi varlığını korumalıdır. Ancak bu ilk üç kuralın zorunluluk oluşturduğu durumlarda geçerli değildir.
Efsanevi biliminsanı Hari Seldon’u bulduğunda insanlık için neyin iyi olduğu sorusunun cevabı karşısındadır. Biliminsanı geleceği görmek için mükemmel matematiksel kanunlar keşfetmiştir.
PSİKOTARİH NEDİR?
Adına Psikotarih dediği bilim müthiş denklemler öngörmektedir. Hari Seldon der ki, “Sıkıştırılan bir gazda her bir molekülün davranışını bilemem, bilmeme gerek de yoktur. Ancak hacim azaldıkça, basıncın kaç kat artacağını kusursuzca bilebilirim. Tıpkı buna benzer şekilde, tek tek bireylerin değil ama toplumların geleceği hesaplanabilir.”
Geleceğin milyonlarca gezegenli uygarlığı, Galaktik İmparatorluk bir süre sonra çökecektir ve barbarlık çağı başlayacaktır. Bu hesaplama kendisini dehşete düşürür. Bir şey yapmalıdır ancak ne?
Üstelik kendisine en başta falcı muamelesi yapılmakta ve olağanüstü güçleri elinde tutan İmparatorluğun çöküşünden bahsetmesi, siyasi bir krizi yaratmaktadır. Ama zaman ilerleyip iddialarında doğruluk payı olduğu görülünce, herkes peşine düşecektir. Bilgiyi ele geçirmek için. Olayların akışı ona tek bir çözüm bırakır. Devasa İmparatorluğu tekrar kuracak, en azından bilgiyi kurtaracak bir Vakıf kurmak. İşte müthiş seri böyle başlar.
İşin ilginç yanı, bu serinin yazılmasının 45 sene sürmesidir. Isaac Asimov büyük bir zamanı sadece bilimsel yayınlar için kullanacaktır. İlk seriyi yazdığı 1945’li yıllarda müthiş ufuk açan kitapları kendisini çok okunanlar listesinde en üste taşımış ve Vakıf Üçlemesi ünlü Hugo ödülünü almıştır. (Yıla aldanmayın bugün aynen okunuyor.)
Vakıf serisi birbirinden bağımsız okunabilmesine karşın büyük bir yap-bozun parçalarını oluşturan romanlardan oluşur. Özellikle “Robot Serisi” ve “İmparatorluk Serisi” olarak anılan seriler gün geçtikçe bir noktada kesişmeye başlar. Aslında zaman olarak bakıldığında robotlar binlerce yıl önce yok edilmiş, artık birer efsane olmuşlardır. (elbette bir robot hariç, onu arayacaklarını söylememe gerek var mı? 🙂 ) Yani iki seri aynı evrenin farklı zamanlarında sürer.
Asimov, Vakıf serisinin temelinin Edward Gibbon’ın “History of the Decline and Fall of the Roman Empire / Roma İmparatorluğu’nun Gerileyiş ve Çöküş Tarihi” temel alınarak yazıldığını hiç gizlemez. Ancak okuyucunun Galaktik İmparatorluk’un temel hiyerarşik yapısı dışında bir benzerlik kurması kolay değildir.
Özellikle Vakfın kuruluşu ve devamında okuyacaklar için anlatamadığım o büyük olaylar bizi yaşayan öyle bir finale getirecektir ki, bu kadar yıldır binlerce roman okudum. Bir serinin bu denli mükemmel bittiğini görmedim diyebilirim. Sanırım gözleri açık gitmedi Asimov.
VAKIF SERİSİNİN OKUNMA SIRASI
Vakıf Serisi “Vakıf Üçlemesi” ile başlar. Ancak yazar her şeyin daha iyi anlaşılması için on yıllar sonra bir kitap yazar. “Vakıf Kurulurken” ve “ilk bunlar oldu” der. Ancak bir çok bilim kurgu topluluğu ve bana göre de, yayınlanma sırası en doğru okunma sırasıdır.
