Evdeki DVD oynatıcım / divxplayerim bozulunca yeni bir tane alayım dedim. Dedim de, alım süresince öyle şeyler gördüm ki ciddi bir tüketici hakları erozyonuna uğradığımızı çok geç fark ettiğimizi anladım. Gelin bakın, mal iadesinde başınıza neler geliyor.

musterivelinimet
Görsel: Süleyman Sönmez | Müşteri Velinimetimizdir (şu malı satana kadar!)

Aradığım divxplayer ucuz, basit, USB flash bellekten film, resim oynatabilen ve Türkçe altyazıları gösterebilen bir model olmalıydı. Böylece Internet’te gezinmeye başladım. İlk önce karşıma çıkan modellerde USB girişi olmayanları eledim. Çünkü sürekli DVD yazmak tekrar yazılabilir bir tür olsa da gereksiz külfetli.

Sonra Premier, Minton, Touch, Goldmaster, LG, Philips gibi pek çok marka gördüm. Vestel’i artık düşünmüyordum. Çünkü bir önceki DVD playerım bu markaydı ve yıllarca iyi çalışmıştı tamam ama ömrü fazla hızlı bitmişti. Her DVD açmıyordu vs. yeni modellerle maceraya girmek canım istemiyordu.

Böylece Kadıköy’de Altın Bilgisayar (adı bu değil Kadıköy’ü bilenler anladı) firmasından bir Touch divxplayerı eğer beğenmezsem iade edebileceğim şartıyla satın aldım. Alet süperdi. Çizik DVD’leri okuyordu, USB girişinden fotoğraf vs. okutuyordu. Her çeşit CD DVD’yi bana mısın demeden açıyordu. Ama gelgelelim altyazı berbattı. Korkunç bir karakter ve küçük. Güzelim cihaz rezil edilmişti. İki gün teknik servise ulaşıp ithalatçı firmayla konuşmaya çalıştım. Eğer akşam 6.00’dan sonra ararsanız ulaşmanız zor. Sonunda nazik bir bey altyazı değiştirme özelliği olmadığını resmen söyledi. Bu bana göre ürünü oldukça kötü duruma düşürür. Neyse geri götürelim dedim. Altın Bilgisayar’a gittim. “İade yan binada” dediler. Asansöre bindim ve 10 dk. boyunca hayatımın en iletişim kuramadığım insanıyla konuştum. Cihazda çizik aradı. Üstünü sildi bezle. Didikledi. Didikledi. Geri alamayacağını söyledi. Israr edince satıcıyı aradı. “Kupon verebilirim başka ürün alın” dedi. İstemediğimi ürünün bana göre eksik olduğunu söyledim. Oldukça tatsız bir görüşmeden sonra müdürünü görmek istedim. “Müdür benim” dedi. Daha üst müdürü istedim. Evet mağazaya geri gittim. Satıcı kadın özür diledi. Beni başka müşteri ile karıştırmışşşşşş. Elbette bana ne dediğini hatırlıyormuş. Mağaza satış müdürüne uğradığım davranışları anlattım. Gerçekten çok asap bozucu bir aşağılama hareketiydi bu. Satış sonrası bu davranış firmanın imajını hele de böyle kriz zamanı kötü etkileyecekti. O kişiyle görüşülmeliydi. Son cümle ile pek ilgilenmediler. O anda kafamda bir şey dank etti. Bu bana özgü bir şey değildi. Bu bir politikaydı. Geri getirmek isteyen herkesi yıldıran ezen bir taktikti. Takım elbiseliydim. Kendimden emindim ve nazik konuştum. Ürün de çok ucuzdu. Peki başkaları bu kadar şanslı mıydı? Para mı geri alabildim mi? O anda hayır. Sanal pos kullanılıyormuş bankaya söyleyeceklermiş onlar da kredi kartıma artı olarak geçirecekmiş. Peki geçmezse? Arayıp derdimi anlatacak mışım mışım mışım?

Hımm. O anda kafamda bu makale canlanmaya başladı. Ürün iadesi yapmak zorunda kalan aldığı ürünü beğenmek istemesine karşın bir eksiklikle karşılaşan vatandaş gerçekten de tüketici kanunuyla korunuyor muydu? Yoksa aynı sigara yasağı ve cezası gibi kim söyler kim dinler bir kanun mu olmaya başlamıştı. Beyaz masadan bahsettiğim satıcılar dalga geçiyordu. Mesela “Bu ürünün kusurlu olduğunu ithalatçısından hem de ithalatçısından(!) belge alarak ispatlayın geri alayım” bile demişti.

