Uzun süredir Türk Internet camiasında anlatıyoruz. Neden alıntı yapılır? Alıntının ne kadarı artık çalıntı anlamına gelir? Ancak görünen o ki tekrar ve daha net anlatmamız lazım.

Uzun süredir Türk Internet camiasında anlatıyoruz. Neden alıntı yapılır? Alıntının ne kadarı artık çalıntı anlamına gelir? Ancak görünen o ki tekrar ve daha net anlatmamız lazım (ç)Alıntılama Sanatında Zen!

Değerli okuyucum, hayatınızı bir şey üreterek bir hizmet vererek geçindirdiğinizi düşünüyorum. Atadan babadan zengin dahi olsanız belli bir işe devam ettiğinizi tahmin ediyorum. Eğer öğrenciyseniz en azından ailenizin ürettiğini düşünüyorum.

Üretilen şey, her ne olursa olsun kişi bunu pazara sunar ve karşılığını alır. Mesela para kazanır, unvan kazanır mevki kazanır ama bir şeyler kazanır. Çünkü insan ömrü sınırlıdır. Dünyada kimse hatırlamak istemese de ölüm vardır ve insanlar başarmak ister.

İşte hayatta başarmak isteyenler üretmek için tabiatlarına veya hayatın karşılarına çıkardığı yola göre bir işi tutturur devam ederler. Bu onların hayatıdır. Geçim kaynağıdır, varlık sebebi ve sevinç kaynağıdır. Topluma hizmet şekilleridir.

Sanatsal yeteneği olmak aslında demircilikten, kaporta tamirciliğinden, lahmacun ustası olmaktan, öğretmenlikten farklı değildir. Bir iştir yapılan ve sonuçta bir eser oluşur. Ancak sanatçıların az çıkması, hele hele orijinal üretenlerin azlığı, buna karşın, dünya insanının “yeni şeyler görmeye karşı duyduğu dayanılmaz açlığı” sanatın değerini arttırır.

Sanatçı eğer ressamsa tablosunun bir yerine imzasını atar. Kimse o imzayı silip kendi imzasını atamaz. Bakın bu çok haince geliyor değil mi? Ancak Internet’te yazdığınız bir yazıyı bir kısım insan alıp sizin adınızı çıkarıp kendi isimleriyle yayınlamakta sakınca görmüyor.

TAKİBE ALIN:

X (Twitter) Takip Edebilirsiniz: 
twitter.com/ssonmez

Bilimkurgu okumayı seviyorsanız,
Starbul ilginizi çekecektir. www.starbul.com

Youtube Kanalım: 
www.youtube.com/suleymansonmez 


Siz kişileri bulup uyardığınızda “Canım alıntı yaptım” diyorlar. Hatta aynen şunu diyorlar “Yazını yemedik ya, hem reklamın oluyor, daha ne istiyorsun. İstersen sitenin linkini yazıya koyayım”

Bu tür olaylarda konuşmaktan anlatmaktan cidden bıktık. Ben 1999’dan beri Internette yazıyorum ve anlatmaktan cidden yoruldum. Üstelik hukuka göre vatandaşlar yasaları bilmek zorundadır. Bilmiyordum diyerek yasanın cezasından kurtulamaz. Mesela “Çalmanın suç olduğu bilmiyordum” diyen bir hırsızı kimse dinlemez.

Telif hakları yasaları da yıllardır yürürlükte olan yasalar. Artık bu kişileri ikna etmeye uğraşmadan anında mahkemeye verip yüklüce tazminat ve siteye kapatma cezasına kadar gitmek lazım. Yeni yasaya göre izinsiz alıntı yapan kişi 6 ay ile 2 yıl arasında hapis cezası ile yargılanabiliyor. Üstelik artık bir yazıyı ilk defa yazdığınızı ispatlamak daha kolay. Zaman damgaları, Tasdix, Google cache, Time Machine, oylama siteleri gibi bir çok site sizin ilk kez yazdığınız yolunda ispatı veriyor. Yine yeni yasayla bir eser çalındığında satışının 3 katı değerde tazminat alınabiliyor. Lütfen Kültür Bakanlığı’ndan cezai müeyyideleri okuyun.

Bir makalemin 150 sitede alıntı adıyla çalındığını nasıl mı anladım? Her gün o yazıyı okumak için binlerce ziyaretçi gelirken bu rakam yüzlere düşünce fark ettim. Google’da aradığımda karşımda 150 site vardı. Kimi aynen kopyalamış, kimi örnekleri bile değiştirip kendi sitesini koymuştu. Bir kısmı ise forumdu ve çalıntı içerikle dolu sayfaları haksız şekilde ziyaretçilerimi çalıyordu.

O makaleyi 4 gün ve 4 gece boyunca büyük bir süratle ekran görüntüleriyle yazmıştım. Gerçekten çok ama çok yorulmuştum. Ama 150 site, inanılmaz bir hırsızlık boyutuydu. Üşenmeden sırasıyla önüme gelene, yaptığının suç olduğunu anlattım. Sevindiğim şu ki, büyük çoğunluğu bilmediğini söyleyerek özür dileyip kaldırdı ve alıntı anlamına gelen bir kaç paragraf bırakıp siteye link verdi.

Bugün o yazı yüz binlerce kez okundu. Halen de okunuyor. Ama belki de bir milyon kez okunacak ve bu sitemin kamuda bilinirliğini ve maddi reklam getirisini etkileyecekti.

Alıntı yapmak yerine, çalanların psikolojisi nedir? Aslında üretemedikleri için, “benim de sitem var” diyebilmek için, başkasının yazısıyla hava atmak için, çaldıkları yazıya yorum yazan okurlara “rica ederim kardeş ben sizin dayınızım, ne demek”, forumlara “Emeğe saygı haydi repetuation tuşuna basın, beni kral yapın demek için” Google reklamları ile para çalmak için akla gelebilecek pek çok şey için başkasının yazısını çalarlar.

Düşünün yarın arabanız kapınızda yok. Hemen karşı sokakta birisi üzerine bir firma amblemi yapıştırıyor. Üstelik plaka sizin plaka. Üstelik kimse ilgilenmiyor. Siz gidip “Bu benim arabam” diye haykırırken diğer yoldan geçenler, “Ne görmemiş adam. İyi ki arabası var. Ne olmuş ötekisi arabasını almışsa, hem arabasının reklamı oluyor, o da sürsün” desin.

Üstelik arabanın aynısı alınabilir. Maddi değeri yüksektir ama ya maneviyat. Bir sitede 3 fotoğrafımı gördüm hem de şiirimle. Çalan kişi altına not düşmüş. “Bunun gibi fotoğraflar ve şiirler satın almak vs için e-mailim şu, arayın.” Ölür müsün? Ekranı mı ısırırsın 🙂

Cehalet öylesine ilerlemiş bir noktada ki, bu ülkede sanat yapmak cidden delilik. Çünkü halkımızın bir kısmı şarkıların MP3 formatında Internetten indirilmesini hak sanıyor, kitapların 5 YTL ye satılan kötü baskılı sokak korsan kopyalarını bir düşünmüyor bile gidip alıyor, filmleri indiriyor, oyunları indiriyor, fotoğrafların üzerine kendi adını koyuyor, tiyatronun yolunu bilmiyor eğer tezgahlarda kaçak el kamerasıyla çekilmişse izliyor. Tamam çok zengin memleket değiliz. Tamam her şey çok pahalı. Ama mirim insan ömründe bir kaç tanesine bile para vermez mi?

Seviyorum dediği sanatçının albümünü alıp, maddi manevi desteklemek istemez mi?

Görünen şu, bedava isteyen bir toplumuz. Çünkü büyük çoğunluğumuz sanatsal anlamda üretmiyoruz. Üretsek içimiz sızlayacak. Sanatçıların öksürür gibi sanat yumurtlamadıklarını, üretirken ölüp ölüp dirildiklerini, kabuslardan uyanıp koşup yazdıklarını, çizdiklerini ve delice kurguladıklarını hayatlarını koyduklarını anlayacak.

En kötüsü çalındığını gördükleri her yazıyla içten içe bunaldıklarını maddi kazanımlarını gün geçtikçe kaybettikçe, başka saçma sapan ek işler yaptıklarını sanatla dünyalar yaratabilecek nice yetenekli insanların sağda solda eridiklerini görecek.

Böylece ülkede 70 milyon insan varken sadece 5-6 tane iyi komedyen, belki on tane harika yazar ve bir kaç tane bilinen sanatinsanı kalıyor. Diğerleri bu sonu gelmesi mümkün olmayan kör kuyuya inmek istemiyorlar. Bir yerde bir işe girip, sanatları onları öldürecek gibi dışarı çıkmak isteyen dek sanatlarından kaçıyorlar. Artık yazmak çizmek oynamak ve sanatı akıtmak mecburiyet olunca kanlarını akıtıyorlar.

Üstelik Türkiye’de sanatçı olmak demek paparazzilerin nefes aldırmaması, sokağa çıkamamak, sevememek, insana karışamamak ve sokağı öğrenememek demek. Bu ülkenin sanatına paparazzilerin verdiği zararı nasıl anlatmalı? Mustafa Kemal defalarca kılık değiştirip kır kahvelerine koşarken, padişahların saray lüksünden kaçmaya ve çok sevdiği halkıyla beraber olmaya çalışmıştı.

Bugün bir sanatçının halkıyla birlikte olması çok güç. Ya birileri ağzını açıp herhangi bir konuda konuştuğu için onu öldürmek istiyordur, ya da aşırı sevgiden parçalar koparmak, üstüne saldırmak.

Bu ülkede sanatçı olmak zordur.

Öyleyse ne kalır geriye? Sanatla insanları değiştirme başarısı. Bambaşka bir dünyayı gösterme becerisi. Eskiden Tarkan dinlerken öyle gevşer ve yüklerimi atardım ki, artık o da yok. Halkından o kadar uzakta yaşadı ki, uzak, ulaşılmaz, umursamaz bir ruhla karşımıza döndü.

Neden bu yazıyı yazıyorum? Bu aralar blog yazarlarını bir uyku ve gaflet hali sarmış olmalı ki, “copyright / telif haklarına kimse önem vermiyor zaten, alıntı yapsalar ne olur ki ?, alsak ne olur çalsak ne olur, bırakın her şey herkesin olsun” şeklinde yazılar yazıyorlar.Hani derler, ya herkes kendi işine değer biçer. İnsanın yaptığı değerliyse elinde elmas varsa onu çamura atmaz. Bu sitede yazılan makalelerin bir çoğu özellikle 100 Altın Makale, yazarları olarak benim için değerlidir. Yüz binlerce okur da aynı şekilde düşünüyor olmalı ki okuyor takip ediyorlar. Dolayısıyla bu yazılar benim çocuklarım gibiler. Onlar sevmem ve sahip çıkmamdan daha doğal bir şey olamaz.

Elbette makalelerin birçoğunun Google aramalarında ilk sıralarda olmasından dolayı, siteye günlük 3500-4000 kişi geliyor. Sordukları zaman karşılarında mantıklı cevap veren birilerini buluyorlar. Çalıntı içerikse, okuyana saçma cevaplar veren bir site demektir.

Bu konuda canım daha fazla yazmak istemiyor. Canım hiç istemiyor. Ben yazmaya utanıyorum. Ama gereklilik adına yazıyorum. Onlarsa çalmaya utanmıyor. Bu nedenle çalıntı içerikle artık daha ciddi ve yasal yolla mücadele edeceğiz.

Bunun sonuçlarında gazetelerde “alıntı yaptığı kaynağı vermeden çalan çırpan” site sahiplerinin tutuklandıklarını duyarsanız şaşırmayın. Hürriyet bile öylesine bıkmış olmalı ki bazı haberlerin altına “Bu haberi izinsiz yayınlayan hakkında yasal işlem yapılacaktır” yazmaya başladı.

Bu yazıyı şöyle bitirmek istiyorum. Çalınmasını istemediğim için bir çok çarpıcı, şaşırtıcı öykümü, fotoğrafımı ve eserimi sizlerle paylaşamıyorum. Benim gibi birçok sanatçı bu şekilde düşünüyor. Yurt dışında ise herkes bunun kültürünü aldığı için kimsede kaygı yok. Deviantart milyonlarca çalınmayan eserle dolu.

Benim halkım neden böyle?

Bunu anlamıyorum. Sabırla bekliyorum.

Not: Yazıya gelen yorumlar son derece önemli ve detaylı başlıkları ortaya koydum. Ben yorumlarda tümüne cevap verdim. Ama biliyorum ki bazıları yorum okumayı sevmiyor. Buraya daha düzenli şekilde eklemek istiyorum.

CREATIVE COMMONS

Eserini tamamen bağışlamak istemeyen ancak yine de paylaşmak isteyen sanatçılar için  bir şekilde isimlerinin belirtilmesini, eserin ne şekilde dağıtılabileceğini  ve diğer eserlerde kullanılıp kullanılamayacağını, ticari amaçla kullanım izninin verilip verilmediğini, her dilden ziyaretçinin anlamasını sağlayacak semboller tasarlanmıştır. Her eserde bu işaretler olmayabilir. Bazı eserlerin tüm hakları saklı olabilir ve kullanılamaz. Vikipedi’den detaylı bilgi.

Creative Commons (kısaca CC) kâr amacı gütmeyen, telif hakları alanında esneklik ve paylaşımı yaygınlaştırmak amacıyla kurulmuş bir düşünce hareketi ve organizasyonudur. Creative Commons, 2001 yılında Center for the Public Domain[1] kuruluşunun desteğiyle başlayan ve aralarında fikri mülkiyet konusunda uzman James Boyle, Michael Carroll, Molly Shaffer Van Houweling ve Lawrence Lessig, MIT’de bilgisayar bilimleri profesörü Hal Abelson, hukuk kökenli belgesel filmci ve siber hukuk uzmanı Eric Saltzman gibi sanatçı ve entelektüellerin bulunduğu bir grup tarafından kurulmuştur. Creative Commons amacına ulaşmak için sanatçılara ve genel olarak tüm eser sahiplerine, yasanın kendilerine tanıdığı kimi hakları kamuyla paylaşabilmelerine imkân verecek, özel olarak hazırlanmış telif lisansı sözleşmeleri önermektedir.

Creative Commons’un eser sahibinin isteğine uygun olabilecek değişik lisansları mevcuttur.

Lisansın kısa adı Şartlar Lisansın logosu Açıklaması
by-nc-nd
  • Eserin ilk sahibi belirtilecek
  • Ticari kullanılamayacak
  • Özgün hali korunacak
Uzun süredir Türk Internet camiasında anlatıyoruz. Neden alıntı yapılır? Alıntının ne kadarı artık çalıntı anlamına gelir? Ancak görünen o ki tekrar ve daha net anlatmamız lazım (ç)Alıntılama Sanatında Zen! Uzun süredir Türk Internet camiasında anlatıyoruz. Neden alıntı yapılır? Alıntının ne kadarı artık çalıntı anlamına gelir? Ancak görünen o ki tekrar ve daha net anlatmamız lazım (ç)Alıntılama Sanatında Zen! Uzun süredir Türk Internet camiasında anlatıyoruz. Neden alıntı yapılır? Alıntının ne kadarı artık çalıntı anlamına gelir? Ancak görünen o ki tekrar ve daha net anlatmamız lazım (ç)Alıntılama Sanatında Zen! Bu lisansa sahip eseri kopyalayabilirsiniz, üzerinde değişiklik yapıp yenisini üretebilirsiniz. Sağlanması gereken üç şart var. İlki, eserin tüm kopyalarında eserin ilk sahibinin belirtilmesi. İkincisi, eserin hiçbir kopyası ya da eserden üretilmiş yeni eserlerin hiçbirisinin ticari ortamda kullanılmaması. Üçüncüsü, esere dokunulmaması ve özgünlüğünün korunması.
by-nc-sa
  • Eserin ilk sahibi belirtilecek
  • Ticari kullanılamayacak
  • İlk lisans modeli korunacak
Uzun süredir Türk Internet camiasında anlatıyoruz. Neden alıntı yapılır? Alıntının ne kadarı artık çalıntı anlamına gelir? Ancak görünen o ki tekrar ve daha net anlatmamız lazım (ç)Alıntılama Sanatında Zen! Uzun süredir Türk Internet camiasında anlatıyoruz. Neden alıntı yapılır? Alıntının ne kadarı artık çalıntı anlamına gelir? Ancak görünen o ki tekrar ve daha net anlatmamız lazım (ç)Alıntılama Sanatında Zen! Uzun süredir Türk Internet camiasında anlatıyoruz. Neden alıntı yapılır? Alıntının ne kadarı artık çalıntı anlamına gelir? Ancak görünen o ki tekrar ve daha net anlatmamız lazım (ç)Alıntılama Sanatında Zen! Bu lisansa sahip eseri kopyalayabilirsiniz, üzerinde değişiklik yapıp yenisini üretebilirsiniz. Sağlanması gereken üç şart var. İlki, eserin tüm kopyalarında eserin ilk sahibinin belirtilmesi. İkincisi, eserin hiçbir kopyası ya da eserden üretilmiş yeni eserlerin hiçbirisinin ticari ortamda kullanılmaması. Üçüncüsü, eserin tüm kopyalarında ya da eserden üretilmiş yeni eserlerde de aynı lisansın kullanılmaya devam edilmesi.
by-nc
  • Eserin ilk sahibi belirtilecek
  • Ticari kullanılamayacak
Uzun süredir Türk Internet camiasında anlatıyoruz. Neden alıntı yapılır? Alıntının ne kadarı artık çalıntı anlamına gelir? Ancak görünen o ki tekrar ve daha net anlatmamız lazım (ç)Alıntılama Sanatında Zen! Uzun süredir Türk Internet camiasında anlatıyoruz. Neden alıntı yapılır? Alıntının ne kadarı artık çalıntı anlamına gelir? Ancak görünen o ki tekrar ve daha net anlatmamız lazım (ç)Alıntılama Sanatında Zen! Bu lisansa sahip eseri kopyalayabilir ve üzerinde değişiklik yapıp yenisini üretebilirsiniz. Sağlanması gereken iki şart var. İlki, eserin tüm kopyalarında eserin ilk sahibinin belirtilmesi. İkincisi, eserin hiçbir kopyası ya da eserden üretilmiş yeni eserlerin hiçbirisinin ticari ortamda kullanılmaması.
by-nd
  • Eserin ilk sahibi belirtilecek
  • Özgün hali korunacak
Uzun süredir Türk Internet camiasında anlatıyoruz. Neden alıntı yapılır? Alıntının ne kadarı artık çalıntı anlamına gelir? Ancak görünen o ki tekrar ve daha net anlatmamız lazım (ç)Alıntılama Sanatında Zen! Uzun süredir Türk Internet camiasında anlatıyoruz. Neden alıntı yapılır? Alıntının ne kadarı artık çalıntı anlamına gelir? Ancak görünen o ki tekrar ve daha net anlatmamız lazım (ç)Alıntılama Sanatında Zen! Bu lisansa sahip eseri kopyalayabilir ve ticari amaçla kullanabilirsiniz. Sağlanması gereken iki şart var. İlki, eserin tüm kopyalarında eserin ilk sahibinin belirtilmesi. İkincisi, esere dokunulmaması ve özgün halinin korunması.
by-sa
  • Eserin ilk sahibi belirtilecek
  • İlk lisans modeli korunacak
Uzun süredir Türk Internet camiasında anlatıyoruz. Neden alıntı yapılır? Alıntının ne kadarı artık çalıntı anlamına gelir? Ancak görünen o ki tekrar ve daha net anlatmamız lazım (ç)Alıntılama Sanatında Zen! Uzun süredir Türk Internet camiasında anlatıyoruz. Neden alıntı yapılır? Alıntının ne kadarı artık çalıntı anlamına gelir? Ancak görünen o ki tekrar ve daha net anlatmamız lazım (ç)Alıntılama Sanatında Zen! Bu lisansa sahip eseri kopyalayabilirsiniz, üzerinde değişiklik yapıp yenisini üretebilirsiniz, ticari amaçla kullanabilirsiniz. Sağlanması gereken iki şart var. İlki, eserin tüm kopyalarında eserin ilk sahibinin belirtilmesi. İkincisi, eserin tüm kopyalarında ya da eserden üretilmiş yeni eserlerde de aynı lisansın kullanılmaya devam edilmesi. Creative Commons by-sa lisansı, GNU GPL lisanslarının felsefesine uygun, özgür bir lisans modeli olarak kabul edilir.
by
  • Eserin ilk sahibi belirtilecek
Uzun süredir Türk Internet camiasında anlatıyoruz. Neden alıntı yapılır? Alıntının ne kadarı artık çalıntı anlamına gelir? Ancak görünen o ki tekrar ve daha net anlatmamız lazım (ç)Alıntılama Sanatında Zen! Bu lisansa sahip eseri kopyalayabilirsiniz, üzerinde değişiklik yapıp yenisini üretebilirsiniz, ticari amaçla kullanabilirsiniz. Sağlanması gereken tek şart, eserin tüm kopyalarında eserin ilk sahibinin belirtilmesidir.