Not: Vakıf serisinin organik bir parçası olmasa da “Ben Robot”, “I, Robot” en önce mutlaka okunmalı.
1) Vakıf | Foundation
2) Vakıf ve İmparatorluk | Foundation and Empire
3) İkinci Vakıf | Second Foundation
Sonra
4) Vakıf’ın Sınırı | Foundation’s Edge
5) Vakıf ve Dünya | Foundation and Earth
6) Vakıf Kurulurken | Prelude To Foundation
7) Vakıf İleri | Forward the Foundation
Ülkemizde hangi yayınevi hangi kitabını yayınladı?
Asimov’un bulduğu ve kavramlaştırdığı ilkeler şu an tartışılıyor. Güney Kore’nin sınırlarda robot askerler kullanmaya başladığı, aşırı hızlı gelişen (Bkz. Boston Dynamics hakkındaki yazımda robotların geldiği aşamayı görebilirsiniz https://www.gunesintamicinde.com/cek-elini-o-robottan/) ve evlere giren robot teknolojisi için acilen 3 Robot kuralı’nın bir anlaşma olarak robot üreticilerince kabul edilmesi gerektiği düşünülüyor. ASIMO adındaki robot hatırasını yaşatmak için bu adı taşıyor.
Hayal ettiği psişik sonda (unutulanları hatırlatan beyinsel cihaz ama beyne zarar verme olasılığı yüzünden soruşturmalarda hemen kullanılmazdı) belki icat edildi, belki edilmek üzere, aynı şekilde sadece nöronları aşırı uyarıp acı veren ama bedeni yaralamayan silahlar (bunlara nöron kamçısı diyordu) araştırılıyor. Uzay gemisini kendi bedeni gibi kullanmayı sağlayan beyin arabirimleri de başlı başına teknolojiye yön veren kurgulardı.
KİTAPLARINDA CİNSELLİK NEDEN YOK?
Elbette geleceği planlarken iyi ve kötü tüm yaşantıyı örüyordu. Bir çok eleştirmen gibi ben de yaşayan kadın kahramanlar tasarlamakta zorlandığını bu yüzlerce kitapta düzgün bir kadın cinselliğini abartmadan hissettirmeyi bile başaramadığını söyledik.
O bunu bilerek yaptığını içinde cinsellik olmayan aseksüel kitapların toplumlarca daha hızlı kabul edildiğini iddia ediyordu.
Yüzüklerin Efendisi’nin de aynı eleştiriyi aldığını düşünürsek haklı olabilir galiba 🙂
Yarattığı en uzun soluklu kadın kahraman Susan Calvin’dir. İşkolik bir bilimkadını olarak görürüz onu.
Yine de biz sosyal olaylar daha çok olsun diyenleri susturmak için; serinin sonlarına doğru bedenlerinin tüm saçlarını, kıllarını doğuştan yok eden bir toplumu anlattı. Bu toplumun insanları saçları kılları olan insanlara karşı hem tiksinti hem dayanılmaz bir cinsel cazibe egzotik duygular hissediyor. Titreyerek saçlarınıza dokunmak istiyorlardı. Bu deneyimleri ve galaktik kültürleri kitaba başarıyla aktardı. Normal ve orta yaşlı bir sevgilisi olan bir adamı anlatmayı bile başardı (!).
Şaka bir yana Isaac Asimov hayatının büyük bölümünü bilime adamıştı. Aslında bilimsel yazıları, bilim kurgu kadar çoktur. Ancak bilimsel içerik genelde akademik çevrelerce bilinirken, uzay ve fizik üzerine buluşları anlaşılır kılan Hiperuzay, sıçrama yapmak, karadelik vb. anlatımları Star Wars ve neredeyse her bilim kurgu filmde kullanılmıştır. Pek bilinmese de kavramları ilk kullananlardan birisidir.