Böylece diğer mağazalara gittim. Karrfur’dan bir Premier DVD aldım. Aşağı yukarı aynı özellikle ve aynı ücret. Alırken dakikalarca ne istediğimi anlattım. Satıcı bir çok şeyi netleştirdi. İyi niyetliydi. Olmazsa geri getirirsiniz dedi. Peki dedim. Ürünü yine deneyememiştim. Aldım. Akşam eve geldim. Yine çok güzel bir performans ve DVD lerde iyi bir altyazı ama divxlerde felaket çamur gibi bir yazı. Artık çekine çekine ürünle ertesi gün orijinal paketinde geri gittim. Karrfur sadece 3 dakika içinde geri aldı. Hatta kadın kutunun içine bile hemen bakmadı. “Siz öyle diyorsanız doğrudur” dedi. Cidden çok şaşırdım. Müthiş iyi hissettim kendimi. Karrfur testi geçmişti.

Sonra Techhnossssa ya gittim. Aman diyeyim aman. Girişte kasaya sordum. Herhangi bir ürünü iade etmeye kalkınca sizden %15 kesiliyor. Diyelim ürün 1000 TL ve aldınız bir baktınız bir şeyi çok kötü ertesi gün getirin gitti 150 liranız. Harika değil mi? Hani dedim tüketici kanunu. Hak getire. Bari satıcı işini bilse. Maalesef net bir bilgi alamadım. Bilmiyorlar azizim ve tek dertleri çok pahalı LCD leri Plazmaları satıp karlı prim elde etmek, diğer cihazlarla ilgili soru sorunca seni başlarından atmak istiyorlar. Çünkü diğer müşteriden kazanacakları potansiyeli çalıyorsun 🙂

Böylece ebediyen -bu tavırlarından vazgeçmedikleri sürece- Techhhnosssa’dan alışveriş etmeme sözü verdim kendime.

TAKİBE ALIN:

X (Twitter) Takip Edebilirsiniz: 
twitter.com/ssonmez

Bilimkurgu okumayı seviyorsanız,
Starbul ilginizi çekecektir. www.starbul.com

Youtube Kanalım: 
www.youtube.com/suleymansonmez 


Sonra kalkıp VatanyahutSilistre firmasına gittim. Süper mağaza süper hizmet harika satıcılar güleryüz deneme imkanı. Gel gelelim “satılan mal geri alınmasa iyi olur. İlla geri alıyorsak para vermeyiz kardeşim al şu kuponu ne alırsan al başka şey al” kuralı geçiyordu. Ya tüketici kanunu?

Hocam bakarak almıyor musun? Yukarıda showroom var. (Orada bir an durup, eşek değilsin ya diye sessizce suratınıza bakılıyor. Siz o sessiz cümleyi anlıyorsunuz 🙂 )
Bakarak aldığın şeyi neden geri getiresin kapıdan satış mı bu? Adam haklı değil mi? 🙂

Böylece kesin bir sonuca vardım. Bir mağazanın iade politikası çok önemli. Bir zamanların Çarşı’sı şimdinin Boyner’i elbiseleri bile geri alarak değiştirerek müthiş bir müşteri güveni yaratmadı mı? Herkes ne diyordu? “Şimdi bir akrabama, dostuma, hediye alayım. Üzerine olmazsa, gelir değiştirme kartı ile bir büyüğünü, küçüğünü alır veya iade eder yerine başka ürün alır.” Bu güven insanlardaki kötü şey satın alma stresini geçirmiyor muydu? Evet. Elbette herkes Cem Boyner gibi olamaz ama mirim bari yarısı kadar olsalar!

Size ödev: Çevrenizdeki mağazaları gezin ve iade şartlarını sorun. O gülümseyen yüzlerin altındaki, tatlı demir bileklerle tanışın 🙂

Size ikinci ödev: Bu defa ben yazmayayım siz şu 4077 Sayılı Tüketici’nin Korunması Kanunu‘nu bir zahmet okuyun. Size diklenen sizi dilenci yerine koyup ezmeye sindirmeye çalışan satıcılara karşı kanun gücüyle konuşun.