FLICKR  GİBİ BÜYÜK FOTOĞRAF SİTELERİNDEKİ FOTOĞRAFLAR KULLANILABİLİR Mİ?

Geçen aylarda Microsoft Photosynth adında bir ürün tanıttı. Bir mekanın 3 boyutlu görüntüsünü oluşturan bu yazılım o mekanda çekilen binlerce fotoğrafı kullanıyordu. Bu projede örnek olarak flickr sitesi kullanıldı. Peki flickr bu duruma ne diyor, resmi açıklama nedir?

Creative Commons açıklaması getiriyor ve fotoğrafları işaretlemeyi öğretiyor. Yani diyor ki ne tüm fotoğraflar bedava, ne de tümünde sert telif hakları geçerli. Her fotoğraftaki uluslararası işaretleri okumayı öğrenmeliyiz.

http://www.flickr.com/creativecommons/

Bu sayfaya girip detaylı bilgi alabilirsiniz. Ayrıca ellerindeki kaç fotoğrafın hangi başlığa girdiğini de gösteriyor.

Elbette Flickr’daki tüm fotoğraflar CC la etiketli değil. Bazı fotoğraflar aşağıdaki gibi etiketli ise yani tüm hakları saklı. Kullanamazsınız.

Additional Information
© All rights reserved

Flickr’daki fotoğrafların tümü Creative Commons değil. Ünlü fotoğrafçıların telif haklı fotoğrafları da var. Yani kişi “paylaşılmıştır” diye not düşmedikçe bu sembolleri eklemedikçe o fotoğrafın telif hakkı vardır. Ayrıca Creative Commons ile işaretli fotoğrafların neredeyse hepsinde fotoğrafçının adının belirtilme şartı vardır. Dikkatlice okumak lazım verdiğim kaynaklardan.

Aşağıdaki örnek fotoğrafta sayfanın sağında en altlara doğru CC etiketlerini simgelerini görebilirsiniz.
http://www.flickr.com/photos/dincordero/393989788/

LİSANS ÜCRETİ İSTEMEYEN FOTOĞRAFLAR NEREDEN BULUNUR? NASIL KULLANILIR?

Flickr dışında en çok başvurulan kaynak http://www.sxc.hu/ sitesidir. Bu siteye kolayca üye olup yüksek çözünürlüklü fotoğraflar bulabilirsiniz.

Her fotoğraf için farklı haklar yer alsa da buraya örnek bir görsel için telif taleplerini ekleyeyim.
http://www.sxc.hu/photo/951847 diyelim bu fotoğrafı seçtiniz. Hemen altında bir bağlantı var. View image license buna tıklayalım. İşte karşımızda açıklama.

You may use the Image
* In digital format on websites, multimedia presentations, broadcast film and video, cell phones.
* In printed promotional materials, magazines, newspapers, books, brochures, flyers, CD/DVD covers, etc.
* Along with your corporate identity on business cards, letterhead, etc.
* To decorate your home, your office or any public place.

You may not use the Image
* For pornog raphic, unlawful or other immoral purposes, for spreading hate or discrimination, or to defame or victimise other people, sociteties, cultures.
* To endorse products and services if it depicts a person.
* In a way that can give a bad name to SXC or the person(s) depicted on the Image.
* As part of a trademark, service mark or logo.
* SELLING AND REDISTRIBUTION OF THE IMAGE (INDIVIDUALLY OR ALONG WITH OTHER IMAGES) IS STRICTLY FORBIDDEN! DO NOT SHARE THE IMAGE WITH OTHERS!

Always ask permission from the photographer if you want to use the Image
* In website templates that You intend to sell or distribute.
* For creating printed reproductions that You intend to sell.
* On “print on demand” items such as t-shirts, postcards, mouse pads, mugs (e.g. on sites like Cafepress), or on any similar mass produced item that would contain the Image in a dominant way.

Kısa özet geçersem websitenizde bir albüm kapağında bir bilgisayar sunumunda, kartvizitte ev, ofis dekore ederken  kullanabilirsiniz. Ancak pornog rafik içerikte, şiddet, kötüleme, bir halkı moral olarak rahatsız etme, aşağılama veya siteyi kötü duruma düşürecek şekillerde ayrıca ticari bir logonun markanın parçası olarak kullanamazsınız. Satılacak türde web site şablonlarında, basılı eserlerde, seri basılan posta kartlarında, t-shirt baskılarında, mouse padlerde  vs sanatçıdan izin almalısınız.

Bu kadar basit. 🙂

Resim aramak için CC lisanslı arama portalı
http://search.creativecommons.org

Diğer Fotoğraf Siteleri
http://sixrevisions.com/resources/15-best-places-for-designers-to-get-free-stock-photos-online/

Bu sitelere de bakmalıyız:

Telif Hakları ihlallerinde cezai müeyyideleri

Neler eser kabul edilir?

Alıntı Nasıl  Yapılır?
Vikipedi

Copyright Nedir? Telif Hakları Nedir?

5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu
http://en.wikipedia.org/wiki/Copyright

Telif Hakları Hakkında Kültür Bakanlığı

Telif Haklarının Geleceğini Hayal Ediyorum

Uzun uzun ve adım adım anlatıyor. İngilizce. Ama en azından doğru bir kaynak 🙂
http://www.whatiscopyright.org/

Türkçe bazı açıklamalar da Ekşi Sözlük’ten
http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=telif+hakki

 

Tasdix

TAKİP İÇİN : Yazdığım Kitaplar | Youtube | Twitter | Instagram



110 YORUMLAR

  1. Eda Hanım elden geldiğince açıklayayım.

    İlk olarak Mona Lisa süre aşımıyla bir çok ülkede temel anlamda bildiğimiz Copyright kavramlarının dışında kalıyor. Örneğin sadece bu nedenle Coca Cola’nın patenti alınmıyor bildiğim kadarıyla. Patenti alınan ürünlerin kamu yararına ülkeden ülkeye değişen bir sürede patent hakları bitiyor. Örneğin Gutenberg Projesi (http://www.gutenberg.org/wiki/Main_Page) bu şekilde süresi geçmiş çok ünlü edebi eserleri, kitapları e-kitap formatında dağıtan bir yerdir.

    İkincisi Mona Lisa’yı değiştirdim. Yani aynen kullanmadım. Alaycı bir ifade getirdim surata. Bu yeni bir eserdir. Daha önce size bahsettiğim bir eserin, diğer bir eserde kullanımına verilen izinler bahsine giriyor ve dünyada binlerce sanatçı Mona Lisa’yı değiştirip satıyor. Bu konuda aksi bir hüküm olmadıkça, kamuya mal olmuş Public / GPL eserler için geçerli. Günümüzde ise sanatçılar ürettikleri çalışmaların altına “Bu eser başka eserde kullanılabilir” gibi bir ek bilgi koyuyorlar

    Üçüncüsü bu şekilde üretimi bana ait olmayan diğer yazılarımda bulabileceğiniz görseller için Amerikan yasalarınca “Fair use” adıyla geçen bir madde var. Anlamı şu: Centilmence Kullanım. Kişi kötü niyetli değilse, eseri komple çalmıyorsa, bir kısmı, belli bir konuyu sunmak için özellikle eğitim amaçlı kullanıyorsa suçlanmaz. Bu maddede en çok üzerinde durulan şey, o eserin kişi tarafından şiddetle “copyright hakları vardır izinsiz kullanmayın” dememesidir. Eğer bunu demişse, mutlaka izin almanız beklenir.

    Son olarak “Bak, adam telif haklarını anlatıyor, gelip ahkam kesiyor ama resim üzerine utanmadan blogunun adını yazıyor” gibi düşünmeyin 🙂

    Bu işleri cidden yıllardır okuyan, öğreten ve forumlarda yöneticilik yapan birisiyim. Mümkün olduğunca yasalara saygılı ve temiz bir hayat yaşamak için çırpınıyorum. Yani gelişigüzel iş yapmayacağıma artık güvenin.

    Sizin sitenizde telif hakları ile ilgili verdiğim bilgi öncelikle size, yazdıklarınıza ve okurlarınıza verdiğim değer nedeniyleydi. Yani ukalalık gibi kötü misyonla, dost bloglara yazmak amacım değildir ve olamaz da.

  2. Muhteşem bir olay bu 2 madde özellikle. Bana da biri “Blogunuzdaki headerlarda niye kaynak yok?” diye yorum yazmış az evvel, ona cevaben süper bir kaynak olacak bu yazınız. Sanki ben birebir alıp resimleri header yapıyorum. Saatlerce internetten arayıp online satış yapan fir japon bebeği ürününü alıp süslemiş ve header yapmıştım. Bayan da ona takılmış. Bu yazıyı yoruma kaynak olarak ekliyorum Süleyman beyciğim. Ayrıca hem maille hem blogunuzdan bilgi vermeniz için de minnettarım.

    Sevgiler

  3. Eda Hanım prensip olarak tamam. Ama tek şeye dikkat özellikle fotoğrafçılar, grafikerler başta olmak üzere günümüz sanatçılarının eserlerinden birini yanlışlıkla Google’da bulup bannerda kullanırsanız ve bu satılan bir stok fotoğrafsa cidden iş açar insanın başına.

    Bu sanatçının kesinlikle izin vermesi gereken bir durumdur. Ama çoğu “fair use” konusunda olumlu olan amatörlerin çektiği milyonlarca fotoğrafla, görsel unsur için sitelerine bakmakta fayda var. Kısacası eserin kaynağını bulmak ve eğer kafamızda bir şüphe kaldıysa yazı içinde ben bu bannerin görsellerini şu şu şu adreslerden aldım demek daha doğrudur.

    Ama dediğim gibi dikkat profesyonellleri bu açıklama tatmin etmez, yine de izin almanızı ya da istockphoto gibi yerler satın almanızı isteyebilirler.

    En güzeli kesinlikle kamuya bağışlanmış olan görselleri kullanmaktır.

    http://www.sxc.hu/

    adresini tavsiye ederim.

    Süleyman SÖNMEZ

  4. Çok güzel yazmışsınız elinize sağlık. Gerçekten Türkiye’de bir çok blog yazarı var ama üretmek yerine copy-paste yapmak insanların daha kolayına geliyor.

    Dün tesadüfen, içeriklerinin tamamı sitemden çalınmış 2 tane klonumu gördüm. Hatta o kadar abartmışlar ki, “Blogumun temasını değiştirdim” diye bir yazı yazmıştım onu bile benim cümlelerimle çalıp yayınlamışlar.

    İnsan bir yandan seviniyor demek ki kayda değer içerikler üretiyorsun ki çalınaniliyor(!), bir yandan da saatlerinizi harcayıp emek verdiğiniz yazılarınızın çalınmasını hazmedemiyorsunuz. Kendilerine mail atıp durumu bildirdim ama nafile, en son çareyi Google’a spam/çalıntı içerik bildirisi yapmakta buldum.

    Yazacak daha çok şey ama bazı insanların düşünce yapısını değiştirmek imkansız.

    Kolay Gelsin

  5. Ellerinize sağlık. Okurken benim de aklımdan geçti Mona Lisa. Resmin üzerinde oynama yapıldığına dikkat etmiştim. Benim de sormak istediğim şeyler var. Hocam sitenizde kullandığınız görseller çoğunlukla size ait diyebiliriz. Peki size ait olmayan görselleri nerelerden ediniyorsunuz? Parayla satın aldığınız görseller oluyor mu?

  6. Uğur, görsel bulmak için öncelikle dediğin gibi kendim ekran görüntüleri ve kendi çektiğim fotoğraflardan yararlanıyorum.

    Daha sonra ilk kaynağım Wikipedia oluyor. Bulduğum fotoğrafa tıklayıp, açılan sayfada telif hakları ile ilgili sanatçının düştüğü notu okuyorum. Wikipedia’dan bile her istenen paldır küldür alınamıyor. Bakıyorum eğer ismini anmamızı istiyorsa anıyorum.

    Daha sonra anlattığım bir ürünse üreticinin sayfasına gidiyorum. Ürünü tanıtan siteden alıntı yapmak ya da ürün fotoğrafı kullanmak daha hakça birşey. Üstelik yazı içinde zaten o ürüne bağlantı veriyorum ve açıklıyorum. Eğer ürün çok sıradışıysa ve fotoğrafçı adı geçmişse onu da vermeye çalışıyorum.

    Eğer bütün bu aramalarda bulamazsam yukarıda bahsettiğim http://www.sxc.hu/ gibi siteleri tarıyorum.

    Ama dikkat! Bu siteler Wikipedia değiller. Yani size ve sitenize “Royalty Free” adıyla ücretsiz lisanslama yapabilirler ama kullandığınız her fotoğraf için şartnameyi okumalısınız. Küçük bir örnek: sanatçı sitenizde kullanmanıza izin verir ama bir web galeri açıp herkese “gelin indirin, duvar kağıdı yapın” demenize ya da ticari bir uygulamada kullanmanıza izin vermez.

    Lütfen kimse sormasın. “Canım nereden bulacak beni?”

    Eğer bunu sorarsanız, bana da şunu sormak düşer:

    Bir kadının parkta unutttuğu çantasını koşarak ona teslim mi edersiniz, yoksa çalar mısınız?

    Hangi davranışı kendinize yediriyorsunuz? Etrafınızda hiç polis olmasa, hemen birini mi öldürürsünüz?

    Bunları yapmak nasıl sizi vicdanen huzursuz ediyorsa, diğeri de etmeli. Hak haktır. Adalet de adalet.

  7. @Süleyman

    Napalım hocam söz söyleyince vaz geçmiyor ki bunlar 🙂

    Ama avunmak yetmez, hakkımızı mutlaka aramalıyız. 1 kere ihtar edilir ama bu ihtarı dikkate alan %10 gibi bir kesim var. Gerisi, tabir yerindeyse sallamıyor pek. En basit yöntem Google’a durumu bildirmek ve bu emek hırsızlarını vicdanlarıyla baş başa bırakmak.

  8. Merhabalar Süleyman Bey. Sİtenizi uzun zamandır okuyorum fakat bu ilk yorumum. Başarılarınızın devamını diliyorum öncelikle. Bu konuyla ilgili sormak istediğim birkaç soru var öncelikle.
    1-Flickr gibi sitelerden fotoğraf almak serbest mi?
    2-Örneğin ben dün internetteki bir alışveriş sitesinden izlediğim film hakkında bilgi verme amaçlı olarak DVD kapak resmini kopyaldım ve siteme koydum. Bu da yasal olmayan birşey midir? Yasal değilse ben bu filmin afişini yada tanıtımını nasıl yapardım?
    3-Genelde ben de http://www.sxc.hu adresindeki fotoğrafları kullanıyorum. Bu sitedeki fotoğrafları kullanmak tamamen serbest mi? Fotoğraf sahipleri herhangi bir hal iddia etmezler mi veya bu resimlerin altına da hangi siteden alıntı yaptığımızı yazmak gerekir mi?

    Çok uzun oldu ama cevaplayabilirseniz çok sevinirim. Doğrusunu bilerek yapmak isterim. Sevgiler…

  9. Hande Hanım ilk yorumunuzu bayağı sağlam bir şekilde yapmışsınız. Teşekkür ederim 🙂

    Birlikte çözelim soruları, istediğimiz sorudan başlayarak 🙂
    2. sorunun cevabı kolay. Film afişleri kullanılabilir. Neden mi? Filmi çeken kişiler zaten bu amaçla afiş üretirler. Üretilen sanat eseri satılmayacaktır. Tanıtım için tüm medya organlarında kullanılacaktır. Üstelik sizin bir sinema filmini tanıtmak için gidip filmin setine girip kendi fotoğraflarınızı çekme imkanınız olmayacağına göre albüm kapakları veya afişler tanıtım amaçlı kullanılabilir. Peki nerede kullanılamaz? Kendiniz bir film çektiyseniz o afişin bir benzerini esinlenemezsiniz, fikri hakları yerli bir albüm kapağında çalamazsınız.