Dediğim gibi Isaac Asimov bitmez. Büyük bir hazinedir. Ufuk açan binlerce yıllık planlamanın ne kadar müthiş yapılabileceğini Vakıf’la gösteren bir adamdır. Onu okumak hepimize çok şey katacaktır.
1971’deki Bilim kurgu Üzerine Konuşması
Vakıf Serisindeki Olaylar Hangi Tarihsel Sırada Gerçekleşti?
http://sikander.org/foundation.php
Kaynakça:
Isaac Asimov
http://tr.wikipedia.org/wiki/Isaac_Asimov Türkçe
http://en.wikipedia.org/wiki/Isaac_Asimov İngilizce
Hakkında çok sorulan sorular
http://www.asimovonline.com/asimov_FAQ.html
Robotik’in Üç Yasası
http://en.wikipedia.org/wiki/Three_Laws_of_Robotics
Robot Serisi
http://en.wikipedia.org/wiki/Robot_Series
İmparatorluk Serisi
http://en.wikipedia.org/wiki/Empire_Series
Vakıf Serisi
http://en.wikipedia.org/wiki/Foundation_series
https://tr.wikipedia.org/wiki/Vak%C4%B1f_Serisi
Robot Daneel Olivaw
http://en.wikipedia.org/wiki/R._Daneel_Olivaw
Asimov’un 1965 yılında BBC için açıkladığı üç robot kuralı. Video formatında dinleyin.
http://www.bbc.co.uk/sn/tvradio/programmes/horizon/broadband/archive/asimov/
Asimov’un Romanlarından Yola Çıkarak Çekilen Filmler
http://www.imdb.com/name/nm0001920/
İthaki’den Vakıf Serisini Satın Almak ve Bilgi almak İçin
http://www.ithaki.com.tr/index.php?option=com_content&task=view&id=306&Itemid=38
Bilim kurguya İyice Doyup Okumak İçin
http://www.bilimkurgukulubu.com
Ekşi Sözlük’te Vakıf
https://eksisozluk.com/vakif-serisi–82392
EPOSTA ABONELİĞİ İÇİN
Aşağıdaki formda e-posta adresinizi yazın, gelen e-postaya onay verin.E-posta aboneliği için e-posta adresinizi eklemeniz, aşağıdaki konuları anlayıp izin verdiğiniz anlamına gelir.
Lütfen okuyunuz. Temel olarak, siteden (Güneşin Tam İçinde) ve yazardan (Süleyman Sönmez) e-posta bülten almaya izin vermek anlamını taşır. Bu iznin temeli: okunacak yazılar, izlenecek videolar, dinlenecek podcastlar, fotoğraflar, tanıtılacak ürün, kitap, site, uygulama, yapay zeka, eğitim, gezi, teknoloji, anket gibi içerikler ve kampanyalar olabilir. Bültenin içeriğinde, bülten sponsorunun ürün ve hizmetine ait bilgi, link ve banner yer alabilir. Bülten e-posta sistemi substack isimli dünyaca çok bilinen, güvenilir e-posta sistemi tarafından gönderilir. E-postalar yeni bir e-posta dağıtım sistemine geçmek dışında üçüncü şahıs ve şirketlerle paylaşılmaz. İşleyiş gereği yurtiçi ve yurtdışındaki server sistemlerinden hizmet verilebilir. Spam gönderilmez. İstediğiniz noktada, tek adımla her e-postanın en altındaki "Unsubscribe" seçilerek üyelikten çıkılır ve siz tekrar e-posta abonelik formuyla veya bülten sayfasında üye olana dek yeni e-posta almazsınız. İlginiz için teşekkür ederiz.