Size ödev üç: Bana cidden iyi bir Divxplayer önerin 🙂

Kaynakça:
http://www.tuketicimerkezi.org/

satilan_mal

TAKİP İÇİN : Yazdığım Kitaplar | Youtube | Twitter | Instagram



12 YORUMLAR

  1. SONUNA KADAR KATILIYORUM güzel tespit. Fakat karfur diye bahsetiğiniz bildiğimiz caurfoursa değil galiba. Aynı Teknosa’nın bir bayisi bulunmaktaydı Eskişehir’de. Biz de geçen maç için diye normal bilgisayar RAM’i satmış olan mediacatte uzun uğraş sonucu değiştirdik en azından üründe daha sonradan 20 liralık ucuzluğa yansıttılar. Bunlar artı tabi ki. Fakat geçen ben biraz ucuza kaçarak bir kulaklık aldım oraya güvenerek, fakat bozuk çıkan kulaklığı değiştiremedim. Hijyen dediler, tüketici haklarında öyle birşey olmadığını, 8 liralik şey için “servise gönderelim” dediler.

  2. İzlenimlerinizi okumak gerçekten keyif vericiydi. Ne yazık ki zaman zaman (ürün almaya çalıştığımızda) karşılaştığımız sorunlar ortada. Herşeyde olduğu gibi bunda da eğitim şart. Fakat sadece söylemekle olmuyor bu iş işte ama bu konuda ilk adım mağazalardaki zihniyet değişiminin sağlanması olmalı heralde. Bunun için de temelde iki yol vardır ya tüketiciler dernekler vasıtasıyla kesin baskı oluşturmalı ya da daha katı (mağaza sahibi için daha dikkat çekici) bir takım kanunlarla baskı oluşturulmalı.

    Çalışmalarınızın devamı dileğiyle…

  3. Aslında konunun çok farklı boyutları mevcut. Ve mevzunun her bir tarafı başlıbaşına bir süreç.
    Önce bir örnek vereyim:
    Bir belgesel seyretmiştim on yıl kadar önce.
    İngiltere ‘de bir ilkokul.
    Ders:Tüketici Hakları. Uygulama: Marketler.

    Henüz ilkokul 2. sınıf öğrencileri markete götürüp bisküvi ve çukulata alışverişi yaptırılıyor. Sonra alınan ürünler sınıfta açılarak adetleri, gramları ve içerikleri kontrol ediliyor. Ve öğrencilere karşılaşılan uyumsuz sonuçlar ile ilgili neler yapmaları gerektiği uygulamalı olarak anlatılıyor. Haklarını nerede arayabilecekleri aşama aşama uygulamalı olarak gösteriliyor. . Ve bu onlara sorumluluk sahibi bir bireyin vatandaşlık görevi olarak öğretiliyor. Aslında bu meselenin bence en önemli boyutu. Yani kısacası bir arz talep meselesi. Hak kavramının farkındalığını yaşayan az insan var malesef. Oransal olarak artması durumunda zaten şirketler arz talep dengesine göre zaten bunu dikkate alacaklar diye düşünmekteyim. Hak arama talebi o kadar az ki aslında dolayısı ile şirketler hak arayan insanları çabucak gözden çıkarabiliyorlar. (Mesela sorununuzu ilettiğiniz yere bir sorulsa şimdiye kadar kaç kişi kanunen ayıplı mal olarak gördüğü malı iade etmek istedi diye. İnanın o kadar azdır ki. Muhtemeldir ki size diyecektir. “Hımm valla ben hiç görmedim ama benden önceki arkadaş zamanında öyle bir şey olmuş sanırım” 🙂 İade edenler sadece bozuk olduğundan iade edenlerle sınırlıdır.

    Meselenin diğer boyutu ise tüketici kanununa göre haklı olan ve hak talebinde bulunan insanların tam bir netice elde edememesi. Bu noktada güçlü sivil toplumlarına ihtiyaç var diye düşünmekteyim. Bireysel çabalar karşısında şirketler ezici bir güce sahipler. Siz tek başınıza bir sonuç elde edeyim derken karşınızda bir avukat ordusu görebilirsiniz. Hukuki sürecin uzun olması zaten bambaşka bir konu.

