Sevgili okurum, yüzünü göremiyorum, sesini işitemiyorum ama bu uzun yolculukta yanımda yürüdüğünü biliyorum. Varlığının verdiği güçle, desteğinle bu güzel patikadan manzaraya bakarak, gördüklerimi seninle söyleşmenin tadını çıkarıyorum.

Sevgili okurum, yüzünü göremiyorum, sesini işitemiyorum ama bu uzun yolculukta yanımda yürüdüğünü biliyorum. Varlığının verdiği güçle, desteğinle bu güzel patikadan manzaraya bakarak, gördüklerimi seninle söyleşmenin tadını çıkarıyorum. GTİ 5 Yaşında, 5 Milyon Ziyaretle

Değerli dostum, sizinle / seninle ne zaman buluştuk? Ne zaman keşfettin Güneşin Tam İçinde’yi? Google’da bir şeyler ararken mi? Birilerinin tavsiyesiyle mi? Buluştuğumuzda oturmuş neyi konuşuyorduk? Sesim uzak mı geliyordu yakın mı?
Bilmiyorum bunları, sadece siz biliyorsunuz. Belki ileride yayıncılık değişecek ve sizinle başka bir düzlemde birlikte olacağız o zaman bilebileceğiz ne zaman gelip gittiğinizi.

Yazı yazmaya karar verdiğimde küçük bir çocuktum. Öyle havalı defterler alacak param yoktu. Yıl sonunda derslerimden arta kalan defter sayfalarını keserek cebime sığan bir defter yaptım. Aklıma gelen hikayeleri, özel tasvirleri ona yazardım. Mesela “soğuk bir ürperti buzdan diliyle omiriliğine dokundu” hemen deftere,  “Boyunlarında karınca duası taşıyan dev karıncalar astronotların  indikleri gezegenin çöllerinde dev bir kervan oluşturmuştu.” Yaz deftere, bir hikaye olacak bu…  “Çöpün tarihini yazmış mıydım?” Araştır yaz deftere.

Bunun gibi sayısız fikir. Bu altyapı ve kitap okumaya çılgınca düşkünlüğüm yazı dilimin temelini oluşturdu.

1999 yılında ilk kez bir sitede hikayelerimi yayınlamaya başladım. Şimdi yayında olmayan Yahoo Geocities sitesinde.

Sonrasında Ekinoks kültür dergisinde yazılarım yayınlanmaya başladı. Basılmış makalelerimi Mihrace.Net sitesinde yayına almaya başladım. Bugünküne göre daha resmi, daha kültüre dayalı bir dil kullanıyordum. Fakat bir şeylerin eksikliği vardı.

İnsanlar yüzlerce yıldır resmi dilde yazılmış kitaplar, dergiler okumuştu. Bize “ben” diliyle habercilik gerekiyordu. “Ben” diliyle anlatımın sıcaklığı ve insana yakınlığı arayışımın başlangıcıydı. MSN Spaces / Alanım isimli blog yazma platformu duyurulduğunda istediğim tarzı çoktan tarif etmeye başlamıştık. Dünyada “Blog Yazarı” diye bir kavram ortaya çıkmaya başlamıştı. Google, Blogger sitesini satın alarak devasa bir platformu güvencesi altına alıyordu.

TAKİBE ALIN:

X (Twitter) Takip Edebilirsiniz: 
twitter.com/ssonmez

Bilimkurgu okumayı seviyorsanız,
Starbul ilginizi çekecektir. www.starbul.com

Youtube Kanalım: 
www.youtube.com/suleymansonmez 


İlk yılların ürkekliği ile yazdığınız her kelimenin binlerce insana hitap edeceğini bilmenin gerilimi ile kaleme alınıyordu yazılar.

En başından beri ismimi saklamadım. En başından beri, yazdığım her şeyin arkasında durdum. Lakaplara, sahte isimlere inanmadım. Senin beni, ben olarak, hatalarımla, iyiliklerimle, kızgınlıklarımla ve en çok da sana anlatmak istediğim dünyayla tanımanı istedim. Senin, sen oluşunu değiştirmeye çalışmadım, sana mutluluk ve bilgi getirmeye çalıştım sadece.