    3. Soru her fotoğraf için farklı haklar yer alsa da buraya örnek bir talep listesi ekleyeyim.
    http://www.sxc.hu/photo/951847 diyelim bu fotoğrafı seçtiniz. hemen altında bir bağlantı var.
    View image license buna tıklayalım. İşte karşımızda açıklama.

    You may use the Image

    * In digital format on websites, multimedia presentations, broadcast film and video, cell phones.
    * In printed promotional materials, magazines, newspapers, books, brochures, flyers, CD/DVD covers, etc.
    * Along with your corporate identity on business cards, letterhead, etc.
    * To decorate your home, your office or any public place.

    You may not use the Image

    * For pornog raphic, unlawful or other immoral purposes, for spreading hate or discrimination, or to defame or victimise other people, sociteties, cultures.
    * To endorse products and services if it depicts a person.
    * In a way that can give a bad name to SXC or the person(s) depicted on the Image.
    * As part of a trademark, service mark or logo.
    * SELLING AND REDISTRIBUTION OF THE IMAGE (INDIVIDUALLY OR ALONG WITH OTHER IMAGES) IS STRICTLY FORBIDDEN! DO NOT SHARE THE IMAGE WITH OTHERS!

    Always ask permission from the photographer if you want to use the Image

    * In website templates that You intend to sell or distribute.
    * For creating printed reproductions that You intend to sell.
    * On “print on demand” items such as t-shirts, postcards, mouse pads, mugs (e.g. on sites like Cafepress), or on any similar mass produced item that would contain the Image in a dominant way.

    Kısa özet geçersem websitenizde bir albüm kapağında bir bilgisayar sunumunda kullanabilirsiniz. Ancak pornog rafik içerikte, şiddet, kötüleme, bir halkı moral olarak rahatsız etme, aşağılama veya siteyi kötü duruma düşürecek şekillerde kullanamazsınız. Satılacak türde web site şablonlarında basılı eserlerde vs sanatçıdan izin almalısınız.

    Bu kadar basit. 🙂

    Gelelim 1. soruya Flickr’ın durumu nedir?
    Geçen aylarda Microsoft Photosynth adında bir ürün tanıttı. Bİr mekanın 3 boyutlu görüntüsünü oluşturan bu yazılım o mekanda çekilen binlerce fotoğrafı kullanıyordu. Bu projede örnek olarak flickr sitesi kullanıldı. Peki flickr bu duruma ne diyor, resmi açıklama nedir?

    Creative Commons açıklaması getiriyor ve fotoğrafları işaretlemeyi öğretiyor. Yani diyor ki ne tüm fotoğraflar bedava, ne de tümünde sert telif hakları geçerli. Her fotoğraftaki uluslararası işaretleri okumayı öğrenmeliyiz.
    http://www.flickr.com/creativecommons/

    Bu sayfaya girip detaylı bilgi alabilirsiniz. Ayrıca ellerindeki kaç fotoğrafın hangi başlığa girdiğini de gösteriyor.

    “İngilizce çok bilmiyorum, bunun Türkçesi yok mu?” diyenlere Türkçe kaynak :

    Creative Commons
    http://tr.wikipedia.org/wiki/Creative_Commons

  10. @Süleyman abi, aynı dertten bende muzdaribim. Yazdığım yazıyı kısa bir süre sonra başka sitelerde görebiliyorum. Çoğu bu işe yeni başlamış forumlar yazılarımı alıntılayanların. Ama işe yeni başlamalarına rağmen net camiasında 4 yıllık blogcular gibi yazıyı kendileri yazmış gibi link vermemezlik yapmıyorlar. İşte muzdarib olduğum konu burada başlıyor.

    Biraz araştırınca aynı kişiden seninde muzdarib olduğunu gördüm. Ben o kişinin takma adını “hırsızmaster” diye taktım gerçek takma adını söylemeyim zaten sen anlarsın. Şimdi ben bu adama yaptığının yanlış olduğunu bildiren sert bir yazı yazdım. Utancduvarına verdim. Tusul’daki tüm yazılarının altına yorum olarak yazdığım yazının linkini attım. Hatta o yazıyı Tusul’a eklemiştim ve benden sonra yazı ekledi yani görmemesi için kör olması lazım.

    Sitesine bildiripte niye çaldın demek istemiyorum. Bir tarafım git göster linki düzelttir diyor, diğer tarafım “oğlum görmemesi imkânsız. şimdi bir de sitesine girip o adama katkı sağlama” diyor. Sitesine attığım tek tık ona bir katkı sağlamaz ama vicdanım el vermiyor işte. Bu bana taş atanın elini öpmekle aynı gibi geliyor bana. Zaten hırsızlığı da kendisine katkı sağlamamış. Çaldığı yazı 135 defa okunmuş o da 2 haftada. Yani yazının kendisine ahım şahım bir katkısı olmamış.

    Ama kızdığım şey şu 4 yıllık blogcuyum deyip, bilişim dünyasında elit bir yerdeyim deyip ( bence, bunu demek ruh hastalığı derecesinde ego gerektirir ) benim yazımı çalıyorsa bu işin üstüne giderim. Gidebileceğim son noktaya kadar da gitmek istiyorum. ÖSS çalışmalarından arta kalan vaktimde hazırlamışım o yazıyı, uğraşmışım hatta bir seri haline getirmişim ve bayağı bir uzatacaktım. Fakat şimdi korkuyorum ya bu da çalınırsa diyerekten yayınlayamıyorum. Açıkcası birçok yazı bekliyor. Ben de seninle aynı durumdayım. Birçok fotoğraf, yazı ve videoyu yayınlayamıyorum.

    Bu hırsızmaster’ın ilk olayı değil son da olmaz. ya diğerlerinide çalarsa düşüncesiyle bekletiyorum. bloga girip bakarsan yazdığım yazı sayısının azaldığını, blogun güncel olaylarla ilgili olan videolarla dolduğunu görürsün. Çünkü inan korkuyorum. Ya bu da çalınırsa diye. Benim o kadar zaman harcadığım bir yazıyı birileri 1 dakikada sitesine kopyalayacak diye. Seni en iyi anlayanlardan biri benim abi. Gerçekten güzel yazı yazmışsın. Şimdi sana o kadar derdimi anlattım müsaade edersen bir soruda ben sormak istiyorum:

    demişsin ki;
    “…Hürriyet bile öylesine bıkmış olmalı ki bazı haberlerin altına “Bu haberi izinsiz yayınlayan hakkında yasal işlem yapılacaktır” yazmaya başladı.”

    soru:
    bu konuda gerçekten yaptırım uygulatabilir miyiz? yani dava açsak sonucu bir yere varır mı, yoksa mahkemelerde zaman mı öldürürüz?

    Çünkü gerçekten kafama takılıyor bu iş. bende dersaneme uykumu almış bir şekilde gidebilirim. Ama birşeylerden feragat ediyorsam karşılığınıda almak istiyorum umarım anlamışsındır sen de beni.

  11. Oğuzhan açık açık yazabilirim Leothemaster’ diye tanınan zatı söylüyorsun.

    Kendisi Blog Toplantısı 2007 gibi herkesin okuduğu ve müthiş detaylı yazımı benden izinsiz, hem de link bile vermeden alıntı yaptığını iddia ederek sitesine ekledi Üzerine de kendi çektiği videoları ekledi hem de o gün. Sonra okuyucu grubuna kendi yazmış gibi bir de e-mail attı.

    Açıkçası onu yıllardır tanıyorum. Hiç aklıma bu tür birşey yapacağı gelmezdi. Kendisini uyaran yorum yazdım. Bir süre sonra ayıp olmasın diye yazının linkini ekledi. Dedim ki “Ben yazımın hepsini, hem de daha bugün alman için izin vermedim. Alıntı yapmak bir paragraf almaktır. Sense tüm yazıyı sormadan almışsın. Üstelik bu detayda uzunlukta yazı almak çalmaktır artık.”

    Defalarca yazdım. Sonunda onu dünya aleme rezil edeceğimi kavrayıp (çünkü o sırada binlerce blog yazarı yazımı okuyordu ve makalenin sonuna bu yazıyı çalan “sayın leothemaster” diye ek koymam tam istediği gibi tanınmasını sağlardı.) defalarca e-mailine yazmam ve sitesine yazmamdan sonra yazıyı kaldırdı.

    İlk iş e-mail listesinden çıktım. İkinci iş MSN listemden silip blokladım. Üçüncü iş yazdığı ve yaptığı hiçbirşeye bakmamaya karar verdim. Ne yazarsa yazsın okumuyorum.

    Senin yazdığın yazıyı da arakladığını duyunca “hah dedim Leothemaster klasiği.” Yani canım onu meşhur etmek istemediği için bunları anlatmadım.

    Ama şimdi kalkıp tek kelime etmesin. Buraya da yorum yazmaya falan kalkmasın. Ekran görüntüleri ve sayfa kopyaları halen elimde silmedim. Hem ispatlarım hem de bu sefer hiç ummadığı işler açarım başına.

    Kısacası herkesin ne mal olduğu ne olduğu bu küçük camiada kısa sürede anlaşılıyor.

    Ben halen leothemaster adıyla yollanan yazılara Oyyla’da, Tusul’da, Webiket’te oy veren arkadaşlara acıyorum. Kendi yazıları çalındıktan sonra uyanacaklar. Bu kişinin hayali meşhurluğuna katkıda bulunmaktan başka bir şey yapmıyorlar.

    İşte sayın leo ya yazdığım uyarılar: http: //leothemaster.spaces.live.com/blog/cns!2B0CF3A8EC712858!4152.entry#comment sayfanın en altına bakın. Link vermiyorum. En ufak bir desteğim olmasın diye.

  12. Uğur dikkatli bakarsak fotoğrafın sayfasında şu yazıyor:

    Additional Information
    © All rights reserved

    Yani tüm hakları saklı. Kullanamazsınız.

    Flickr’daki fotoğrafların tümü Creative Commons değil. Ünlü fotoğrafçıların telif haklı fotoğrafları da var. Yani kişi “paylaşılmıştır” diye not düşmedikçe bu sembolleri eklemedikçe o fotoğrafın telif hakkı vardır.

    Ayrıca Creative Commons ile işaretli fotoğrafların neredeyse hepsinde fotoğrafçının adının belirtilme şartı vardır. Dikkatlice okumak lazım verdiğim kaynaklardan.

    Bak örnek bir fotoğrafta sayfanın sağında en altlara doğru CC etiketlerini simgelerini görebilirsin.
    http://www.flickr.com/photos/dincordero/393989788/

  13. HC (Hakkı Ceylan) hoşgeldiniz 🙂
    Hem fotoğrafçı, hem makale yazarı olarak çalışmalarınızı severek takip ediyorum. Telif haklarının ihlallerinden bunaldığınızı da tahmin ediyorum. Gelip yorum yazdığınız ve desteklerinizi için çok teşekkür ederim.

  14. Aslında insanlar ne yapacaklarını da tam bilmiyorlar. Karşılarına çıkan örenekler de kötü olunca yaptıklarının yanlış olduğunun farkına varmıyorlar.

    Başta aşağılık medyamız olmak üzere, işi bu olanlar bu hırsızlığı yaptıkça başkalarına laf anlatmak o kadar da kolay olmuyor tabii.

    Örneğin bugün gözüme çarptı. Neatorama diye yabancı bir blogda Araba logolarının evrimi ile ilgili uzun bir yazı vardı. Hatta bende bununla ilgili bir yazı yazdım. Ama bugün bir baktım ki Milliyet gazetesi kendi sitesine utanmadan Otomobil logoları böyle doğdu diye koymuş yazılanları aynen Türkçe’ye çevirmiş. Kaynak tabii ki yok. Sayfanın altında da kocaman Copyright Milliyet yazıyor.

    E senin saygın! medyan böyle yapınca sokaktaki adamdan ne bekliyorsun?

  15. Bu arada yazı ve yorumlar ile ilgili bir şeyler söylemek istiyorum.

    Bu telif hakları yasaları aslında çok açık ve seçik değiiler. Oldukça karışık yasalar. Örneğin Fair Use (adil kullanım veya centilmen kullanım) ile ilgili madde Türkiye’nin (ve başka bir sürü ülkenin) telif hakları yasalarında yer almıyor. Tabii burada sözü edlien eserin telif hakkı ihlalin bağlı olduğu ülke kanunları gibi şeyler önemli.

    Ayrıca bildiğim kadarı ile orijinal bir eseri yayınladığınız zaman o eser size ait oluyor. Yani bir yere tasdik ettrimenize gerek yok. Bu eserin sizin tarafınızdan yaratıldığını ispatlayabiliyorsunuz telif hakları size aittir (Eda Suner’in sitesinde yazının altına copyright yazmanın ülkemizde geçerli olmadığı iddiası tam olarak doğru değil)

    Gene telif haklarının süreleri eserin tipine ve bulunduğu ülkenin yasalarına göre değişiyor. Dolayısı ile bir kitap veya resim bir süre sonra telif haklarını kaybederek kamuya ait oluyor. Marka ve logolar için sanırım durum daha farklı.

    Son olarak gene bildiğim kadarı bir eserin değiştirlmesi ile elde edilen eserin orijinal bir eser sayılabilmesi için bazı şartlar gerekiyor. (Tam olarak neler, bilmiyorum)

  16. Yaptığınız açıklamalar harika, hepsi için teşekkürler, öncelikle.

    Bu alanı Güzin Abla’ya yazarmış gibi içimi dökmek ve tanımadığım ahmak hırsızlar hakkında bahsetmeyi düşündüm ama vazgeçtim. Merak ettiğim bir şey var, umarım yardım edersiniz.

    Vikipedinin Creative Commons maddesinin bir yerinde şöyle bir açıklama vardı.

    “Türkiye’de hazırlık aşamaları Bilgi Üniversitesi bünyesinde devam etmektedir.”

    Bu yazılanlara bakarak bu creative commons yaptırımının ülkemizde geçersiz olduğu sonucu çıkar mı, yoksa ben kendimi boşuna mı üzüyorum?

    Sevgiler veya saygılar!

  17. Sinan, yurtdışından alınan hiçbir haberin copyright’ı olamaz. O konuyu ilk kez yazana aittir. Tercüme hakları ise ayrı bir konu. Bir haberi aynen Türkçeye çevirmesi beni bağlamaz. Gider izin alır, kendim tercüme eder yeniden yazarım. Ama roman ve çeviri eserlerde böyle değil. Bir ajans aracılığıyla Türkiye’de basım hakları alınıyor ki o zaman telif oluşuyor.

    Medya işine geldiği gibi görüyor olayı.

    Fair Use olayı Türkiye’de elbette geçerli. Neden geçerli olmasın? Alıntı kuralları, kitaplarımızda basılmış. Sözlü izin almak, yazılı izin almak ve tanıtım amaçlı bir müziğin ilk 30 saniyesini dinletmek suç değil.

    Ayrıca Amerika kaynaklı milyonlarca eser bu şekilde kullanılabilir.

    Bir eseri Tasdix vb sistemlerle kayıt etmeseniz de yaratıldığı an telif hakkına sahiptir. Yani elinizde eser “Ben bunu yazdım, besteledim” diyerek geldiğinizde kimse birşey diyemez. Ama birisi “O benimdi benden çaldın” derse işte ispatlamak zorunda kalınır. Biz gerekirse, diye ürünlerimizi kayıt altına almak istiyoruz. Bir çok metot var. Kapalı zarfta kendi adresine taahhütlü postalayıp hiç açmamak, noterde tasdiklemek vb.

    Sonuçta amaç önce kendinde olduğunu ispatlamak. Zaman damgası vurmak.

    Telifte zaman aşımı 70 yıl gibi ama ülkeden ülkeye değişiyor. Bir eserin değiştirilip eser sayılması için şartlar değil de, eser tanımına dikkat etmek lazım. Yazının en sonunda linkleri vermiştim. Oradan bakabilirsiniz.

    Erdinç, merhaba, ben Süleyman Abi olarak telif sorunlarını dinliyorum 🙂

    Vikipedi’deki maddede böyle bir başlık var. Tamam ama bu bizi bağlamıyor ki. Neden mi? Ben şimdi kalkıp Flickr’a CC ile fotoğraf yollayıp simgeleri seçsem kim karışabilir? Tüm dünyaya çektiğim fotoğrafı yayınlayabilirim.

    Asıl sorun ülkemizde “Creative Commons bedava, kapış kapış demek değil” i öğretmek. Bazı hakları saklı, sözünü anlatmak. Kısacası kaynak belirtmenin, izin almanın, bin dert savan bir ilaç olduğunu, gönüllere suveren, ömrü uzatan, aşkları güçlendiren, hoca nefesi gibi bir şey olduğunu anlatmak 🙂

    Biraz da espriyle anlatayım. Ansiklopedik cevaplardan yoruldum 🙂

  18. Yabancı bir haberin birebir tercüme edilerek bir dilden bir dile çevrilmesinin bir telif hakkı doğurup doğurmayacağını açıkçası pek bilmiyorum. Büyük ihtimal ile bu telif hakları kanunda belirtilmiştir. Dediğiniz gibi haber ve kitap roman tabii ki farklı.

    Yalnız anladığım kadarı ile Fair Use olayında hem fikir olmadığımız bir nokta var. Evet sözlü ya da yazılı izin ile alınıtı yapmak veya eserin bir kısmını yayınlamak mümkün. Ama Fair Use kanuna göre Fair Use kapsamına giren bir kullanım için izin almak zorunda değilsiniz. Eserin telif hakkı saklı olsun olmasın Fair Use kapsamında hiç bir izin almadan yasa kapsamında ki sınırlamalara uyularak kullanılabilir. Ama Türk Telif Hakları Kanunu’nda bu tarz bir uygulama yok. Eğer bir eserin telif hakları saklı deniliyorsa bunu kullanmak için mutlaka eser sahibinden izin almak zorundasınız.

    Bu yüzden Fair Use Türkiye kanunlarında yok dedim.