    Biraz latife olacak ama böyle yerlerde ses tonajı ve jestler maleseftir ki sonuç alma açısından etkili olabiliyor. Asla yapın demiyorum tabii. Sadece katalizör görevi gördüğünü malesef yaşanmışlıklarıma dayanarak ifade etmeliyim 🙂
    Yazınız için teşekkürler. Yine her zamanki gibi harika.

  4. Philips’in USB’li modellerini tavsiye ederim. Divxplanet’in ilgili bölümünden geridönüşleri alabilirsiniz. Ayrıca bir kaç kişi tarafından modifiyeli firmware desteği de veriliyor. Dandik markaları deneyerek yeterince zaman harcamışsınız, sonucu görmüşsünüzdür.

    E, asıl tavsiyem ise wd-tv veya popcorn’dur. Yine divxplanet veya donanımhaber’den okuyabilirsiniz yorumları. Pahalıdır ama şuan piyasanın en iyi 2 ürünüdür.

    Bir de iki türün arasında kiss marka divx playerlar vardı bi ara. Halen duruyorlarsa, divx üzerine uzmanlaşmış güvenilir bir markadır Kiss.

  5. Hocam ne kadar ekmek o kadar köfte hesabından giderek iki adet ürün önereceğim; birincisi PopcornHour (http://www.popcornhour.com.tr ve http://shiftdelete.net/popcorn-hour-a-110-9634.html) bu biraz pahalıca olabilir..

    İkincisi ise Western Digital HD TV – (inceleme: http://www.darkhardware.com/st.php?u=reviews/wd-wdtv_hdplayer-01)

    Aslında farklı bir çözüm olarak eski model, ikinci el bir MacMini ve apple uzaktan kumada ile evde tüm multimedia sorunlarına çözüm bulunabilir.. Örneğin http://tinyurl.com/kmnnxk

  6. Hocam yorum çok doğru ve bi o kadar da acı .. Dost acı söyler !! 🙁
    Size önerebileceğim 2008’in son çeyreğinde aldığım philips dvp-5980 modeli.
    Anladığım kadarıyla altyazılar sizin için önemli bir kriter olduğundan, bu modelde usb girişiyle beraber ilk fabikasyon gelen altyazı arka plan rengi koyu gri şeklinde ve bana göre dvix playerlarda önemli bir kıstas olan dvix player’ın ‘Sürüm Güncelleme’ özelliği usb vasıtasıyla önemli bir özellik ve sürekli güncelleniyor da philips sitesinde, ayrıca altyazıların arka plan rengi, font büyüklüğü gibi diğer ince ayarlarda yine bazı programlarla indirilen sürüm üzerinde bi nevi edit özelliği de mevcut üstelik bunların hepsi sadece usb’ye attığınz versionla, usb den yapılıyor ..
    aldığım zamanda hemen hemen en üst modele yakındı, bi kaç üst model daha vardı ve sadece biri türkiye piyasasındaydı, 199ytl almıştım ve sonu saaa ile biten firmadan şu an itibariye hiç bir problem yok ve memnunum
    Bana göre en önemli özellik firmware update özelliği ;
    Eğer yardımcı olabildiysem ne mutlu bana .. Saygılar

  7. Altın bilgisayar ile benim de deneyimim oldu, eğer konudan anlamıyorsanız alacağınız bilgisayar hakkında işlemciden başlayarak her konuda yalan söylüyorlar, ama karfur hakkındaki bilginiz için teşekkür ederim.

  8. şimdiye kadar hiç bir zaman memnun olmadığım ürünlerden dolayı, geri iade konusunda başarılı bir hikayem yoktu. genelde satılan mal geri alınmaz , yada almasaydın kardeşim gibi diyaloglar geçerdi. en son karfur dan aldığım ucuz bir katı meyve sıkacağı, bir bardak elma suyu almadan bozulduğunda,sıkıla sıkıla belki değiştirirler ümidiyle yada servise gönderip tamir ettirirler diye karfura
    geri gittiğimde ;bana kamera şakası yapıldığını bile düşündüm. bir dakika içinde beni sorgulamadan çizik aramadan paramı geri iade ettiler. hatta değiştirmeyi
    bile teklif etmediler anlayışlarına ve zihniyetlerine gönülden teşekkür ediyorum.
    bir tane daha devamlı müşterileri oldu….

YORUMUNUZ NEDİR?

Yorumunuzu yazınız
İsminizi Yazınız