Güneşin Tam İçinde projesi bu yıl kendi web alanında 5. yılını doldurdu. 21 Aralık 2006’da ilk cümlemiz seslenmişti.
www.gunesintamicinde.com/ilk-cumle-onemlidir/

MSN Spaces sitesindeki ilk başlangıcı ise 2005 yılıydı. Oradaki yazılarımı taşıyarak yayına geçmiştim. Bu yönüyle ise aslında 6 yaşında.

Yazmanın sevinciyle yıllar kuş gibi aktı. Türkiye birincilikleri, televizyonlarda, dergilerde, radyolarda ve sayısız sitede blog hakkında bilgiler geldi.

İsmimin projenin önüne geçmemesi için çok uğraştım. Bu bir “Süleyman’ı kalkındırma projesi” değildi. 🙂 Türkiye’ye bilgiyi aktarmanın ve blog yazarları için bir metot sunmanın yoluydu. Bu yazıyı yazdığımda 857 makaleyi yazıp bitirip yayına almıştım.

Bu yazarı da eğiten bir yoldu. Şimdi dönüp 5 yıl önceki yazılarıma baktığımda imla hataları, anlatım düşüklükleri ya da ilgiyi yanlış yönlendiren paragrafları görebiliyorum. Yazmanın bir mimari yapısı olduğunu da biliyorum artık. Okurun kaç satır sonra sıkılacağını, ne zaman büyük harflerle paragraf yapmak gerektiğini, ne zaman fotoğraf eklemek gerektiğini, konuyu nasıl açmak gerektiğini.

Genellikle yazdığınız yorumlardan gördüğüm kadarıyla  “anlatımda” başarıya ulaştığımı hissediyorum. Şu an eksikliğini hissettiğim konu biraz da bu blogun devamının nasıl olması gerektiği üzerine. Kendimde fark ettiğim bir şey var. Kameralar karşısında pek heyecanlanmıyorum. Yazı dilimden daha rahat bir formatta belli bir konuyu anlatabiliyorum. Görsel iletişimin gücüne ihtiyacım var. Belki izleyenleriz olmuştur TGRT’de Gündem programında canlı yayına çıktım. (Halen çekim kaydı elime ulaşmadığından yazının yayınını bekletiyorum.)  Bu yazıdan sonra yayına alacağım. Konumuz gençlerin ve çocukların Internet kullanımı ile oyun üzerineydi. Daha önceki yıllarda da Blog Yazarlığı üzerine bir video çekmiştik.

Evet, bundan sonra neler olacak? Bu iş nasıl gidecek. Yazılabilecek çok konu var. Ama hep aynı formatta devam etmek istemiyorum. Blog yazarlığının yeniliğe, bir devrime ihtiyacı var. Bir zamanlar TVlerde seminer gibi programlar olurdu. Uzmanlar çıkıp konuşurdu izleyiciler dinlerdi.  Bir süre sonra da sıkılırlardı. 🙂 Sonraları Okan Bayülgen’in TVde başardığı dinamik formata geçtik. (Okan Bey’i sevip sevmemeniz konumuz değil 🙂 ) Konumuz yeni bir iletişim şeklinin gerekliliğinde.

Tek sesli blog yazarlığı bir yerde çok güzel. Ama sonsuz değil. Bir süre sonra kişinin tükeneceği, anlatım dilinin tanıdıklaştıkça ifadelerin ardından neyin geleceğinin tahmin edileceği baştan belli.

Yeni şeyleri söyleyebilmek biraz da güzel bir muhabbet ortamına bağlı. Benim yazıp sizin okuduğunuz konularda eğer konu bilimsel temelli, teknolojik temelli ise haberi aktarmam yeterli olmaya devam edecektir ama sanatsal bir eleştiri veya enteresan bir konunun yorumu ise gördüğüm dünyayla sınırlanırsınız.