    Tasdix gibi uygulamalarında doğru anlaşılması lazım. Bir eserin telif haklarına sahip olabilmek için bu tarz bir servise kaydettirmek gerekli değil. Eser yaratıldığı anda hakları zaten yaratıcısına aittir. Bu ve bunun gibi servislerin amacı sadece eserin ilk önce sizin tarafından yaratıldığını ispatlama konusunda kanıt sağlamasıdır.

  19. Türkiye de hukuk işleri çok meşakkatli işler. hatta bazen işlemez (: Çok garip bir adalet sistemine sahibin, hayır ben tabiiki amerikada veya almanya da doğmadım bu ülkede doğdum yaşıyorum ama yine de garip 🙂

    evim soyuldu, arabam çalındı. savcıya gittim, böyle böyle, dilekçemi verdim, bana ters ters baktı, tamam imzala şunu git numara al vs. vs. 🙂 adalete gittiğine pişman oluyor insan. ohoo örnek çok. ve hepsi gerçek bizzati yaşadım.

    internet de ki, web deki hukuktan önce gerçek hayatta çmzülecek, halledilmesi gerekn çok iş var bu konuda. bırakın yazdığınız blogun alıntısını veya çalıntısını benim evim mevim soyulmuş hukuk yolları uzun ince.

    bence eskiye nazaran telif hakları konusunda şu anda insanlar en azından biraz daha bilgili, ve birazda sanatçılar ve yapımcılar web ve teknolojilerinin engellenemez gelişimini engellemeyi bıraktı sanırım, holivud da çıkan filmler daha sinemada yayınlanmadan internetten dvd olarak satışa sunulmaya başlamış ben daha ne diyeyim.

    açıkçası ben blogların bu işi bu kadar çok ciddiye almasına şaşıyorum, sanki normalde her şey günlük gülistanlık ta bir web, bloglar kaldı çözülecek sorun olarak.

  20. Peki ne yapmamızı önerirsin Volkan?

    Çalışmayı bırakıp hırsız çetesi kuralım mı?

    Nasılsa hukuk çalışmıyor. Değil mi? Hatta kurmuşken blog mafyası kuralım.

    “Savcılar da çalışmıyor” diyorsun, e polisler de boşa maaş alıyormuş, demek ki hapistekiler yoldan toplanmış. Adalet durmuş yani. Deneyelim mi?

    Hay Allah, yurtdışında izinsiz müzik indirme yapan 250 vatandaş tutuklanmış ve astronomik para cezaları kesilmiş.
    Kim demiş birşey yapamıyorlar diye? Ya Avrupa’da durum nasıl?

    Sanırım bilerek konuşmak lazım.

    Herkes yaptığı için ederini biçer. Eğer sen yazdıklarını kıymetsiz buluyorsan başka. Ama kıymetli buluyorsan ve paylaşmak istiyorsan yazılarının altına dersin ki,
    “Bunlar benim üretimimdir. Ama paylaşmayı seçiyorum. Bu nedenle GPL lisansla Vikipedi gibi paylaşıyorum.”

    Hah o zaman bravo derim. Ama sevmediğin bildirgec’ten yazı alarak olmaz bu iş. Sağdan soldan günlük gazetelerden yazarak olmaz. Olur da saygın olmaz.

    Ben seni yıllardır tanıyorum. Kendi yazdığın yazılara çok değer veriyorum. Çünkü o eski yazılarında kullanıcılara birşey öğretme sevgin vardı. Bildiğini paylaşma çaban vardı. Şimdi ise sadece ağız dalaşını kazanma çabasındasın. Ya da sayısal çokluk gözlerini kamaştırıyor diyelim. Her Allah’ın günü yok ki bir insan sitene gelip Volkan böyle yapma, gidişin gidiş değil diyor sen se şunu hesaplıyorsun

    BİZİM MEDYAMIZ GİBİ NE YAZARSAN KAVGA ÇIKACAĞINI BİLİP KARŞINDAKİNİ KIZDIRIP REYTİNG SAĞLIYORSUN.

    Bak sana elinden geldiğince saygıyla davranan bana da laf geçirme telaşındasın.

    Şimdi Süleyman Hoca’ya bak ne dedim, diye karikatür mü hazırlayacaksın? Yazı mı yazacaksın?

    Bu şekilde sevgiyi bulacağını düşünüyorsan etrafına bak derim. Sanal dünya gerçek değildir.

    Ve her insanın yaptığı herşeyin karşılığını bulacağı bir gün mutlaka vardır.

    Yani, sizin mantığınızla bakarsak şehir eşkiyadan geçilmez, zaten allak bullak olan trafik, kanun, nizam, ahlak tümü biter.

    Afferin böyle devam edin. Allah’tan memlekette mağara devrine dönmek istemeyen ahlaklı insanlar da var.

    “Bloglar mı kaldı çözülecek?” diyorsun ama sitenin mottası bile “İŞİM GÜCÜM BLOG” tüm hayatını, zamanını, adadığın şeyi küçümser gibi yapma.

    Bütün çabamız insanlara öğretmek. Unutma ki ben bir öğretmenim. Yüzde yüz değil ama %80 başarı bile benim için başarıdır.

    Durup bu acaip gidişi seyredemem.

    Yoksa aynaya bakıp kendime insan da diyemem.

    Not: Süleyman Hoca neden kızdı? neden böyle bir cevap yazdı Volkan’a diye merak edenler için Volkan’ın yazısı
    http://blog.wolkanca.com/alinti/

  21. hocam sana cevabımı blogumda veririm, ama kısaca buraya da yazayım.

    valla benim “işim gücüm blog” demem hayatımın anlamı demek değil (: bodoslama girmişsin bana oradan. benim daha başka işlerimde var mesela kimsenin bilmediği bir iş, bir sürü web işininde danışmanım. blogcular arasında benim kadar sosyal adam yoktur,

    şunu belirtmeliyim, o kavga hır gür dediğiniz şeyi bizzat ben planladım (: yani bu bir taktik, bu bir gerçek yani her zaman kavga dövüşlü tv programları daha çok reyting alır. bloglar da da bu bir taktiktir, ha tabi dozu ayarlamak gerekiyor. bildirgec meselesi unutulack gibi görünmüyor , her neyse bunla ben ilgilenmiyorum.

    benim blog yazma anlayışıma göre yazdıklarım benim için kıymetli değerli değil. yazdıklarımı kıymetli yapacak olanlar okuyanlar ve onu beğenenlerdir. bu yüzden hiç bir zaman aaa ben şunu bunu yazdım bu da benim yazımdan esinlenmiş yok efenim çalmış demem, demedim, demeyeceğim. böyle bir girişimde bulunduğumu da yıllarıdr blog yazan biriyim düşünün böyle bir şey düşündüğümü ve yaptığımı da kimse görmemiştir, diyemez, çünkü fikrim yukarıda yazdığım gibi, ben yazdığımın değerini kendim vermiyorum, ona değerini okur veriyor, ve zaten bende çok farklı yazıyorum, yazmak her yiğidin harcı değildir. hocam mesela sizin gibi yazmak çok zordur. çok fırın ekmek yemesi gerekir adamın.

    hocam siz izin verirseniz çizeriz yazarız. izin vermiyorsanız yazmayız çizmeyiz. izin verdim de çizelim seni 🙂 ülkede demokrasi var gerçi doğru ya nasıl da unutmuşum, ifade özgürlüğü filan haaa tamam ben çizerim ya izne ne gerek var.

    süleyman hocam sizde sanatçı tuhu var, bu konularda çok hassas olmanız doğal. ben sadece çokta fazla bunun üzerinde durmamak gerektiği kanaatindeyim, web üzerinde bir şeyi hele tek başınıza idare ettiğiniz bir medya yı bu tür şeylerden korumak çok zor, imkansız hatta.

    ha pilli gibi bir şirket olsanız onların ki gibi avukatlarınız olurdu en azından bu işleri sizin için kovalardı siz de kendi işinize bakardınız. şimdi işi gücü bırakıp bu çalıntılanan şeylerin peşinde koşturursanız saçma olur bana göre.

    ben bu ülkede iyi işler yaptığıma inanan biriyim. en azından web2 ruhunu, sıradan halkın web de kendi fikirlerini sunması olan, blogların ülkede ki popülerliğine bir katkım olduğunu düşünüyorum.

    insanların bir birlerinin şurasını burasını çekiştirmesine de alışığım açıkçası hiç etkilenmiyorum ben sadece oyunu kurallarına göre oynamaya çalışıyorum. bilgirgec.org sitesinde pe nis büyütme den tutun bin bir türlü işkembeden içerik varken, benim şaka yollu yazdığım etek altı görüntüleri aaaa volkan etek altı görüntülerini yazmış diye anlamsız çekiştirmeler yaparken ben bunlara hiç aldırmadım cevapta vermedim benim blogum çünkü onlara cevap verecekti veryior da.

    ha siz çok harika bir yazar olabilirsiniz ama bu yazdıklarınızı okura iletemezseniz, bir farkındalık yaratamazsanız işte bu ziyan olur, işte ben de bu noktada en başından beri bir prensip içinde ilerleyerek, işim gücüm blog derken bunu ne kadar ciddiye aldığımı belirterek, arada popüler kültüre de hizmet verdim mesela etek altı görüntüleri (: ne bileyim ona benzer. bunu onaylayan biri değilim ama farkedilmek için bunu yapmam gerekiyordu.

    bana göre eğitimli ya da eğitimsiz, hoca ya da profosör bilemedin taksici, bana göre webde bu alıntu, çalıntı konularına girmeye fikirsel alt yapımızı henüz müsait değil ülke olarak. zaten kanunlarda pek müsait değil, ha olsa da uygulama zaten bir önceki yorumum da da yazdığım gibi içler acısı bir durumda, siz ara sıra fotoğraf makinenizle birlikte istanbulda adliyelerde gezin hocam, bir tavsiye.
    padon filmini de çok severim, benzerini yaşamış biri olarak (:

    kısaca ben kimsenin emeğini falan küçümsemiyorum, sadece bu şeyleri düşünebilecek, yani aman yazımı çalmışlar, aman blogumu çalmışları düşünecek kadar büyümedi ülkemizde henüz bloglar diyorum. ha bu yazdığım sadece bloglar için.

    bir diğer mevzu da link vermişsiniz zaten benim makaleme, orada ben yazmışımdır ki;

    Bana göre bir blogger yazdıklarının başka bloglarda yayınlanmasına üzülmek bir yana bundan keyif duymalı, çünkü zaten sizin yazdıklarınız özde sizden bir şeyler taşıyorsa, daha doğrusu üslup ve tarz olarak size özel, size ait ise bu nerede yayınlanırsa yayınlansın sizindir, bunu olduğu gibi yayınlayan varsa ve kendi yorumunu getirmemiş ise bu içeriğe, o işi yapan bir zaman sonra sıkılacak ve devam edemeyecektir, internet tarihinin sayfalarında gömülüp kaybolacaktır. Oysa siz ve o yazınız o etik olamayan alıntı işini yapan arkadaşın da yardımı ile internette veya blog okurlarının aklında kalacaksınızdır.

    bu gayet açık, özgün size özel bir eserse bu ki yazmak ta bir sanattır, bunu alıp olduğu gibi başka bir yere koyulursa bu sizindir ki yine, bunun altına yazar ahmet diye yazarlarsa o zaman zaten onu yazan kişinin ahlaksızlığıdır. ki bunu yapan bu işi sürdüremez, buda tecrübem diyelim kaşar bir blogcu olarak.

    blog yazarlığı gelişmiş ülkelerdeki gibi mesela amerikada bir seçim kampanyasında bile etki yapıyor düşünün o bizde de bizim ülkemizde de mertebeye ulaşmasını diliyorum ve inanın çok karamsarım bu konuda şu anda, çünkü hiç kusura bakmasınlar ben bu ülkede adaletin hiç adil olmadığını düşünenlerdenim, dolayısıyla hukuk ve demokraside ucundan accık var ve bundan dolayı biz çatlak bir ses çıkartırsak herhalde bizi de ceza evlerinde çürütür bunlar.

    arz ederim 😀

  22. Volkan’a yukarıda anlattığınız davranışından dolayı ben de kızıyorum (Karşısındakini kızdırıp reyting sağlama). Aynı şeyin başıma gelmemesi için kaç kere yorum yazmak istediğim yazısının altına yorum yazmadım. Olay tamamen tavşan dağa küsmüş dağın haberi olmamış olayı. Bu yorumun bir kısmını da belki oraya yazmam gerekirdi ama inanın içimden gelmiyor artık. Okuyucusuna yeterli cevabı vermiyor bir kere. Amacım insanları kırmak, incitmek değil ama bana göre hata olan bir şeyi düzeltmek.

    Düzen şu anda böyle diye her şeyi boşveremeyiz. Bizim düzeltmemiz lazım. Düzelmesi için elimizden geleni yapmamız lazım.

  23. BU YAZI VE SANATÇI HAKLARINA SAYGI İYİCE ANLAŞILANA KADAR, EN AZINDAN BU MAKALE BİRKAÇ BİN KEZ OKUNANA KADAR SİTEMDE YAZMAYA ARA VERİYORUM.

    EĞER YAZDIKLARIMIZ ANLAŞILMIYORSA, YAZMAMIZIN DEĞERİ DE YOKTUR.

    OKUYUCULARIMA SAYGI İLE DUYURULUR.

  24. Biz de düşüncenizi saygıyla karşılarız hocam ama unutmayın yazdıklarınız değerli ve yazdıklarınızı anlayan kişiler olarak biz de değer katıyoruz elimizden geldiğince. Evet uyarmamız, yoldan çevirmemiz gereken bir ton insan var ama vazgeçersek olmaz.

    “Sen yanmasan, ben yanmasam, biz yanmasak; nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?”

    Not: Yukarıdaki söz yoruma bağımlı değil. İçimden geldi, yazdım. Yazmaya verilen aranın uzun sürmemesi dileğiyle.

  25. Tüm yazınızı ve yorumunuzu okudum. Size katılmamak elde değil. Gerçekten katılıyorum.
    Duyarlı insanlar ülkemizde çok olmasına rağmen hiçte yok değil.

    Bu hazır portallar yaygınlaştı ve bilen de bilmeyen de kendini webmaster zannetmiyor mu sinir oluyom Allah’ıma.
    Ben karşı değilim ama hatta ben de portal sistemleri geliştirmeye çalışıyorum ama bunu kopyala yapıştırla çalıntı yazılarla hit almaya çalışıyorlar.Ya aslında hocam bu konuyla ilgili bir yazı yazsan bloga çok iyi olacak.
    Konu şu : Hazır portal ve forum sistemlerinin interneti çöplük haline getirmesi diye.

    Emeğe saygı çığırtkanlarına bakın bir sitelerine.%98 çalıntı içerikle dolu. Yine bunlardan biri hazır asp portalcı arkadaşa kızdım. “Ya” dedim “Sen emeğe saygı diye millete dert yanıyorsun ama sen çalıp çırpıyorun.”
    Dedi ki : “Benim hazırladığım gifleri temaları başkaları izinsiz kullanıyor ben de emeğe saygı kalmadı ”
    Adam zaten önceden de kopyala yapıştırcıydı. Hem başkası çaldı diye kendi de daha fazla çalmalı mıyd?

    Bence okullara tartışmalı ders (zorunlu din dersi gibi) koyacaklara telif hakkı emeğe saygı gibi dersler koysalar daha iyi olacak bence.

    Ayrıca gazete, pc dergileri de bloglarlardan hep çalıntı yapıyor. Yani balık baştan kokuyor.

    Bu arada Süleyman hocam sana Wolkanca konusunda katılıyorum. Doğru bir tespit ve çekinmeden bir anlatımınız için tebrik ediyorum.
    Biliyorsunuz nette de günlük hayatta olduğu gibi pasif insanlar çok.

  26. Bu makalenin kısa ve öz hikayesi. Kimsenin toplumu baştan aşağı düzeltecek gücü yok. Herkes kendini düzeltsin yeter.

    Kafayı yedirten bir başka husus ise; adam diyor ki “Benim yazılarımı izinsiz alıp kendi bloğunuzda yayınlayamazsınız.”
    Bir başkası “Bunu anlayamıyorum” diyor. Kimse anlamak zorunda değil. Net cevap; SANANE!

    Maalesef bu sonucun doğacağını biliyordum. Umarım değerini bir gün biliriz… Tek tek değil hep beraber..

  27. Sayın Hocam,
    Ne yaptınız siz?
    Papaza kızıp oruç bozulur mu, pire için yorgan yakılır mı?
    Bir kişiye bakarak cemiyet böyledir mi diyeceğiz?

  28. Olaylara uzağım teferruatlı yorum yapamıyacağım 3-4 gündür beş para etmezlerle uğraşıyorum. Bu olaydan dolayı takip edemedim sizi kusura bakmayın.

    Telif hakları konusunda sizi okuyarak bilgileniyorum, açıkcası pek bir bilgim yok. Benim blogumda 3-5 resim dışında hiç kimse hak edicek bir şeyi de yok. Haber aldığım ajansları da kaynak gösteriyorum. En çok haber ve foto aldığım Çin devlet radyosu beni bizzat tebrik edip “yazılarınızda yardımcı olabiliriz” demişlerdir. Ama foto konusunda çoğunu Google’dan alıyorum kimin olduğunu bilmiyorum 🙁 Yanlış bişey belki de ama ben blogumdan para kazanmıyorum. Sadece paylaşmak için yazıyorum. Türkiyede Çince hakkında kaynak çok az. Bu aralar yazamıyorum 3 – 5 çapulcuyla uğraşıyorum.

  29. Tartışmaları izliyorum değişik bloglarda. Şahsi fikrim sizinkiyle hemen hemen aynı. Ancak konu ile ilgili yasal düzenlemelerin ve uygulamaların da yetersiz olduğu bir gerçek. Bu arada bloglar arasında dolanırken özgünlük üzerine yazılmış bir yazı okudum. ilgilenenler icin ilginç olabilir: Özgünlük mü, özgürlük mü?

    konuyu açtığınız için teşekkür ederim. Yazmayı kesmenizi de çok anlamlı bulmuyorum…

  30. İlk okuduğumda ben de pire için yorgan yakılmaz diye düşünmüştüm. Aslında Süleyman Sönmez pire için yorgan yakmıyor sadece dikkati bu yöne çekmeye çalışıyor. Bunu yapmalı da yoksa bu konu daha önce başka yerlerde olduğu gibi kapanacak. Fikirler değişmeyecek.