… Aslında zaman olarak bakıldığında robotlar binlerce yıl önce yokedilmiş, artık birer efsane olmuşlardır. (elbette bir robot hariç, onu arayacaklarını söylememe gerek var mı?) Yani iki seri aynı evrenin farklı zamanlarında sürer…
Matrix’in bir başka anlatımı olan “animatrix” ile hemen hemen aynı gibi. Orada da robotlar insanlar için çalışıyor ve gün geçtikçe çok ve çok daha fazla hizmet ediyorlardır. Sonra bir gün bir robot “insanların herşeyini biz yapıyoruz biz kölemiyiz?” diye düşünür. Bu düşünce zamanla tüm robotların düşündüğü yegane şey olur ve insan-robot savaşı başlar.
Gel zaman, git zaman tüm robotlar yok edilir. Ama 1 tanesi hariç. (Üstteki alıntıyı bu yüzden yaptım 🙂 ) Sonrasını ve olacak olanları söylemeyim ki izlememişlerin biraz damağında bırakayım yazımı 🙂
Konuyla alakalı olmadı ama sadece belirtmek istedim.
İyi de Uğur, unuttuğun bir şey var. Asimov tam 50 sene önce yazmış bunları 🙂
Kim kimden almış öyleyse?
Sanırım yanlış anlaşıldım. “Asimov bunları Matrix’ten araklamış” gibi bir niyetim yoktu yazarken. Sadece konu benzerliğine dikkat çektim. “Hani bakın Asimov’da yazmış Animatrix’te de böyle bir konu var.” gibisinden.
Nasıl Er Ryan’ı Kurtarmak filmi “savaş” konuluysa “bakın Piyanist filmi de var onun da konusu savaş” demek gibi.
Tamam Uğur 🙂 Biliyorum bildiğini 😉
Animatrix korkunç bir filmdi bana göre. Anime manga çok sevmeme rağmen robotların elindeki insanların görüntüsü halen aklımdan çıkmıyor. Tüyler ürperticiydi bence.
Ancak Asimov asla öyle yazmadı. Bir zeka abidesi olarak sahnenin tümünü sundu bize.
Sitenizi uzun zamandır takip ediyorum ama ben bu yazıyı yeni gördüm. Hayatımda sevdiğim bir kaç yazardan biri. Vakıf serisine başladım okuyorum. Şu an “İkinci vakıf”tayım. Diğer kitapları da var elimde yalnız “Vakıf ve Dünya” yok baskısı da yok ve bildiğim kadarıyla bu seri 6 kitap değil mi?
Asimov’un ilk kitabını okuduğum günü dün gibi hatırlıyorum. Unutulmaz bilim kurgu dizisi Baskan Bilimkurgu serisinin bir kitabıydı ve seriyi tamamlama sevdası ile sahafların en unutulmuş raflarında sondaj yaparken karşılaştığımda sadece bir kitap daha buldum diye düşünmüştüm. Kitabın çeviri adı Çelik Mağaralar idi (orjinal adı The Caves of Stell)
Robot hikayelerindendi görünüşte ama çok farklı bir tarzı vardı. İnsanı sürükleyen bir hikaye değildi sadece beni yakalayan, korkutucu gelecek öngörüleri ilk defa beni bu kadar sarsıyordu. (örneğin robotların günlük hayattaki yeri, örneğin robotlara karşı ırkçılık, dünya yüzeyine çıkmaktan korkan, toplu yaşam alanlarında kapalı duvarlar arasında yaşayan insanoğlu)
Ve bu aşk, tüm basılı kitaplarını tek tek, bazen tek tüm harçlığımı tek bir kitaba yatırmak pahasına sahaflarla pazarlık yaparak, toplayarak devam etti. Tüm kitaplarımdan vazgeçebilirim ki vazgeçiyorum, veriyorum, dağıtıyorum, değiş tokuş yapıyorum ama hiçbir güç benden Asimov kitaplarımı alamaz. Asimov kitaplarım için özel bir kütüphanem vardır (uzun bir raf) ve her bir kitap yıpranmasın diye şeffaf ciltle kaplanmıştır.