ÇOK SESLİ BLOG YAZIMI TEKNİĞİ

Birden fazla blog yazarı aynı anda yazar. Tek bir konu üzerinde değerlendirme yaparlar. Eskiden daha sık yaptığımız MİM göndermenin daha ileri bir aşaması olur bu.

Bir kez yapmıştık bunu aslında güzel bir ilkti. Türk Blogküresi’nde ki enteresan çalışmalardan birisi olmuştu.
http://www.gunesintamicinde.com/ruyalari-pazarlamak/

 

Yeni blog yazarları denemeliler yeni yollar bulmalılar. Blog dünyası bitmedi. Sosyal Medya ile entegre bir akışın peşinden gidiyor.

 5 MİLYON ZİYARET

Gelelim 5 milyon sayfa gösterimine. Evet, Google Analytics verileri böyle söylüyor. Bu yola çıktığımda “5 milyon kez okunacak yazdıkların” denseydi ürperirdim. 3 milyona yakın insanın ziyaret ettiğini de gösteriyor. 25 milyonluk mobil nüfusumuz olduğunu varsayarsak her 8 kişiden birisinin bu siteye girdiği anlamına geliyor ki bu da sevinç verici.

Sevgili okurum, yüzünü göremiyorum, sesini işitemiyorum ama bu uzun yolculukta yanımda yürüdüğünü biliyorum. Varlığının verdiği güçle, desteğinle bu güzel patikadan manzaraya bakarak, gördüklerimi seninle söyleşmenin tadını çıkarıyorum. GTİ 5 Yaşında, 5 Milyon Ziyaretle

 

Geldiğiniz, takip ettiğiniz için teşekkür ediyorum.

Youtube: https://www.youtube.com/channel/UCq4qGn6IYJy6ojPCCSrkJiw

Yeni yazı çıktığında takip için RSS : http://feeds.feedburner.com/GunesinTamIcinde

Facebook Grubumuz:  http://www.facebook.com/gunesintamicinde

Twitter: http://www.twitter.com/ssonmez

Google Plus: https://plus.google.com/u/0/110297457715923648755/posts

TAKİP İÇİN : Yazdığım Kitaplar | Youtube | Twitter | Instagram



7 YORUMLAR

  1. Hocam nice yıllara, ben nasıl tanıştığımı hatırlamıyorum ama ismi gibi sıcaklığını ilk tanıştığımda hisettigimi hatırlıyorum.
    FF den değil de eskisi gibi yorumla tebrik etmek geldi icimden, siz yıllar öncesinden bahsedince.

  2. Değil mi? Sosyal ağlarda dostlarımın pek çok tebriğini aldım ve sevinçle buluştuk. Burada isim e-mail doldurmak daha zor geliyor sanırım.

    Fatih teşekkür ediyorum mesajın için.

  3. Merhaba, doğal, sıcak dışavurumların için ben kendi adıma teşekkür ediyorum, yaşıyor olursak onuncu yılda da görüşürüz umarım,beynine ve yüreğine sağlık derken, güneşten kopan ateş toplarının yüreklerimize erişerek herkese mutlu yıllar getirmesini diliyorum,

  4. Önce, ilk paragraftaki sorularınıza “benim bildiğim” karşılıklar:) Sizinle ilk kez 2009’daki Blog Ödülleri ortamında “buluştuk” diyemeyeceğim ama o ortamda bulunduk ve aynı fotoğraf karesinde yer aldık. Reel olmasa da sanal iletişimimiz FF ortamında gerçekleşti.

    Güneşin Tam İçinde, benim için eğitimci ve değerleri olan bir meslektaşımın blogu olması ve yararlanabileceğim bir içerik taşıması yönüyle her daim izlenesidir. Yeni yaşı da nitelikli ve verimli geçsin…

  5. Sitenizi fırsat buldukça takip ediyorum ,çok başarılı bulduğumu söylemek için yazıyorum bütün bunları.Başarılarınızın devamını dilerim…

yaşar seferoğlu için bir yanıt yazın

Yorumunuzu yazınız
İsminizi Yazınız