  31. Bu açıklayıcı yazı için çok teşekkürler. Çok geç değil daha birkaç gün öncesinde sitemden yapılan çalıntılar hakkında yeni bir yazı eklemiştim ki senin yazını okumak daha iyi oldu.

  32. Sayın Süleyman Sönmez sitenizde ki bu son konu çok can yakıcı bir mesele. Sizin canınızın da fazlasıyla yandığı belli. Niye benim halkım böyle? Güzel bir soru. Bu sorunun yanıtı bu halkın büyük bir bölümünün kültür, sanat, bilim, üretim gibi konulardan zerre kadar nasibini almamış olması olabilir mi acaba? Bu sorunun yanıtı yine aynı kitlenin interneti bilgi, paylaşım, kültür, bilgi devrimi olarak görmek yerine yalnızca arsızca ve hayasızca tüketip yasadışı eser çalmak, sohbet kanallarında vakit öldürmek için kullanması olmasın sakın?

    Sayın Süleyman Sönmez ne yazık ki ülkemizde oturmamış olan hukuk alt yapısı ve adli düzen, bilinçsiz ve üretimden alabildiğince uzak duran, üretmektense çalmayı, hakların eser sahiplerine ödeme yapmamayı erdem sayan, birçok forum ortamında çalıntı eserleri yayınlayıp utanmazca altına emeğe saygı yazmayı tercih edenleri ne yazık ki cesaretlendiriyor.

    Sizin yaptığınız bireysel çıkış çok önemli ve gerekli ancak yazılarınıza devam etmelisiniz. Hırsızlar değil benim gibi çocuklarına monitör başında sanat, bilimsellik, kültür ve emek nedir diye sitenizi örnek gösterenler kaybetmiş oluyorlar. Aslınsa siz ve sizin gibi düşünenler olarak biz kaybediyoruz ve hırsızlar yeni çalıntılar peşinde koşup duruyorlar. Hırsızlarla mücadele etmeye devam etmek şartıyla sakın onlara bu fırsatı tanımayın.

    Yorum boyutunu geçen bu yazımı sizin gibi bilgi, kültür, sanat emekçilerinin sayılarının artmasını ve tüm emekçilerinin , tüm üreticilerin yasal haklarının korunabildiği bir ülkede yaşamak ve çocuklarımızın yaşamasını dileyerek sonlandırıyorum. Bu hak mücadelenizde yalnız değilsiniz. Çalışmalarınızda başarılar dilerim

  33. Uğur Samsa, bu yazmama kararım benim için kolay bir karar değildi. Ancak birşeye dikkat çekmek istiyorsanız sizin için ne kadar önemli olduğunu da ifade etmeniz gerekir. Yani boşver deyip geçemezdim. Tepkimi ortaya koydum.

    Sinan cidden en büyük sorun bu, çalınan veya kopyalanan içerik birbirinin aynı yazıları doğuruyor. Sonra o konuda danışmak istediğinizde her siteye tek tek soruyorsunuz, hiçbiri gerçek bir cevap veremiyor. Asıl yazanı bulana dek zaman ve enerji kaybediyorsunuz.

    Üstelik “şu yazıyı beğendim siz de okuyun buyrun linki” demek insanı küçültmez, büyütür. Saygın konuma getirir. Ama çalmak en aşağı noktaya indirir.

    Ali Kaya, kişiler bazı şeyleri karıştırıyor. Kimse bize ve size “Bakın, biz telif yasası hazırladık. Hatta hapis ve cezası ve para cezası var, canınız isterse uy” demiyor. Kanun çıktığı andan itibaren geçerliliği var. Bir kanun hiçbir zaman nedensiz çıkmıyor. Yüzlerce, binlerce kötü kullanımdan sonra hak sahiplerinin artık çözüm isteğiyle oluşuyor. Yani önerdiğiniz yazılarda insanlar “bence…” deyip fikirlerini yazıyor. Evet, fikirler güzel ama bir avukat tuttuğunuzda ve çalanları yakaladığınızda o “benceeeeler” eriyip, “özür dilerim lütfen davadan vazgeçin” oluyor. Gündelik hayatta herkes ya müzik indirip, ya film indirip bir şekilde yasaları çiğniyor. Peki bu iş ne zamana kadar böyle gidecek?


    Çalıntı yapmak; müzik indirmek, film indirmekten daha kötüdür. Çünkü siz birinin müziğini yasal olmayan şekilde alırsanız, halen o müziği çalan söyleyen o kişidir. Hatta birinin romanını korsan okuyan için bile halen yazar bellidir.

    Ama makalenizi çalan sizi yokeder. Siz yok olursunuz. Artık kimse onu kimin yazdığını bilemez. Bu çalmanın en korkuncudur. Evladınızı kaçırıp “Senin ailen biziz” demek gibidir.

    Bu nedenle Batı medeniyeti bilimde ileri gitmiştir. Fikri Haklar, mülkiyet haklarının en üstünde yer alır. Hiç kimse İsviçre Basel’de üretilen bir ilaç patentini izinsiz alıp burada kullanamaz. Dünyayı yıkarlar.

    Genç Haritacı yorumunuz için teşekkür ederim.

    Ceo Yavuz, aslında yapacağın zor değil. Çin’le ilgili bir görsel bulduğunda sitenin iletişiminden iste. Eğer sitede zaten alabileceğin yazıyorsa kaynak ver. Ücretsiz sitelerden yararlan. Çin’deki basın sitelerine başvuru yapıp, referanslarını gösterip görsel iste. Yani senin durumun daha kolay ,çünkü popüler bir siten var ve her çeşit desteği vereceklerine de eminim.

    Osman, sana cevabımı şiir yazarak vereceğim.

    Bir zerre için evrenler olur
    Bir aşk için Mecnun olunur,
    Sanat için yananlar elbet
    Suskunlukta can bulur.

    Bu sürede, sitelerinde yazarak konuya dikkat çeken gerçek dostlar Uğur Samsa, Ömer Enis, Eminimsi ve peykit’te gönül desteği veren Sunipeyk, e-mailleri ile hem konunun anlaşılması için büyük destek olan Eda Suner‘e, Teknoloji Herşeyim ‘de konu açan Hakan’a, yorum desteğiyle weberuhi‘ye teşekkürlerimi bir borç bilirim. Atladıklarım varsa beni affetsinler hemen hatırlatsınlar keyifle yazılarına ve çabalarına link vererek burada bu sıcak dostlukta anayım.

    Ömer Enis’e özel not: Dostum bu tavrımı desteklemek için hem yazı yazdın ve siteni günlerce kapattın. Bunu hiç unutmayacağım sanırım. Çok ama çok teşekkür ederim.

  34. Gökhan Bey yorumunuz için teşekkür ederim. Üstteki yorumu yazdığım sırada yazmışsınız. Size ayrıca yorum yazmak istedim.

    İlk olarak sizin gibi ailelerin, toplumun yapıtaşı olan nitelikli insanların varlığı nedeniyle hizmet vermekten yorulmuyorum aksine onur duyuyorum.

    Biliyorum ki insanların işine yarayacak. Yoksa bu ölçekte her biri farklı disiplinlerde yüzlerce sanatsal, bilimsel yazıyı istediğim kadar eğitimli, kültürlü olayım, başaramazdım. Bir insanı insan yapan sevgi ve saygıdır.

    Sizden gördüğüm sevgi yüzümü güldürüyor ve yeniden can buluyorum yola koyulmak için. Bu nedenle yüzbinlerce okuyucum olmasına rağmen yorum yazıp beni teşvik edenlerin gönlümde yeri çok ayrı.

    Bu makale süratle okunuyor. Üstelik sitenin barındığı server’de sürekli sorunlar olmasına, sayfaların bazen açılmamasına karşın, kimilerine göre “bu sıkıcı ve gereksiz yazı” binlerce kez okunacak biliyorum. İşte o zaman yeniden yazmaya başlayacağım.

    O arada boş durmuyor size bomba gibi konular hazırlıyorum. Dönüşümüz muhteşem olacak yani. 🙂

    Görüşmek üzere.

    Not: Siteniz çok güzel ve programcı gözüyle programlar da çok değişik. Elinize sağlık.

  35. Teknoloji Herşeyim adlı siteye yazdığım bir yorumu buraya da eklemek istiyorum.

    Hani derler ya “Arabanda sağlam alarm vs. varsa hırsız uğraşmaz kolay olan arabayı seçer” 🙂

    Çalanların biraz işlerini zorlaştıralım. Eğer blog değil, şiir yayınlamak isteniyorsa, aynı sorun bende de var. Ben de flash içine gömüp e-dergiler gibi sayfaları çevrilen şekilde şiirlerimi yayınlamak istiyorum.

    Ama şu olabilir. WordPress için yeni bir plugin buldum. Daha deneyemedim de. Prensip olarak yazılan yazıyı imaja resme döndürüyor. Şiir tek parça bir fotoğrafa dönüşünce en azından içindeki şair kısmı kalabilir. Yani çalanın texte çevirmek için OCRlarla uğraşması veya imaj işleme programlarıyla uğraşması çok eziyettir. Kimse yüz sayfayla uğraşmak istemez. 🙂

    Bu metodu Türk Sanat Müziği güftelerini veren bir sitede gördüm.

    Diğer bir çare ise bu şiirleri ancak okunabilecek şekilde küçük yazı fontuna getirip Noter’de onaylatmak. Böylece daha çok şiir tek sayfaya sığıyor ve harcanan para azalabiliyor. Ayrıca Noterlerin şiir gibi eserlere uyguladığı tarife daha düşük olabiliyor. Bunları bizzat bir noterle konuşup öğrendim 🙂

    Tasdix sistemi kanıt gösterilerek açılan bir dava ben duymadım. Birisi açsa da biz de emsal dava olarak duyursak. 🙂

    Hey, WordPress için bahsettiğim eklentinin adresini unutmuşum :
    http://wordpress.org/extend/plugins/textimage/

  36. Süleyman bey,

    Çok güzel ve faydalı bir yazı olmuş. Tebrikler. Hırsızlığı meşru gören hastalıklı zihniyetin bir son bulması lazım. Yazınız bu yolda atılmış önemli bir adım bence. Elbette Volkan gibi kafasının dikine giden ve kendisine göre gerekçeler yaptığını haklı görenler her zaman olacaktır ama yapılanın yanlışlığını farkedip bu yoldan dönenler de olacaktır. Bu güzel yazı için tekrar tebrikler ve teşekkürler.

  37. Sinan hemen ölmeye niyetim yok 🙂 En azından bir parça olsun faydam dokunmadan 🙂

    Da Vinci, sitenizde yazdığınız destek yazınıza ve alıntı kültürüne verdiğiniz bu güzel temel taşına teşekkürlerimi lütfen kabul edin.

    Gün geçtikçe daha çok insan anlıyor ve sanatsal hakları anlayışla karşılıyor. Kaliteli sanat, kültür kazanımları ve toplumun eğitimi için bilgilendirmeye devam etmeliyiz.

  38. Ellerinize sağlık hocam, benzeri birçok yazıya göre çok açıklayıcı olmuş. Eda’nın dediği gibi ancak bitirebildim okumayı ama başvuru kaynaığı tadında olmuş. Ellerinize sağlık en kısa sürede blogumda bu konuya bağlantı vereceğim ve alıntı yapacam müsadenizle… Kolay gelsin tekrar.

  39. Süleyman Hocam,

    Öncelikle ülkemizde çok kolay bir şekilde suistimal edilebilen bu Telif Hakları meselesine eğildiğin için asıl biz teşekkür ederiz. İnsanların bilinçlendirilmesi konusunda çok güzel bir iş yapıyorsun.

    Geçen gün önerdiğin WordPress eklentisini bu hafta deneyeceğim bir aksilik çıkmazsa. Sana bahsettiğim “şiir telif haklarının ihlali” konusunda bir caydırıcılık olabilir bu eklenti dediğin gibi. Sen de denersen eğer, tecrübelerini bizimle paylaşırsan çok sevinirim.

    Kolay Gelsin

  40. Internet, aslında yazı çok kısa 🙂 Çünkü her sanatçının anlatacağı çok şey var. Ama yazının altındaki bağlantılar da kafamıza takılan soruların cevapları da var. Sitesinde yazarak destek olan herkese teşekkür ederim. Size zahmet yazdığınızda lütfen bir yorumla burada yazının bağlantısını verin ki bu güzel işbirliği birbirini desteklesin.

    Hakan, ben eklentiye baktım. Güzel çalışan bir eklenti. Ama alternatif olarak server yorulmasın, sayfa hızllı açılsın diyorsanız şiirleri imaja dönüştürmeyi siz de yapabilirsiniz. Teşekkür ederim destekleriniz için.

    Da Vinci, en güzeli utancduvari.org’a ekran görüntüleri ile arkadaşı bir şikayet edin. İletişim kanalıyla kendisini uyarın. Kaldırıp hatasını anlarsa ne ala. Öteki türlü bu şekilde okundukça gayet kötü bir imajı oluşuyor.

  41. Süleyman,

    Adamın iletişim adresi yoktu onun için bir yazısına yorum bıraktım. Hiç sanmıyorum ama bakalım ses çıkacak mı? Bu tip birşey daha önce de olmuştu ve utanç duvarına iletmiştim. Ama sonuçta bir işe yaramadı. Bunda da yarayacağını sanmıyorum. Yazılarda yazarın ismi bile gözükmüyor. Bu tip birşeyin umrunda olacağını sanmıyorum bu adamın. Umarım yanılıyorumdur.

  42. Da Vinci, yurtdışında telif haklarına verilen önem daha büyük. Kişi wordpress.com’da alt site açmış. O siteye zaten uzun süredir ülkemizden erişim yok. Ama yine de site yöneticilerine ulaşın ve içeriğin çalıntı olduğunu ispatlayın. Size yardım ederler diye düşünüyorum.

    İki haftadır yazmadığım bloguma yeniden yazmaya başladım. Bloglarında yazan anlatan duyuran hatta çalıntı içeriği protesto için sitelerini kapatan tüm dostlara ve bu ansiklopedik yazıyı sıkılmadan okuyan okuyuculara teşekkür ederim. Yazı binlerce kez okunma yolunda gidiyor. Sanırım birşeyler değişmeye başladı.

    Siz olmasaydınız ben bunu tek başıma başaramazdım. Sağ olun.

    Not: Konu hakkında yazanlardan ricam: lütfen yorum yazarak sitelerindeki konuların adresini eklesinler.

  43. İçerik hırsızlarına karşı yapılacak pek bişey yok. Yazımı çalan adama niye çaldığını sorduğumda ya hakaret ediyor, ya umursamıyor, ya çalarım diyor, ya cevap verme gereği bile duymuyor, ya da “ben senden çalmadım başka yerden çaldım, başka yerde senden çalmış” diyor. Biliyorum sen de benim gibi “ben bloguma yazıları sen çalasın diye mi yazıyorum” deyip kızıyorsun ama karşındaki adama da laf anlatılmıyor ki. Zaten çoğunluğu 15-16 yaşında v yi w, g yi q yazınca adam olduğunu sanan tipler..

  44. Gökhans ben de bir örnek vereyim. Bir içeriğim çalınmıştı. Gittim sitede hiç bir iletişim bilgisi yok. Bir kaç kurnaz hamle ile adamı yine de buldum. (Açıklamayacağım tedbir alınamasın diye ama domaine Whois çekmek değil 🙂 ) Sakince çalınan yazımın altına adamın ismini, cep telefonunu ve site adresini yazdım. Bir de başlık attım. “Bu yazıyı çalan hırsızlar”. O kadar çok okunan bir yazı ki daah bir ayda binlerce kişi onu tanıyacaktı 🙂

    Adam 3 saat içinde e-postama damladı. Dediği şu “Bana basın yoluyla hakaret ediyorsunuz.” 🙂 “Yoo” dedim. “Eylem; çalmak, bu eylemi yapan şahsa verilen ünvan da; hırsızlık”.
    Cevap şöyle “Senin yazına sahip mi çıktık. Ne kıymetli yazın varmış. Al adresini vereyim.”

    “Hayır” dedim. “Sitenin her yerinde izin alman gerekiyor yazarken aldın. O yazıyı komple kaldıracaksın sonra ben de ismi kaldıracağım.”
    Anlaştık yazıyı sildi. Ben de yazıyı sildim. Sonra sohbette emniyette bilgi işlemde çalıştığını hatta karakolunu öğrendim. Başımdan aşağı kaynar sular indi.
    “Siz yasayı korumakla yükümlü olanlar bunu yapıyorsanız, biz ne yapalım” dedim. Neyse mesele bitti mi benim için? Evet. Bir daha yazımı çalmadı almadı.

    Bugün bir öğrencimin sitesinden içerik çaldığını öğrendim. İnanamadım. Öğrencim lisede ve zehir gibi bir çocuk. Güzel yazıyor. Oradan içerik çalmış. “İsmi bulamıyorum” dedi. Doğrudan e-mailini verdim. Aynı yoldan geçmiştim. Şöyle demiş ben onu başka sitenin RSS’inden çektim. Peki çektiğin sitenin adresini niye yazmadın. Hatırlamıyorum. Yine suç. Başka siteden aldığını iddia ediyorsa yine suç. Tüm yazıyı zaten alamaz. Bir paragraf alıp bağlnatı vermesi gerekiyor.

    Şu anda düşünüyorum. Bu kişiyi komiserine, amirine mi şikayet edeyim? Neden akıllanmıyor?
    Şerefli bir üniformayı taşıyor. Ülkemizin devletini temsil ettiği bir makamda üstelik, ne yapayım? Ben onun makamına ve hizmetine ondan çok saygı duyduğum için hatasına verip hemen ismini siteden kaldırmıştım. Hatta arkadaşlara bile yanlışlık olmuş sorun yok deyip meseleyi kapatmıştım. Ama halen ekran görüntüleri elimde. Cep telefonundan çalıştığı yere kadar. 4 – 5 sitesi var. Mutlaka birinden birni okumuşsunuzdur. Tusul’a oylla’ya webiket’e yazı yolluyor.

    O zaman bilinçlendirmek birinci derecede önem taşıyor.
    Ben onun bu topluma verdiği hizmetin hürmetine ve kötülere, “polis bunu yapıyor dedirtmemek için” bu konuyu yuttum dile getirmedim. Çünkü polislik, askerlik, doktorluk gibi can ortaya konup toplum için maddi unsurları boşverip hizmet eden insanların şerefine leke sürdürmem.