Benim henüz 8-9 yaşında olduğum dönemlerde Türkiye’den bir bilimkurgu rüzgarı geçmiş. Sanırım Star Wars’ın da bunda bir etkisi var. O zamanlar çeşitli yayınevleri bilimkurgu kitapları basma yarışına girmiş. Sonra ne olmuşsa durulmuş bu süreç ama şimdilerde tekrar (fantazi edebiyat kadar olmasa da) bilimkurgu kitapları yükselişte diyebiliriz. Bir zamanlar “Türkiye’de basılı tüm bilimkurgu kitaplarına” sahip olmakla gurur duyardım ama artık böyle bir takip içinde de değilim. Sadece tüm Asimov kitaplarına sahip olmakla gurur duyuyorum.
Altın Yayınları, Asimov’a verdiği önemle (zamanında) büyük bir teşekkürü hakediyor. Her biri harika kapak illüstrasyonlarına sahip, kaliteli çevirilerle bizlere sunulmuş kitaplar. Bazı Asimov kitaplarının birden çok yayınevi tarafından basılmış olması ve benim bunları da okumam, çeviri ve orjinale sadıklıklık konusunda Altın yayınlarının diğerlerinden açık ara önde olduğunu görmemi sağlamıştı. (çelik mağaralar (baskan) – ölü gezegen (altın), sonsuzluğun sonu (yayınevini hatırlamıyorum) – evrenin çanları (altın) gibi…
Asimov’a gelince… Nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Tek bir kelime kullanmalısın deselerdi “Hayranıyım” derdim sanırım. Hayatımın hiçbir aşamasında bir insanoğluna hayran olmayı beceremedim, ve becerenleri de anlayamadım. Bir popstarın hayranı olmadaki yavanlığı düşününce, ve hayranlık kavramının genelde de böyle sığ durumlar için kullanıldığı için, içinin nasıl boş olduğunu bilince insan gerçekten hayran olunabilecek birini görünce de bu durumu ifade etmekte zorlanıyor.
Asimov gelmiş geçmiş en büyük bilimkurgu yazarıdır ve kesinlikle büyük bir bilimadamıdır. İmparatorluk serisi,neredeyse tüm popüler bilimkurgu serilerini (star wars başta olmak üzere) etkilemiş ve gelecekte de etkileyecek bir seridir. Benim gibi sahaflardan tek tek, zahmetli toplarsanız (bazılarını bulmam aylar almıştı) aldığınız gün bitirmek gibi bir yan etkisi vardır. Üzülürsünüz hatta sonraki kitabı daha yavaş okuyacağınıza yemin edersiniz ama yapamazsınız işte. Tüm seri biter, robot hikayeleri dahil kronolojik sıralara koyar bir kere daha okursunuz.Bir kitabı tekrar okuma konusunda katı biri olduğum halde üç kitapta bunu defalarca yaptım. Biri imparatorluk serisi (3 defa okudum tüm seriyi), biri Kelebek (7-8 defa) ve Burak Büyükdemir’in “Kümesteki Kartal Neden Uçmaz?” kitabı (belki 10 defa)
Çok uzun yazdım biliyorum ama asimov sevgimi ilk defa yazacak bir platform buldum, mazur görün.
Bu büyük yazar öldüğü gün, ne kadar üzüldüğümü hatırlıyorum. Bir yerlerde yaşadığını bilmek, birinin geleceğe dair bizim yerimize endişe içinde beyin fırtınaları içerisinde olduğunu hissetmek, birinin geleceğe en doğru yoldan ulaşmamız için bazı ihtiyaçları önceden standartlaştırmaya çalışmasını izlemek büyük bir zevkti. Umarım gittiğin yerde senin değerini biliyorlardır Asimov. Sonsuz teşekkürler sana, tüm gençlik yıllarımda yanımda olduğun ve beni şekillendirdiğin için.
