Muhteşem Günler

Koymuşum cebime / Bayram harçlığımı, / Gözlerim bulut şekerlerinde / Bir de gezmek istiyorum meydanı / Belki bir eğlence...

Mücevher Gözler

Yapraklar zümrüt, / Çimenler yeşim, / Bulutlar firuze / ve sen sevgilim altın saçlı / yağmur gümüş yağıyor üstümüze.

Beldeler Taşıyan

Ziyaret ettim uzun yıllar önce, senin hayatını. / Gezgin bir yolcuydum aslında. / Güzel geldi bahçeleri.

UÇAN BALIK, YANMAZ ATEŞ, GÖREN GÖZ VE DAVET

Güçlü bir çığlıkla aktı gök, / Bir martının dudaklarından düştü / Balığın kafası / ve dondurdu akıp giden akıl deresinin sesini / ve yalınayak gibiydi ayaklarım / Sağ ayağıma düşen düşmüştü bir kez / Aslında yüreğime düşmüştü.

Balıklı Nehir

Balıklı nehirde / balıklar var, / Kimilerinin üstüne / İsmin vurulmuş

ZAMAN YUTAN CANLILAR

Acıktığında yersin ya / Mekanı / O mekanın içinde sanırsın yediklerini / Oysa bizzat mekandır yediğin meyveler, sebzeler / Ve mekansın ya sen onları yerken.

Yağmurlu Sabah

Koşturan çocukların sıçrattığı, / Şen kahkahalarla ıslanıyor / Gökten düşen damlalar.

Dön

Dön dünyayla aynı yönde / Dön ki zamanda dönsün seninle

Uykunun Kanatları

Uyku geldi, / Gecenin yorganları serildi gündüzün üstüne / Fizik beden, astral bedeni zor tutuyor. / Ha uçtu, ha uçacak,

İSTANBUL SEN OLMUŞTU

Benle karışık sen yağıyordu, / Issız İstanbul sokaklarında / Obezdi yalnızlığın gölgeleri / Öfkeliydi terkedilmişliğin / Üfleyen rüzgarları

Görünmez Günler

Şarkı söyleyen saatler / Geçerdi zamanın çınlayan / Kapısından

Yumurta Kabuğundan Kılıçlar

Yumurta kabuğundan Kılıçlar Kuşandık Kaz tüyleriyle bezedik saçlarımızı Ve altın yerine papatyalarla Süsledik omuzlarımızı

ZAMAN DOĞMADAN DOĞANLAR

Kime sorsam zamanın doğduğu günü, / Zaman doğmadı derler. / Kime sorsam ilk ne oldu diye? / Her şey hep vardır derler. / Kime sorsam ben ne zaman doğdum diye? / Sen hiç doğmadın derler.

Sihirli Bedenler

O bedenlerin kendileri / bir sihir nesnesine / dönüşmüştür.

Ne Yaptın EROS!

Eros bugün sözüm sana! / Her insana bir ok atar, / Aşka boğarsın onu. / Afacan gözlerinle güler / Kanatlarınla coşarsın.

BEDEN SÜRÜCÜLERİ

Bugün şaştım / Aksime, / Aynada görünen kendime, / Kendim dediğime, / Bedenime, / Kapılarım dediğim / Gözlerime. / Ve şaşkın sordum kendime / Göremediğime. / Kimim ben diye.

MELEK GÖZLÜ

Gök yüzlü, arş kanatlıların / Işıktandır gözleri meleklerin. / İndiklerinde Arzın toprağına / Sevinç duyar bu misafirden dünya

DÜŞÜNCE YİYEN!

Aklımdan ne zaman bir fikir geçse, / Düşünce yiyen yutar onu. / Ne zaman "ben" desem, / Ne zaman "sen" desem, / Düşünce yutan atılır, / Parçalar onu.

GÖĞE UÇAN İKARUS

ikarus
Tuttu aşık oldu göğe / Gökte süzülenlere / Doğuştan kanatlılara / Yerde doğmamışlara / İkarus. Topladı onlardan tüyler / Topladı onlardan irfanlar, sözler / Yamadı bir tel kafese / İhtişamlı bir kuş oldu.

BALIKÇI

Bugün bir balıkçı balık tuttu. / Aslında toprakla hava, denizden çıkardılar. / Kendilerine katmak için eti, kemiği;

AYA GİDEN GÜNEBAKAN

Bir gün bir mekikle havalandı / Bilimsel bir deney için Ayçiçeği, / Günebakan da derler ya Hep güneşi izlediği için, / Yüzü hep güneşe döndüğü için...

KUSURSUZ ÇEMBER

Eskiden bir Usta / Duvara çizermiş resimler. / Bir gün bir adam / Ismarlamış ona / Güzel, kusursuz bir çember / En ufak bir hatası / El oynaması olmayan.

ZAMAN DÜŞÜRDÜ MASKELERİ

Zaman düşürdü maskeleri. / Zaman çıkardı / Yüreklerdeki hakikati. / "Ayrılın" dedi İsrafil sesliler. / "Ayrılın bin bedenlilerle, yüz bedenliler"

YAŞA, Yaşa, yaşa…

YAŞA, Yaşa, yaşa... Bizler ölecek insanlarız Ölümsüzler arasında Ölümsüzler konuşmaz İnanmazlar bizzat öleceklerine. Zamanımız kısa, yapacaklarımız çok Buna rağmen dostum, Koşarken bile Uzanır tutarız elinden Bir yaşlının, bir çocuğun Yolda kalmışın ve ağlayanın Geçen yalnız...

52. ŞİİR

Seni nasıl görmedim bunca yıl? / Nasıl titremedi dizlerim / Bir ateş karşısında oturmuş / Kardan bir kalbim vardı oysa / Billurdandı içtiğim sevginin / Candan bardakları.