    Evet, yapılacak tek şey kalıyor. Telekom’un bu siteleri kapatması için gidip savcılığa dilekçe vermek. Bu kadar basit. Az bir zaman içinde daha ciddi sonuçlar doğuracak emsal davaları nasılsa göreceğiz.

    Neden mi?
    Chip, PC Net gibi dergiler Ocak ayında diyelim 30 bin basıldıysa bu site 60 binden fazla okundu. Bu dergilerin sitelerinin ise yüzbinlerce kez ziyaret edildiği şüphesiz. Basın Internet’e kayıyor.

    Internet’teki telif hakları artık basının dikkatini çekiyor. Bu eskisinden daha titiz şekilde ele alınıyor. Bunun meyvelerini toplayacağız.

  45. Konuyu sahiplenmek, ya da çıkar sağlıyor gibi görünmesin… Lakin konuya bakış açımızla birilerine ilham olduğumuz kesin. Başka formatlarda, başka sitelere de ilham oluruz umarım, emeğin sömürülmemesi adına.

    http://www.turkmag.com/calakalem/ihbar-et/Emek-Hirsizlari-Sanal-Eskiyalar-Ipliginiz-Pazara-Cikiyor

    Diğer yandan gururla söylüyorum ki, biz bu “emeğe saygı” mevzusunu bir adım daha öteye taşıdık. Yazılarımızda kullanılan resimler, fotoğraflar deviantart.com sitesinden alınmaktadır. CC lisansı var ise lisans türüne dikkat edip her halukarda kişinin o çalışmasına, kullandığımız resim, fotoğraf vs’den geri bağlantı verilmektedir. Ayrıca beğendiğimiz oranda da çalışması oylanmaktadır. Hepsine ayrıca teşekkür notu iletilip, çalışmanın altına yorum şeklinde turkmag.com’daki kullanıldığı adres eklenmektedir.

    Yine gururla söylüyorum ki, öncelikle Türk kullanıcıların eserlerine yer verilmektedir.

    Sevgili @ssönmez. Merak etmeyiniz hocam. Biraz daha bilinçlendirme ve örnek olma ile katedilecek yol çok daha hızlı kısalmakta.

    Ne siz, ne de biz, ne de burada verdikleri emeklerden, gösterdikleri saygıdan zerre bahsetmeyen arkadaşlar hep var ve vardılar… Çalana çırpana oranla sayıları az da olsa yaptıkları ile çok ama çok öndeler…

    Kimileri vardır, üretir,
    Kimileri vardır tüketir.
    Kimileri ise iki arada bir derededir.
    Ne adam gibi üretebilir,
    Ne de adam gibi tüketebilir…

  46. Sayın Süleyman abim,
    yazınız açıklayıcılık olarak süper olmuş, konusu ise tam olarak bloglar alemininin büyük derdi olan, çalıntı içerik üzerine olduğu için daha bir keyif aldım.

    Önce şunu söylemeliyim ki biz (siz) ne kadar yazarsanız yazın insanlar bunu anlayamayacaklardır. Sizin gibi kaç blog yazarı var ki ! Her yaptığına dikkat eden haklara saygılı olan .
    Adamlar internetten her gün çalarak yaptıkları site/bloglardan sadece para kazanma amacı içerisindeler. Yani hakmış telifmiş, onların umrunda değil. “KİM UĞRAŞIR BU KONUYLA” deyip çalıyorlar ve çalmaya da devam edecekler.

    Ne yapılabilir konusu ise daha zor çünkü yapılabilecek bir şey yok ! .
    Yanılmıyorsam sizin de katıldığınız 5. blog yazarları toplantısında ben de vardım orda da bunu bayağı bir tartıştık ama bir sonuca varamadık. Tasdix dediler adam ordan çıkıp, “ben her türlü tarihi onayı değiştiririm” dedi.

    Yani demek istediğim bunun önüne sadece bilinç ile geçilebilir, fakat insanlar (bazı insanlar) bu bilincin farkına varmak İSTEMİYOR…

  47. Sanırım sizin düşüncelerinize karşı duracak bir tek ben olacağım 🙂

    Herhangi bir eserin aynen aktarılması-kopyalanması, üzerinde hafif veya ağır değişikliklere gidilerek tekrar sunulması veya başka bir coğrafyada-dilde başka biri tarafından şartlara göre düzenlenip sunulması *bence* tamamen serbest ve karşılıksız olmalıdır.

    Bu insanlığın gelişimi için en gerekli ve yararlı şeydir, aksi takdirde bugünkü gibi bazı insanlar çoğa bazı insanlar aza tamah etmek zorunda bırakılırlar.

    Fikirler, yazılar, eserler, ürünler ve benzeri olgular kimsenin tekelinde değildir, patent düzeni ve bu telif kanunları doğa-evren yasalarına tamamen aykırıdır.

    En basit örnekle; bu düşünce şekli ile, cebinde para olmayan bir çocuğun dondurma yeme hakkını elinden almış olmakla beraber parası olan çocuğun yediği dondurmayı sadece izlemeye ve imrendirmeye yöneltiyorsunuz.

    Ayrıca ve en önemlisi yazı yazarken/ürün elde ederken daha önce edindiğiniz bilgi birikimini savunduğunuz sistemde çalıntı değilde meşru olarak görüyorsunuz, halbuki sizin savunduğunuz sisteme göre düşüncelerinizi oluşturan birikimlerinizinde mutlaka bir sahibi vardır ve siz onlardan çok acayip çalıyorsunuz 🙂 bunları halka mal olmuş şeyler diye nitelendiriyorsunuz ancak kendi ürününüzü kamuya açık olarak sergileyip kişiseldir diye damga basıyorsunuz, çok saçma değil mi?

    Patentler ve telifler kıskanç ve bencil insanlar içindir arkadaşlar, bir eseri/ürünü kopyalayarak ileten kişi eğer eser sahibinin ismini vermiyorsa veya tamamen kendi yapmış gibi gösteriyorsa o da kişiliksiz bir insandır ve bu sorunlar tamamen *etiktir* kesinlikle yasalarla karşılık bulunamaz suç-ceza kapsamına giremez.

    Faydalı bir eseri kimin ortaya çıkardığı eser sahibi hariç diğer insanlar için hiç önemli değildir, önemli olan insanlara bunun faydasıdır ahmet yapmış mehmet yapmış insanlar için en ufak bir önemi yoktur.

    Evet kısaca düşüncelerimi özetledim, şimdiki düzen elbette benim bahsettiğimin tersidir ancak ileride değişecektir hiçbirşey kimsenin tekelinde değildir, olamaz.

    Şimdi reputation istiyorum bu kadar yazdım emeğe saygı lütfen 🙂

  48. Sayın Çetin,
    Sizce tamamen serbest bırakılması çok özgürlükçü bir yaklaşımdır… Ancak düşünün googleda arama yapan bir ziyaretçisiniz. Aradığınız konu ile ilgili yaklaşık 10.000 sonuç çıkmış ne güzel demek ki aradığınızı bulacaksınız. Ancak bulamıyorsunuz. Aramanızla ilgili ilk 10 sayfa sizin aramanızla ilişkilendirilen en yakın sonuçlar olacaktır ama bir bakıyorsunuz yazıların hepsi aynı ve üstüne üstlük sizin için yeterli değil. Bu durumda sizin önermenizin yararlı bir sonucu olabileceğini düşünmüyorum. Baksanıza bu tür düzenlemeler varken bu böyle ise sizin önermeniz herkes tarafından kabul edilse neler olacağını da siz tahmin edin.

    Bilgi insanlığın gelişimi için yararlıdır doğrudur ama kastınız hangi bilgiden… Çünkü bir kirli bir de temiz bilgi vardır. Kirli bilgi sizin tarif ettiğiniz şeklidir; kaynağı,yazanı belli olmayan ve sadece bir kaynakta değil çoğulcu şekilde paylaşılmış üretimlerdir veya içeriklerdir. Temiz bilgi ise yazanın belli, referansları belli ve kimin yayınladığı belli üretim veya içeriklerdir.

    Kirli bilgi insanlığın gelişimine katkıda bulunmaz çünkü güvenirliği sıfırdır! Ve düzensiz bir bilgi akışı kimseye fayda getirmez. Benim savunduğum fikir şudur, temiz bilgi! Bakın A kişisi B konusunda güzelcene bir yazı hazırlamış yabancı bir kaç kaynaktan da yararlanmış. Sonra C şahıs bu yazıyı okuyor üstüne referansları takip ediyor onları da inceliyor. Sonra daha farklı kaynaklara da ulaştıktan sonra B konusu üzerine A kişisinin yazdığı yazıyı daha da geliştirerek üzerine bir şeyler ekleyerek yayınlıyor ve referanslar kısmında A kişisinin yazısına da link veriyor… Sonra A kişisi vay be bunları yeni öğrendim diyor vs vs. Googleda da ilk bir kaç sırada bu iki yazı var ve bu B konusunda arama yapan kişi iki zengin içeriğe sahip bir yazı ile karşılaşıyor. İşte temiz bilgi budur, doğrusu da budur. Üstüne üstlük insanlığın gelişimini sağlayacak düzen de budur.

    Doğa evren yasalarına nasıl aykırı oluyormuş? İfadenizi daha da açıklamanızı temenni ederim…

    Diğer yazıyı üretirken çalma merasiminiz de çok harika bir yanılgı… Neden derseniz yazının kaynakları kısmı var bu kısım ne işe yarıyor acaba. Ha yararlandığınız kaynaktan alınıtınız olacak birkaç cümle bu durumu yazı sahibi ile görüşerek izin aldıktan sonra cümlenizin sonuna veya başına bir dipnot ekleyerek buradan altıntı yaptım diyorsunuz. Yani dünyada bu böyle ilerlerken biz de niye tam tersi isteniyor hiç anlamıyorum. Aslında anlıyorum da orası biraz duygusal oluyor… Yani neden doğru değil de yanlış yolu izlemeye çalışmak istiyorsunuz sadece kendi çıkarlarınıza uyduğu için mi??? Oh ne ala bedavadan ben site açacağım, bedava siteye içerik koyacağım sonra yan gelip yatarak para kazanacağım… Hangi dünyada yaşıyorsunuz acep sorabilir miyim?

    İleride değişecekse bu düzen ben hiçbir zaman yeni bir içerik üretip de google ahalisine içeriğimi sunmam, üyelik sistemi getiririm bir şeyler yaparım ama asla ve asla üretimimi bu şekilde sunmam. Yani gelecek o sistem içerik üreticileri tarafından hoş karşılanmaz ve sizin gibiler de aynı yazıyı döndürüp döndürüp alıntılarsınız 😀 😀 😀 ::D

    Zihniyet değişmeli, üzümünü ye bağını sorma misali yaşamaya çalışmak ne haktır yahu!

  49. Ovv sataşma var 🙂

    Gökhan Bey, her şeyden önce, “iyi bilgi” “temiz bilgi” üzülerek söylüyorum ki çok fena görecelidir. Bunu kabul ettiğiniz zaman bir bilginin temiz mi kirli mi olduğuna ancak kişinin kendisi karar verebilir, bu düzende de buna kendiniz karar verirsiniz benim an içerisinde ütopik olan düzenimde de kendiniz karar verirsiniz, buralarda bir fark yok.

    Bahsettiğiniz çalıntılama sorununun çok basit bir kaç çözümü var, birincisi elbette sunmamak ki en kesin çözüm. İkincisi hırsızlığın neden yapıldığını anlayıp buna göre davranmak. Peki neden hırsızlık yapılır amacı nedir? Hırsız elinde var olmayan bir değere sahip olmak amacı ile hırsızlık yapar, burada bir kaç çözüm var, birincisi hırsızı yok etmek, ikincisi herkese aynı değerleri vermek, üçüncüsü kimseye hiç bir değer vermemek ve dördüncüsü değerleri ekonomik anlamda değersiz, yarar açısından değerli kılmak. İlk üçü yıllarca denenmiştir hala denenmektedir fakat dördüncüsü hiç denenmemiştir. Değerleri ekonomik anlamda değersiz kılmak demek, herkesin açıkça ulaşabilmesi, bir kısıt olmadan kullanabilmesi demektir. Böylece basit hırsızlık ortadan kalkar. Ekonomik değeri olmayan bir malın hırsızı olamaz.

    Gelelim her yerde aynı yazının olmasına; sizin koyduğunuz ve/veya benimsediğiniz yasalar, kurallar ve yasaklar bunu engelleyebilir mi? Mümkün değil. Eğer bir sistem için insanlar tarafından konulan kurallar sistemin işleyişinde etkili olmuyorsa o kurallar doğal, evrensel yasalarla çelişir demektir. Dünyanın düz bir tepsi olduğuda bir zamanlar kuraldı, yasaydı aynı şekilde düşünmeyenlerin kafası kesiliyordu. Bazı fizik yasalarıda bir zamanlar yasaydı, ama bunlar yalanlandı çünkü evrensel kurallara , doğa yasalarına aykırıydılar, işte aynı şekilde bu üzerinde tartıştığımız kurallarda bir zaman sonra yalanlanacaktır.

    Ben kopyala yapıştır yaparım altınada adımı yazarım demedim lütfen dikkat edin, ben bunun kanunsal bir yasak olamayacağını ancak ve ancak etik bir yasak olabileceğini söyledim ve ağır bir biçimde bunu yapanın kişiliksiz olacağını da savundum. Yiğidi öldür hakkını ver değil mi ? 🙂

    Kaynak konusu ise şu şekilde; Tezininiz, ödeviniz veya bir araştırma makalenizi yazarkan “Bugün biliyoruz ki bir elektronun aynı anda hem hızı hem de yeri tespit edilemez.” Bu kaynak gösterilemeyen herkesin bildiği size göre insanlığa mal olmuş cümlede gene sizin sisteminize göre en az üç tane çalıntı terim/kuram vardır. Eğer sisteminize uyup bunları kaynak göstermeye kalkışsaydınız 10 cümlelik makaleninz 5 puntoyla 25 sayfa tutardı. İşte bu sizin kabul ettiğiniz sistemin nasıl evrensel kurallara uymadığını ve kendi içinde bile nasıl çeliştiğini, çelişkiyi ortadan kaldırmak adına bazı bilgilere kaynak göstermenin gereksiz olduğu yanlışınızı kanıtlamaktadır.

    Siz mendelyevin, newtonun, aristotalesin daha az bilinen-tanınan bilmemkimin keşfettiği olaylara insanlığa mal olmuş deyin, ama bunları kullanarak ortaya koyduğunuz çalışmayı kendinize özgü yapıp üzerinden değer elde etmeye çalışın, olacak iş mi bu!? Siz bu insanlardan daha önemli bir şeyler mi yaptınız nedir bu bencillik?

    Ben bir düşünceden bahsediyorum, sizse insanların hatta Türklerin hareketlerinden, ben bir kavramın değiştirilmesini savunuyorum sizse insanların hareketlerinin değişmesini istiyorsunuz. Doğru yanlış göreceli olduğu gibi bu değerleri biçende bireysel olarak siz değilsiniz. Bir topluluğun doğru kabul ettiği bir şey bir diğer topluluğun yanlışı olabilir, bu nedenle bahsettiğiniz doğru sizin topluluğunuzun doğrusudur. Burada hangi doğrunun en doğru olacağına karar verebilecek tek öğe doğa ve evren yasalarıdır ve sizin sisteminiz yukarıdaki sebeplerle bu yasalarla çelişir. Sistemini düzeltte gel hadi bakalım 🙂

  50. Gördüğüm kadarıyla yazdıklarımı da göreceli olarak ele almışsınız, takdir sizindir… Malum her şeygöreceli ya

    -Siz mendelyevin, newtonun, aristotalesin daha az bilinen-tanınan bilmemkimin keşfettiği olaylara insanlığa mal olmuş deyin, ama bunları kullanarak ortaya koyduğunuz çalışmayı kendinize özgü yapıp üzerinden değer elde etmeye çalışın, olacak iş mi bu!? Siz bu insanlardan daha önemli bir şeyler mi yaptınız nedir bu bencillik?-

    Yukarıda sarf ettiğiniz bu cümle yakışıksız kalmıştır. Ki bu işlerin içinde (bir bilim insanı adayı olarak) olduğum için özellikle de batıda üst düzey bilgi akışının nasıl olduğundan birazcık da olsa haberim var. Gelelim bizim gibi popüler bilgi yazarlarına, frekanslarımızın uyuşmadığı besbelli çünkü benim kastettiğim nokta ile sizin kastetmeye çalıştığınız nokta arasında bir uçurum var. Benim koyduğum çalışma zaten olanı anlatmak ki ama bir farkla çoğunlukla yurt dışı kaynaklı çalışmaları yayınladığım için Türkçe içeriğin sıfır olduğu konularda yayınlar yapıyoruz neredeyse yani hem güncel hem geniş içerik hem de olanların analtıldığı içerikler bunlar. Bu söz konusu içerikler yeri geldiğinde Newton, Einstein yeri geldiğinde günümüz bilim insanlarından David Roundy, Stephen Hawking, Metin Mangır vs vs gibi bilim insanlarının çalışmalarının sonuçlarından oluşuyor ve en tabii şekilde kaynak kısımlarında bırakın kaynak kısmını içerik içerisinde A şahsı şu şekilde bunu yapmıştır ve diyoruz. Yani sizin baktığınız yönde biz o insanların işlerini kendimize özgü yapmıyoruz. Çünkü bana özgü olursa onu yayınlayacağım yer benim bilim sitem değil kaliteli bir bilim dergisi olacaktır (ingilizce). Sıkıntımız ne biliyor musunuz? Hani sizin bencillik dediğiniz mesele:
    Ben günlerdir çalışıyorum ondan önce zaten eğitimimden aldığım belli bir birikimim var ve bunları ilgilenenlerle paylaşmak istiyorum. İşte kaç saat çeviri yapmışım, üzerine düzenlemesini yapmışım acaba yanlış mı yazmışım derken epey zaman alıyor ve zahmetli oluyor. Sonra kendi yayın kuruluşumda yayınlıyorum bir kaç gün sonra bakıyorum benim haberim olmadan o yazı alınmış ya kendi adına ya da bana atfederek yayınlıyor. İyi de hangi kitap yayınlandığında aynı anda iki yayınevinden çıkar? Hiç, en son böyle bir karışıklık olmuştu Cengiz Aytmatov’un son kitabında ortalık karışmıştı. Basılı yayınlarda bu şekilde ilerliyebiliyor da neden burada ielrleyemiyor? Sorun tembellik, açıkçası bir yazının 10 sitede tekrar ve tekrar yayınlanması kadar SAÇMALIK yoktur. Böyle bir delilik de sadece biz de var… Şöyle bir durum var o yazı sadece benim yayınımdan paylaşılmayacaksa ben niye o yayını yani web sitemi kurdum ki? Akıl var mantık var bir de göz nizam olsa tamam olacak… Birşey soracağım siz herkesle arabanızı, evinizi sonuna kadar paylaşıyor musunuz? Ya da başka bir şeyinizi, SANMIYORUM!