Çocuğumun da senin her kitabını tek tek okumasını sağlayacağıma emin olabilirsin. Ve biliyorum ki o da en az benim kadar sevecek seni…
Önder Eren kitap okuyan okurlarımın yazdığı yorumlar işle böyle farklı oluyor. Yazıya değer katan ve yazarda da ufuk açan yazılar oluyor. 🙂
Asimov ise on yıl daha yaşasın isterdim, hayal ettiği pek çok teknolojiyi gerçek hayatta görebilmesi için 🙂
Google’da Vakıf Asimov diye arama yaptım sizin yazınıza denk geldik…
Bu arada “Vakıf ve Dünya” isimli yedinci kitap İthaki tarafından basılmış…
İnşallah Asimov’un diğer ktaplarını da İthaki’de görürüz.
Ortaokul ve lise yıllarım da, Altın Kitaplarından çıkan ASIMOV serilerini alabilmek için kitapçıların önünde az beklemedim. Kitaplarından birisi çıktığında aldığımı, eve gitmek için bindiğim otobüste dayanamayıp okumaya başladığımı ve çok doğal olarak evimin durağı epey geçtiğimi hatırlıyorum.
Ama buradan çevirileri yaparken sanırım kendinden de güzel duyguları katan ve akıcı çevirileri için Gönül SUVEREN hanım efendiye’de buradan teşekkürlerimi sunarım.
Radyoda ASIMOV ölümünü duyduğum da bir yakınım ölmüş kadar üzülmüştüm.
Asimov ile ilgili birşeyler yazmazsam kendime olan saygımı kaybederim diye korkuyorum.Çok kitap okuduğum bir gerçek ama Asimov’a nasıl bulaştığımı bugün hatırlamıyorum bile.İyi ki de bulaşmışım.Bir bilim kurgu eseri hakkında nasıl siyasi bir yapabilirdim ki.Nasıl ki yüzüklerin efendisi serisinde iki dünya savaşı stlize edilmişse bence geçtiğimiz yüzyıl da asımovun eserlerin de stilize edidilmiştir.iki dünya savaşı,bağımsızlık savaşları,soğuk savaş dönemi,Sovyetlerin çöküşü,küçük İsrail’in bölgede nasıl bir büyük güç olduğu vs.herşeyi Asimov’kitaplarında bulabilirsiniz.Hiç kimse Asimov’un kitaplarını fantastik uzay romanlarıyla karıştırmaya kalkmasın yoksa Asimov’dan hiç nasiplenmiş olmayacaktır.
seriye bakıyorum da ”Prelude to Faundation” u henüz bulup okuyamamışım.Hemen onuda okumam lazım.”The Robots of Down” ve ”Robots and Empire”kitapları da okunacak.
Bu arada imparatorluk serisi de üvey evlat muamalesi görmeye devam ediyor Türkiyede.Varsa yoksa VAKIF serisi.Bence imparatorluk serisi de saygıyı fazlasıyla hak ediyor.
Son söz olarak The end of eternity,,, eserini Asimov’a yakıştıramadığımı özellikle not etmeden geçemedim.
Şu ana kadar en az on arkadaşımı Asimov fanatiği yapmakla gururluyum.Sırada büyük oğlum var.Ben Robot la başladık bakalım hayırlısı.
Tüm Asimov sevenlere selam ve sevgiler her daim.
Not: Yeni başlayanlar için internette hangi sıra ile okunacağına dair ipuçları bulunabilir isterlerse.
Merhabalar 🙂
Ben Asimov ve kiaplarıyla çoook geç tanıştım.Vakıf dizisini başlamamla Asimova aşık olmam bir oldu. Şimdi yana yakıla diğer kitaplarını özelliklede Robotlar serisini arıyorum. Bu arada Hatay da yaşıyorum ve bulmam mümkün olmadı.. Bu kitaplara nasıl ulaşacağımı bilen birileri bana yardımcı olursa çok sevinirim. Şimdiden ilgili dostlara teşekkürler.