  51. Örneğim yeteri kadar oturaklı olmayabilir. Anlatmak istediğim şey tam anlamıyla; Devamlı kullandığınız öğrenme ile oluşan “bilgi birikiminizin” tüm kaynaklarını açıkça yazamayacağınızdır. Siz derken de kişisel olarak asla sizi kastetmedim, sizin gibi düşünenleri kastettim.

    Devamlı tekrar etmek istemiyorum düşüncelerimi, ne dediysem aynen geçerlidir 🙂

    Bu arada araba konusunda; Herkes sizinle arabasını paylaşıyor olsaydı veya araba ortak bir mal olsaydı, arabanın bir aidiyeti olmasaydı acaba bu soru sizin için önemli olur muydu? 😉

  52. Gökhan Bey ve A. Çetin Bey karışmayayım dedim, şöyle ağzınızın tadıyla güçlü bir tartışma yapmanın keyfine varın 🙂

    Ama bir kaç şeyi açıklamam gerek. Anlattıklarınızın çok uzak olmadığını görüyorum.

    Kesiştiğimiz yerleri söyleyeyim.

    Telif Hakları’nda 1. Kural yaygınlık ve zaman aşımıdır. Lütfen dikkat. Bu iki farklı şey şöyle işler. Mesela bu yazıda en üstteki resmin adını vereyim vermeyeyim çoğunluk Mona Lisa olarak tanır ve yapanın da “da Vinci” olduğunu bilir. E=mc2> dendiğinde Einstein der.

    Dolayısıyla bilimsel birikim çok yoğun olduğundan tez ve kitap gibi özel çalışmalar dışında tüm teoremleri, denklem çözümlerini tüm elementleri keşfedenleri tek tek zikredip sayamayız pratik değildir.

    Eskiden coğrafi keşifler yapanlar akıllıca bu durumu aşmışlar buldukları yere isim vermişler, (mesela Amerika) sonraları biyologlar buldukları canlıya kendi isimleriyle karışık isim vermişler, sonra doktorların buldukları aşılar ameliyat ve tedavi yöntemleri isimleriyle anılmış, bizden de bilimadamları isim vermiş. Daha sonraları bulunan elektronik mekanik icatlara mesela Tesla bobini, Edison Ampülü, Moore Kanunu gibi isimler verilmiş.

    Bütün bunlar bir minnetin ve teşekkürün ifadesidir. Saygının ifadesidir. Çünkü o kişiler insanlık ailesine, kazandıkları maddiyatın çok ötesinde bir hayat vererek bilgi ve yaşam standardı kazandırmışlardır.

    Mesela Edison ve Tesla yaşadıkları dönemde patent hakları ile yeni buluşlar yapabilmişler. Eğer önerildiği gibi hemen halka mal olsaydı ya da yoldan geçen genç bir bilimadamı buluşlarını çalıp “ben yaptım” diye ortalarda gezseydi (şu an webde yazı çalan yolunu şaşırmışlar gibi) maddi manevi destek bulup, ikinci buluşların yapamazlardı. Biz halen bir kilometrede boğulan doğrusal akımla boğuşuyor ve alternatif akımı, elektrik motorunu transistörü ve bilgisayarı bulamamış olurduk. Sanatçı, mucit ve her çeşit fikri hak yaratan insanlar büyük bir güçle desteklenmelidir. Bu insanlık için şarttır.

    Dünya keşke cennet olsa, her diledğimiz gelse. Ama değil.

    Dünyada mülkiyet var. Mülkiyeti reddeden hiçbir sistem yok. Hatta Çin gibi eski Rusya gibi ülkeler bile gizli seçkinlere mesela parti üyelerine bu özel hakları bu mülkiyeti verirken sanat ve matematik alanlarında isim ve patent hakkını titizlikle korudu. Mesela Kalaşnikov’u yapan adam devlet nişanı aldı, matematikte çığır açan ve milyon doları reddeden bilimadamı da aynı iltifatı gördü.

    Özet geçiyorum. Zaman aşımına kadar -bu genelde bulan kişinin ömrünü kolayca kapsayacak bir zaman aralığıdır- telif ve patent hakkı korunur. Ondan sonra kamunun olur. Kimseye patent ödenmez ve telif verilmez.

    Ama yine de insan olmanın ve kıymet bilmenin, teşekkür etmekten utanmamanın şerefine, ilkokulda matematikçi Gauss’un adı sevgiyle anılır ve şarkı söylenmeden önce besteci ve güftecisinin isimleri anılarak hakları teslim edilir.

    Dünya hak üzerine kuruludur. Hakka saygı olmazsa insan da olmaz, medeniyette olmaz.

    Hak bittiğinde bahaneniz ne olursa olsun ister fakirlik ister yoksulluk eğer çalıyorsanız, geriye çapulcu sürüsü gibi bir insan grubu kalmış demektir. Böyle toplumların sonu da bellidir.

  53. Sönmez Bey, çok harika bir örnek vermişsiniz. Edison, başarısız bir mucit olarak Nicholai Tesla’nın ampülünü, elektrik ile ilgili buluşlarını ve başka bir sürü şeyini kendi adına patentlemiş bir kişidir. Bu adice yaptığı şey yasalara uygun olduğu için, dönem içerisinde de bilinmesine rağmen bu icatlar gene de ve hatta hala Edison adına patentidir.

    Ürünler, düşüncenin yansımasıdır ve değerli olan düşüncedir, onun yansıması değildir. Edison patentlediği şeylerin arkasını getirememiştir, çünkü o ancak yansımayı çalabilmiştir. Halbuki destek görmeyen, maddi olarak zor durumda kalan Tesla bu incir çekirdeğini doldurmayacak buluşları edisona armağan edip, çok fena üst düzey, anlatsalarda anlayamacağım şeyler gerçekleştirmiştir ve sonrada “lanet olsun bu zamandaki patent sistemine” diyerek zaman yolcuğuna çıkıp zamanımızı terk etmiştir.

    Ben size bireysel olarak haklarınızdan vazgeçin demiyorum, tüm insanlığın birden bu saçma patent ve telif kurallarına vazgeçmelerini söylüyorum. Yoksa tek başınıza yaparsanız elbette batarsınız. İşte bu sebeple benim bahsettiğim sistem ileride çok ileride insanın aklı ve mantığı, doğanın ve evrenin yasaları çerçevesinde hayata geçecektir. İnsanlar egolarından, hayvansal iç güdülerinden uzaklaştıkça, kıskançlıklarından bencilliklerinden vazgeçip para olgusunu yok edeceklerdir.

    Ben biraz yoruldum açıkçası 🙂 tartışmalarımız çok felsefik ve yorucu devam edecek gibi gözüküyor, sizi anlamıyorum demiyorum elbette anlıyorum ama daha önce yazdığım yazılar ışığında konunun bütününü düşünmenizi ve kişiliksiz hırsızlara sinir olmamanız açısından en azından kamuya açık yazılarınızı kısıtsız bir şekilde sunmanızı dilerim. Gerekirse yazılarınıza kendinizi belli edecek cümleler sıkıştırın, adınızdan örnek verin, sitenizden örnek verin, çoğunlukla bir hırsız bunlara dikkat etmeyecektir, dikkat etsede düşünce kendisine ait olmadığı için yerini dolduramayacaktır.

  54. Sadece bu yazı için değil, emek harcandığı kendisinden malum diğer çalışmalarınız için de teşekkür ederim.

    Fakat (ve de tam da bu yazı ile denk geldi) bir süredir aklımda şöyle bir fikir var:

    Her gün yüzlerce işe yarayacak içerikle karşılaşıyorum, sık kullanılanlar da dolup taşıyor, sonra tekrar okurum diye bilgisayarıma kaydettiklerim de, üstelik onlara her yerden erişemiyorum, zamanla yayından kalkan online içerikler de cabası..

    Acaba, ücretsiz bir blog gibi bir yer edinip bu yazıları (kendim ve tanıdıklarım faydalansın diye) orada mı arşivlesem?

    Problem de tam bu noktada başlıyor sanırım, sorunların en önceliklisi ise, karşılıklı iletişim – izin alma sürecinin zamanımı doğru değerlendirmeme engel olması…

    Ne dersiniz?

  55. Estainfo, ben teşekkür ederim katılımınız için çok naziksiniz.

    Gelelim sorunuza çok beğendiğiniz bir yazıyı kaydedebilirsiniz okuyabilirsiniz zaten kullanım sözleşmeleri bunu sunuyor.

    Ancak yeniden yayınlamak suçtur.

    Mesela şifreli bir site kursanız. Ne Google, ne ziyaretçiler giremese sevdiğiniz yazıları oraya yapıştırsanız ve okusanız bir çözüm olabilir.

    Fakat eşe, dosta arkadaşa okutmak yazan kişinin reytingini almak reklamlarına tıklanmasını önlemek, gerçek okunma sayısını tespit etmesine yine izin vermemek olur.

    Kısacası tekrar yayınlama hakkı izne tabiidir. Yazarlardan izin almanız gerekir. Bunun anlamı izin vermezler değil. İsmi ve siteyi belirtip yayınlamanızı isteyen yazarlar da vardır.

    Ama mutlaka kişiden yazılı izin alınmalıdır. Bu sizin için de iyidir. Kişi sizle bir anlaşmazlık yaşadığında elinizde bir e-mail bile olması delil teşkil edebilir.

    Sizin durumunuzda ben olsam favorilerimi sevdiklerime yollamaya bakardım. Bunu yapan pek çok site de var.

  56. Yahoo’nun MyWeb isminde bir servisi var. Sosyal imleme sitelerini bir adım öteye taşımışlar, sitelerin içeriğini de kaydedebiliyorsunuz. Böylece site yok olsa da sizin arşivinizde bulunmuş oluyor. Hem de internet üzerinde olduğu için her yerden erişilebilir. Eklediğiniz sayfaları ister herkese açık, ister size özel yapabiliyorsunuz. Adresi myweb.yahoo.com.

  57. Merhaba Süleyman bey,

    Ben wordpress.com’da ufak bir site açtım (sonra ona yıllık 15 dolara domain de aldım) ve oraya çoğunlukla kendi yazılarımı koyuyorum. Üniversite tarih öğrencisi olduğum için alıntılamanın usulünü ve önemini oldukça iyi bildiğimi sanıyorum.

    Benim asıl sorunum şu: Ya ileride yazdıklarım değerli bulunur ve onları çalmak isteyenler olursa? Yazılarımın telif hakkı kanunları çerçevesinde koruma altında olması için ne yapmam gerekiyor? Bilgisayar okuyan arkadaşlara sordum. Dediler ki ancak yazılarımı kitap şeklinde yayımlarsam koruyabilirmişim. İnternete koyduğum yazıların telif hakkı güvencesi altına girmesine imkân yokmuş. Yazınızdan bunun doğru olamayacağını anlıyorum. Acaba yazdıklarımın telif hakkı kapsamında şu andan itibaren korunuyor olması için şimdi nereye başvurmam gerekiyor? Cevap verebilirseniz çok teşekkür ederim.

  58. Mehmed Bey telif hakları eser yaratıldığında oluşur. Yani ben evimde otururken birden aklıma bir pop şarkısı gelir söylersem bir bilimsel buluş yaparsam o an hakları bana aittir. Fakat çalınırsa ispatlayabilmek için elden gelen tüm deliller kullanılır.

    Arkadaşlarınız çok yanılıyorlar. Dünyada sadece dijital olarak üretilen milyonlarca eser var. Mesela kısa videolar üreten yönetmenler, az tanınan müzik grupları, tasarım işine yeni girdiği için daha dergilerde yer almayan sanatçılar.

    Bu insanlar ne yapsın? Hakları yok mu diyeceğiz. Elbette hayır.

    Zaman damgaları, noter tasdiki, tasdix sistemi çok büyük sitelerde yazınızdan bir kopya olması… Pek çok yöntem var.

    Yine arkadaşlarınızın atladığı bir şey var. Sanatçılar yayınevlerinin aklına kötü şeyler gelmesin diye bu koruma metotlarını daha bastırmadan önce yapıp öyle sunuyorlar yayınevlerine.

    Son olarak, kitap basımı azılıyor. Aynı Cd basmak yerine last.fm den ve Ipod için Internetten satış yapan sanatçılar gibi. Tüm yazılı yayın adım adım Internet yayınına geçiyor. Yakında çok daha sert cezaları görmeye hazır olun. Çünkü sahnedeki büyük oyuncular, dergiler, gazeteler, içeriklerinin çalınmasını artık hoş karşılamıyorlar.

  59. Öncelikle başarılı paylaşımlarınızın devamını diliyorum. Ben bazı ressamların eserlerinin ve internet ortamında görüp beğendiğim grafik çalışmalarının kullanım hakkını almak istiyorum. Bu eserlerin kullanım hakkını kimden veya hangi kurumdan alabileceğimi nasıl öğrenebilirim? Bu konuyla ilgili yazışmalara nasıl başlayacağım ve nasıl devam ettireceğim konusunda yardımcı olabilir misiniz? Telif hakkının alınması veya kullanım hakkı ricası ile ilgili, Türkçe ve yabancı dillerden mektup örneklerini nasıl bulabilirim? İlginiz için şimdiden teşekkür ediyorum.

  60. Ziya hocam;
    Bizim uyguladığımız yöntemi önerebilirim. Deviantart.com ya da flickr.com gibi sitelerde resim ya da fotoğraf sahipleri bellidir. (%100) Türkçe veya İngilizce olarak istediğiniz konuda arama yapıp beğendiğiniz eser sahibine özelden mesaj atarak kullanmak istediğiniz mecrayı açıklayıp izin istersiniz.

    Örneğin biz site olarak, resim ya da fotoğraf beğendikten sonra, eser sahibinin deviant sayfasına kullandığımız resim ya da fotodan direk link veriyoruz. Ayrıca eser altına yorum yazıp en iyi dereceden oylama yapıyoruz, ayrıca yorumumuza eserini kullandığımızı, link verdiğimizi eğer paylaşılmak istenmiyora hemen kaldırabileceğimizi belirten bir açıklama ekliyoruz.

    Şu ana kadar 100 küsur eser kullandık. Sadece 2 defa isteğimiz reddedildi…

    Ayrıc konuya ilgili Süleyman Sönmez hocam da benzer bir çalışma yapıyor. Yazıların altına foto resim vs lerin kaynağını veriyor.

    Ayrıca ne yazık ki ülkemizde hala yaptırımı olmayan CC lisansını da Süleyman Hocam anlatmış. Bu lisans kullanılarak kaydedilmiş eserin kullanım hakkı CC lisansının derecesi ile ilgili. Yukarıda anlataıldığı üzere…

    Not: Süleyman Hocam keşke gelebilseydiniz Fikir Atölyesinin akşamına… Gerçekten çok şey kaçırdınız…

  61. Gerçekten çok süper yazmışsın hocam.Eline sağlık.Ayrıca siten de çok hoş.Hele ki yandaki Türkçe yazanlar için yazım kurallarına uyulması gerektiğini yazman apayrı bir incelik.Teşekkürler yazı için.

  62. Arkadaşlar ben de yeni blog dünyasına adım atanlardanım. Bazı arkadaşlarımın alıntılarından farklı yollarla alıntıladım. Şimdiden özür dileklerimi belirteyim

  63. Süper bir yazı olmuş elinize sağlık. Bu alıntı meselesi çok saçma insanlar biryerlerde görüp de yayınlamazlarsa o bilgi çoğalıp her noktaya erişmez kanaatindeyim.Yanlış mı düşünüyorum acaba?

  64. En sonunda!
    İnanın yorum kısmına ulaşamayacağımı düşündüm bir an. Yazınızı yaklaşık iki saat önce okudum. Siz onca tekrarınızın üzerine sıkılarak da olsa, büyük bir ısrar ve ciddiyetle, sanırım son bir kez hatırlatmalarınızı yapmışsınız. Hiç bir emeğin boşa olmadığının bir ispatı olarak, bu yorumu bırakır bırakmaz yerime, yurduma dönerek bütün resimleri ortadan kaldırmayı planlıyorum. Diğer taraftan işin ciddiyetinin farkında olduğumu düşünsemde, eksiklerimi görmeme yardımcı olduğunuz için teşekkürler. Zaten sitenize her uğrayışımda, hayatıma yeni bir bilgi kırıntısı girmeden terketmem mümkün olmuyor. 🙂
    Başarılarınız baki olsun umarım.
    Kolaylıklar diliyorum…

  65. Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa göre “izinsiz alıntı” yapmak yasak. Bir arkadaş iki ya da üç haftadır “rica etmeme” rağmen yazımı kaldırmadı. Üstelik yazım değiştirilmiş ve şahsıma “hakaretler” edilmiş. Fikirlerim, kendi fikirlerine benzemediği için. Üstelik yazının konusu 180 derece çarpıtılmış. Bunun suç olduğunu bilmediğini ısrarla ifade eden bir arkadaşa 2 gün mühlet verdim. Bakalım ne olacak 🙂

  66. Çok güzel bir yazı olmuş. Tamamen hobi amaçlı basit blogumdan bile kendi balkonumda oğlumun maket yaparken çektiğim fotografları ve ilgili yazım bile birçok site tarafından kopyalandı.
    Artık fotograflarımın ve yazılarımın güzel olanlarını yayınlamıyorum veya fotografların küçültüp üzerine de site adını yazmaya çalışıyorum. Görüntü bozuluyor ama çözüm bulamadım.

  67. A. Çetin’in düşüncelerine katılıyorum. Üretilen bilgi evrenseldir ve tüm insanlığındır. Telif hakları iddia edildiğinin aksine insanlığın gelişimi önünde engeldir. Bir konuda o güne kadar ki bilgi, birikimlerimizi kullanarak bir yazı yazmışsak bunun başka sitelerde de yayınlanması, o yazıyı daha fazla insanın okumasını sağlar ki bu da iyi bir şeydir. Yanlış olan bu yazıya bir mülk gibi bakmak ve mülkiyet hakkı talep etmektir.

  68. Kara Murat öylesine tutarsız bir düşünce ki, sanki bu siteye girmek için insanlardan para istiyoruz ya da bilgiyi saklamak için üyelik istiyoruz sanki linkleri gizliyoruz sanki emeğe saygı diyoruz. Bizim istediğimiz bilginin mülkiyet hakkı değildir. Bilgi kişileri ve olayları aşarak tekrar tekrar bulunur ve insanlığa geri döner tıpkı suyun doğadaki döngüsü gibi. Bizim kızdığımız bir bilgiyi ve sanatı üretenin insan olarak hakettiği ve tüm dinlerde hukuk sistemlerinde mesleki hak olarak görülen yaşamı ve yaşamın en kıymetli nesnesi olan zamanı harcamasına karşılık olarak o kişinin isminin anılması ve eğer orijinal bir yayın mecrası kullandıysa ona gönderide bulunulmasıdır. Ancak sözlerinize bir tek noktada katılıyorum. Telif Hakları hakça olmalıdır. Kitaplar 5-10 TL yi geçmemeli sinema daha ucuz olmalı konser ucuz olmalı kültür etkinliklerine giden ulaşım bile ucuz olmalı. Bunlarda yerden göğe kadar haklısınız ama sanatçıyı üreteni ezip geçmek sosyalist sistemlerde bile kabul edilemez bir mülkiyeti çiğnemektir. O mülkiyetin adı üretene saygıdır.

  69. A. Çetin tutarsızlık bir düşünce dizgesinin kendi içindeki matematiksel ve mantıksal eğrisinin limit sonsuza gitmesi, pratik bir sonuca ulaşmaması ya da girdi değerleri ile çıktı değerlerinin ölçüm değerlerinin birbirlerine eşit olmaması nedeniyle maddenin korunumu yasasına aykırı şekilde bir değerin üretilmesi ya da yok edilmesidir.

    “Sanatçısı ve üreteni olmayan ve yaratanı olmayan” sanat yoktur.

    “Herkes yaratsın ve biz sömürelim” fikri tamamen tutarsızdır. Bunun sonucunda diğer emekle çalışılan her şeyin – örneğin sizin emeğinizle ürettiğiniz neyse onu bana vermeniz gerekir.- madem ürettiğim yazıya talipsiniz ben de sizin arabanıza evinize ve elbisenize talibim. Eminim memnuniyetle kabul edersiniz.

    İnsanlık tarihi boyunca uygulaması yapılamayan ütopik fikirler bulunmuştur. Ama yaşamamıştır. Çünkü kendi içlerinde tutarsızdırlar. Hayalle gerçeği birbirinden ayıran şey tutarlılıktır. Ve hayalleri gerçeğe dönüştüren şey de tutarlılıktır.

    Bir de çok güzel bir ayrıntı. Kurduğunuz cümleye bakalım mı?
    Şöyle demişsiniz. “Bir dakika benim düşüncem nasıl tutarsız olurmuş?”

    Anahtar kelime şu “Benim düşüncem.” Düşüncenize nasıl sahip çıkıyorsunuz değil mi? Çünkü o sizin. Bir de Mona Lisa’yı siz çizmiş olsaydınız ve Kara Murat’ta alıp gitseydi altındaki imzanızı da silip satsaydı o zaman ki tepkiniz görmek isterdim.

  70. Süleyman bey yazdıklarımda tutarsızlık nerede anlamadım. A. Çetin’in yazdıklarına katıldığımı belirtmişim ki buradan birinin sizin yazdığınız yazıyı kopyala-yapıştır yapıp, altına adını yazmasını doğru bulmadığımı çıkarmanız gerekiyor. Mesele; buna bir mülkiyet yükleyip, sahiplenmek. Çünkü bu sahiplenme üretilenin paylaşılarak daha çok insana ulaşmasını engeller yada daha hafif bir ifadeyle yavaşlatır. Bu da insanlığın gelişimi için iyi bir şey değildir.
    Bu arada son cümlenizden sosyalist sistemlerde sanatçıların, üretenlerin ezildiği gibi bir anlam çıkmak üzere. Çıkmamalı di mi?

  71. Tutarsızlık nedir diye sormamıştım, neden benim düşüncem tutarsız onu sormuştum. Pratik bir sonuca ulaşamayan düşünce telif haklarının var olması gerektiği düşüncesidir, değil midir? Değilse zaten konuşmaya gerek yok. Burada ben kısır döngünüzün sebebini açıklıyorum, diyorum ki: telif hakkı ve benzeri yasalar kendi içinde çelişir ve evrenin oluşturduğu yasalara aykırıdır o yüzden birileri çalar ve o yüzden siz engelleyemezsiniz. Şimdi benim düşüncem mi tutarsız sizin düşünceniz mi?

    Yazmayacaktım ama yazıyorum, bir metnin altında bir ad olmasının yazar ve okuyucu nezdinde ortak olmayan tek bir nedeni vardır;

    Okuyan için: Yazarın kimliğini bilme ve ona göre hareket etme.
    Yazar için: Her açıdan kendini tatmin etme.

    Bunun adı bencilliktir, o kadar. FAKAT ben de yazılarımın altına adımı ekliyorum peki ben bencil miyim? EVET, bu bencilliği nasıl değerlendirdiğiniz ile ilgili olarak, ben eğer yazımın altına adımı koyuyorsam, başka yerde bu yazıyı altında adım olmadan okuyorken sinir oluyorsam ben bencilim. Yani, adımın duyulmasını istiyorum, gurur duymak istiyorum, para kazanmak istiyorum, başkalarının benim sayemde para kazanmasını istemiyorum diye düşünüyorum daha doğrusu parası olmayanlar ulaşamasın, gurur vermeyecekse neden yaratayım, benden başkası bu işle para kazanamasın diyorum.

    Pek bir bencilmişim, siz de öyle. Ama bunu kötü bir şey olarakta düşünmüyorum bu tamamen bizlerin yüzünden, bizi bizden korumak için ortaya çıkmış bir duygu. Daha önce de söylediğim gibi, insanlık geliştikçe, bu duygular körelecek ve bizler bu konuları konuşmayacağız.

  72. Hocam şimdi bir sorum olacak;
    Her hangi bir resmi avatar olarak kullanabilir miyiz? 1 hafta en fazla sonra zaten değiştiriyoruz. Cevap nedir?

  73. Süleyman Bey
    Çok güzel bir makale olmuş tebrik ederim.
    Yazının iyisi yazarının başını derde sokarmış sizin de başınıza gelen böyle bir durum olmuş.
    Burada bulunan yorumlarınızdan birinde

    “Bir eseri Tasdix vb sistemlerle kayıt etmeseniz de yaratıldığı an telif hakkına sahiptir. Yani elinizde eser “Ben bunu yazdım, besteledim” diyerek geldiğinizde kimse birşey diyemez. Ama birisi “O benimdi benden çaldın” derse işte ispatlamak zorunda kalınır. Biz gerekirse, diye ürünlerimizi kayıt altına almak istiyoruz. Bir çok metot var. Kapalı zarfta kendi adresine taahhütlü postalayıp hiç açmamak, noterde tasdiklemek vb.”

    Acaba yazımızı kendimize e-posta yoluyla yine kendimize yada belirli bir e-posta adrsine göndersek serverlar bu e-postanın tarihini kaydedecektir. Böyle bir yöntemi de yazılarımızın kendimize ait olduğunu kanıtlamak için kullanabilirmiyiz?
    Delil olarak kabul edilirmi? cevabınız için şimdiden teşekkür ederim.

  74. Sabri Beyin sorusunun cevabını ben de merak ediyorum; çünkü ben yılın çoğu boyunca kendi bilgisiyarımı kullanamıyorum, tabir yerindeyse yaban ellerdeyim. Oralardaki ortak kullanımlı bilgisayarlara tasdix indirme imkânım da yok.

  75. Sabri Taşlıel ve Mustafâ Râvî,
    Tasdix sistemi bilgisayara yüklenip dosyanın yaratıldığı tarih, uzunluğu vb. gibi değişkenlerle zaman parametrelerini kullanıp her seferinde eşsiz bir numara üreten bir sistem.

    Bu sistemde noterde olduğu gibi orijinal dosyanın bir kopyası da Tasdix’te saklanmıyor. Yani online bir belgenin değiştirilebilirliği çok yüksektir. Bu nedenle ben yazdığım yazıları Word formatına alıp öyle Tasdixliyorum keza fotoğrafları da. Bir anlaşmazlık halinde mahkemeye sunacağım orijinal kopya bu oluyor.

    Aslında yıllardır yazıp duruyoruz. Noterler birlikte bir kararla artık devasa bir server ve güvenlik yazılımı ile dijital onay ve noterlik sistemine geçmeli. Devletin e-imza kullandığı bir sistemde halen noterlerin ıslak imza kullanması mantıklı değil.

    Elbette birgün bu sistem kurulacak da farkında değiller maddi olarak da müthiş kayıpları var 🙂 Ortada bir ihtiyaç var. Artık çözülmeli.

  76. işin hukuki boyutuna girmenizçok iyidir.ama felsefenizi kesinmiş gibi göstermeyin. nolur kendinize saklayın

  77. Mehmet yorumun çok eğlenceli 🙂 Yayınlamadan edemedim.
    Demokrasi kültürümüz toplum olarak pek zayıf yıllardır fikirlere saygılı olmayı öğrenmeye çalışıyoruz.

    Felsefem kesin değil elbette. Kesin olsa şurada yüzlerce yorum olmazdı. Farklı görüşler yayımlanmazdı. Bir fikri sunuyorum, otorite değilim, bir blog yazarı olarak şüphesiz ancak kendi kişisel fikrimi sunabilirim.

    Bu fikrin eksik olduğunu düşünüyorsanız, buyrun görüşlerinizi sunun, üzerinde tartışalım, şu an yazı 60 binden fazla okunmuş. Bu binlerce farklı görüş var demektir. Fikrini sunan herkesin fikirleri bu yorum alanında yıllardır yayımlanıyor müdahale etmiyoruz.

    Kısacası kimse sizin dediğiniz gibi “fikrini kendine saklamamalı”, gelişmiş bir ülke olmak istiyorsak Avrupa’nın temelini kuran ve gelişmiş her ülkenin temelini kuran, söz söyleme hakkına saygı duymalıyız. Hani özdeyişte dediği gibi “Fikirlerinden nefret etsem de, özgürce söz söyleyebilmen için canımı veririm”

    Dilerim, bu yorumdan sonra tekrar yazıp fikirlerinizi paylaşırsınız.

  78. İtiraf ediyorum, yazdıklarınızın hepsini okumadım, daha doğrusu okuyamadım. (Ç)alıntı olayından çok çekmiş biri olarak devamını getiremedim, miğdem kalktı.

    Eşimin yürüttüğü bir site var: cevherkutusu.com. İnternette arayın, o kadar çok sitede yazılarını çalmışlar ki. Hangi biriyle uğraşalım? O kadar iğrenç bir durum ki bu. Ama inanın ne söyleseniz nafile. Bir şeye gerçekten emek vermeyen kimse anlamaz söylediklerinizi.

    İşin daha garibini söyliyeyim mi size. Bunu sadece bloglar yapmıyor. Haberturk.com gibi, Chip.com.tr gibi siteler de yapıyor. Tek farkları yabancı sitelerden araklamaları.

    Mesela netmosfer.com’da dün gece yayınladığım bir haber var, windows güncellemesi ile ilgili. BBC’de görmüştüm bu haberi. Çoğunu çevirdim, bir kısmını da kendim değiştirdim ve siteme ekledim. Kimse anlamaz BBC’den aldığımı. BBC bile anlamaz. Ama vicdan işte, Allah korkusu biraz da. Altına koydum BBC’yi, linkini de verdim. Aynı yazı Haberturk.com’da yayınlanmış bugün. Onlar da BBC’den almış, daha doğrusu araklamış. Ama hiçbir kaynak göstermemişler. Onlara bu hakkı veren nedir? Büyük olmaları mı? Ne büyük tezat.
    Bu onları istatistiki anlamda büyütüyor olabilir, ama bence ahlakî olarak küçültüyor.

    NOT: Sizin uzun yorumlarınızdan cesaretle bu kadar uzun yazdım, kusura bakmayın.

  79. Merhaba yazınızı okudum. Açıkolamalar için teşekkür ederim. Sizden ricam Agpl v3 lisansı için bir bilginiz varsa bunun hakkında bir yazı yazabilirmisiniz?

  80. SLM .ÖNCELİKLE YAZDIĞINIZ YAZI BAYAĞI HOŞUMA GİTTİ. BENDE AYNEN KATILIYOM SİZE.

    BEN İLK OKULDAN BERİ ŞİİRLE İLGİLENİYORUM . AMA ŞİİRLERİMİ YAYINLAYAMIYORUM .
    SİZİN SİTEYE NASIL ÜYE OLABİLİRİM. YARDIMCI OLURSANIZ SEVİNİRİM. HEMDE ÇOK .ŞİMDİDEM TEŞEKÜRLERİMİ SİZE SUNARIM.

  81. Suleyman Bey yazinizi dikkatlice okudum.. Yorumlar arasinda da bir konu gecmisti “afisler” hakkinda .. Afislerin telif hakki olmadigini soylemissiniz. Benim merak ettigim buna benzer bir konuda daha tv de cikan reklamlar acaba telif hakki icerir mi ? …

  82. Çok güzel bir yazı. Teşekkürler. Peki deviantart’taki resimlerin kullanılabilirlik durumu nedir?

  83. Emek, alım, çalım gibi kelimeler yerine oturmuş, güzel, kişisel bir yazı. Tekerleği ya da ateşi bulan kişi bu yazıyı okusaydı eminim “keşke altına tüm hakları saklıdır” yazsaydım diye düşünürdü.

  84. Herhangi bir sorum yok fakat üniversite 2.sınıf endüstri mühendisliği öğrencisiyim.Yarın ki Research andreport writing techniques sınavım var ve hocamız sınavdan önce kendinizce plagiarism hakkında ingilizce kısa bir makale yazın dedi. Ve bununla beraber neden çalıntı yapmamalıyız gibi konuları da ekledi. Tabi türkçe düşünüp yazmak başka ingilizce düşünüp yazmak başka derken bu yazıyı gördüm ve gerçekten de yazmam için kafamda belli düşünceler oluştu. Burda okuduğum şeylerin sadece bir kısmını sınavda kendi cümlelerimle makale şeklinde yazıcam ve bu yazıyı okuduktan sonra bunu yazma gereği hissettim. şimdiden çok teşekkür ederim….

  85. iyi günler
    bir sorum olacak.Bu resimlerle ilgili telif hakki süresizmi?Mesela bir gazetenin arsivinden (2003)bir resim kopyaladim bunun telif hakki varmidir?Birde her resim için resimi çeken adimi nerden bulacagiz.resimlerden video olusturdugumuzu düsünürsek en az 150 resim var simdi 150 adami ariyim izinmi istiyecegiz.Huylusu var huysuzu var izin vermez vermez birde o var.Bu resim konusu çok muglak.2. soru diyelim bir video paylastim bir programi çekip onunda telifi var.Bunu yayinliyan site niye yayinliyor.Tipki ben bankadan para çaldim arkadasimin evine su bavulu sakla dedim oda içine bakmadan sakliyor.o da suçlu oluyor.Yani ben bu telif isinden bir sey anlamadim.Ticaret yapmiyoruz.sadece paylasim amaçli.zaten o video olsun resim olsun adamlar bir sürü para kazandi.Yayinladiktan sonra halka ait olsa ne olur yani.Bu kdar olmaz ki kardesim.Hirsizlik emek diyorlar anlamis degilim binlerce maden çalisani var cuzi bir paraya.Gûnlerce karanlikta sagliklarini hiçe sayarak yapilan emek var bu emek ftografçinin emeginden çok daha fazla fakat o madenci bir resim paylasmis olsa hak yedin diye binlerce liraya ceza yiyecek.Yani iyice biktik bu telif hakkindan.Ticari kullanirsa tamam haksiz rekabet felanda ama halkin kullanma yetkisi olmali bence birde sorularimi cevaplarsaniz sevinirim saygilar

  86. Hocam ellerine sağlık, oldukça açıklayıcı olmuş. Özellikle “centilmence kullanım” maddesi ama bizde yok sanırım. Hocam benim siteye baktıysanız, sitede sadece öğrencilere yönelik çalışmalar var. Eğitim amaçlı tamamen. Öğrencilerim ders çalışmlarını internet ortamında da takip edebilsin diye oluşturdum zaten. Ayrıca hocam zaman ayırdığınız ve bizleri hem burdan hemde mailden bilgilendirdiğiniz için teşekkür ederim.

  87. Hocam, üzerinden bunca zaman geçmesine rağmen bu konunun sürekli gündemde olması ne acıdır. Yazılarımızı, fotoğraflarımızı halen çalıyorlar, ama aslında çalınan şey itibarımız. Bir fotoğrafımı alıp kendi blogunda kendi çekmiş gibi yayınladığında benim aldığımı düşündüğü takdirleri almak peşinde. Bir blog var burada ismini vermek istemiyorum. Her ay bir iki kere giriyorum geriye dönük içeriklerini tarıyorum. Fotoğraflarımı kullanıyor. Eğer yeterince ilgi görmediğine inanırsa yayından kaldırıyor. Daha önce uyarı mahiyetinde bir mail de attım ama çok sevdiği için yapıyormuş. Hayatımda böyle saçma şey duymadım. Bu da ayrı bir hastalık olmalı.

  88. Gerçekten harika bir açıklama yapmışsınız. Sanat ve sanatçının haklarını korumalıyız. Sanat ve sanatçıya verilen değer bir milletin gelişmişlik seviyesini belirler,bence. 1 Saattir,yorumlar dahil olmak üzere,bütün yazdıklarınızı okudum. Ufak tefek yazım hataları yapmışsınız ama ellerinize sağlık. Çok güzel olmuş!

Kara Murat için bir yanıt yazın

Yorumunuzu yazınız
İsminizi Yazınız