R157, asil çenesini ve gururlu gözlerini insanların üzerinde gezdirdi. Toplantıdakiler, onun yakışıklı yüzüyle, zeki gözleriyle karşılaştıklarında, generallerden birinin emir subayı olduğunu düşünüyorlardı. Robot olduğunu bilen birkaç kişi dışında hiç kimse özellikle onunla ilgilenmiyordu.

r157
R157 | Görsel tasarım Atilla Bayram

Robot Teknolojileri Yönetim Kurulu Başkanı, toplantının açılış konuşmasını yaptı. Askeri Araştırma Projeleri Başkanı da, kısa bir konuşmayla gelenlere teşekkür etti.

Toplantıdaki katılımcılar, üst düzey yöneticilerden, iş adamlarından, Nobel ödüllü bilim insanlarından, devletin ve ordunun en üst kademe personelinden oluşturulmuştu.

Bu seçkin insanlardan müteşekkil elit topluluğun üyeleri, birbirlerinin ne amaçla burada bulunduğunu kestiremiyorlardı. Davet edilmişlerdi ve kendi beklentilerini aşan bir şeyin toplantının konusu olduğunu gelir gelmez anlamışlardı.

Toplantıya, Robot Teknolojileri şirketi (RT), ev sahipliği yapıyor gibi görünse de, sıkı bir ordu yakınlığı gözden kaçmıyordu. RT Başkanı, RT’de çalışan ve insan psikonörolojisi profesörü olan bilim adamını ilk konuşmacı olarak kürsüye çağırdı.

Siyah saçlarındaki ve bronz tenindeki ufak bronz lekeler, adamın piyasaya yeni sürülen point (nokta) adındaki ilacı kullanmış olduğunu gösteriyordu. Bu sakinleştirici ilaç, iki günden önce bedenden izlerini silmediğinden, zavallı adam herhalde hazırlıksız yakalanmış, bu sabah bir emrivaki ile kendisine gelen davete icap etmek zorunda bırakılmıştı.

Görünüşü salonda bir iki mırıltıya yol açsa da, adam çok rahattı. Sıcak bir gülümsemenin ardından ellerine bakıp, “Deney, sadece deney, beyler ve hanımefendiler. Lütfen sakin olun.” dedi. Yalan söylüyor olsa bile, uzmanlığını konuşturduğu için herkesi buna inandırabilirdi ve birazdan inandıracaktı da.

TAKİBE ALIN:

X (Twitter) Takip Edebilirsiniz: 
twitter.com/ssonmez

Bilimkurgu okumayı seviyorsanız,
Starbul ilginizi çekecektir. www.starbul.com

Youtube Kanalım: 
www.youtube.com/suleymansonmez 


Yine ellerine bakıp konuşmasını sürdürdü. “Gerçekten de, insana nokta olduğu duygusunu veriyor. Zihin, çok geniş ve ferah hissediliyor. Üstelik bağımlılıkta yaratmıyor. Her neyse…”

Bakışlarını ellerinden dinleyicilere çevirdi. Sözleriyle, sakinleştiricinin adının, tendeki noktalardan değil de, akılda nokta olma duygusu bıraktığı için verildiğini hissettirdi. Herkes o duygunun nasıl bir şey olduğunu düşünürken, cildindeki lekeler önemsiz hale geldi. Algı yönetiminde çok iyiydi.

“Beni birçoğunuz tanıyor. Ama tanımayanlara ufak bir fikir vereyim. Akıl kinetiğinin, soyut kalıpları konusundaki çalışmalarım, yıllardır insan zihninin eksik hatta yanlış anlaşılmasına yol açan bazı fikirleri yıktı. Övündüğümü düşünmeyin ama bu şekilde çok yeni bir mantıkla, insansı robotların beyinlerini oluşturacak programlar yazılmaya başlandı. Yani, korkmanıza gerek yok, kimi şirket psikologları gibi pazarlıkta kullanılmıyorum. Elinizi sallayışınıza veya gözlerinize bakarak, ne düşündüğünüzü söylemek için getirilmedim.” Gülüşmeler oldu.

“Evet, konunun detaylarını birazdan asistanım açıklayacak ama toplantının temel ‘nokta’larını şöyle söyleyelim; Birinci ve en önemli husus RT, Robot Teknolojilerinin heyecan verici son gelişmeleri, ikinci ‘nokta’ ilkiyle ilgisiz görünen ama öyle olmayan bir konu. Bunu asistanım değil, eee… ismi hatırlayamadım. Sakinleştiricinin yan etkisi mi yoksa zaten kimse bana söylememiş miydi ?” Gülüşmeler oldu yine.

“Her neyse, Askeri Araştırmadan bir yetkili anlatacak ve anlatacağı şey, Orion Takımyıldızı’nda bir gezegene inerek kaybolduklarını medyadan takip ettiğimiz, kendileri için yürekten kaygılandığımız Zarif Kuğu adındaki uzay gemisinin mürettebatının, bilinmeyen yolculukları olacak.”

“Üçüncü ve son olarak da, sizin vereceğiniz karar ve fikirler. Bunu, ilk ikiyi dinlemeden anlayamayacaksınız. Sizi çok meraklandırdığımızı biliyorum. Ama konu son derece ciddi ve yanlış anlaşılmaması için dikkatli iletilmeli. İlginiz için teşekkür ederim.” Kürsüden indi.

Asistanı olan güzel kadın, kısa kesilmiş saçları ve derisindeki noktalarla “deney”e katıldığını hissettiriyordu. Profesöre teşekkür edip hemen konuşmaya başladı.

“Bilgisayarlarda yetişkin bir beyin yaratamadık. Biz sadece bir bebek beyni modeli kurduk. Bu modeli, genleri aynen taklit eden hafıza programlarımızla başardık. Genlerdeki Adenin, Guanin, Timin gibi temel parçaları sayısal halde bilgisayarda yaptık, aynı DNA dizilimini kurduk.

Açıkçası sayın konuklar, biz robotun beynini elektronik olarak değil; program alarak, hafızadaki sayısal genlerden, sayısal hücrelerden, sayısal nöronlardan oluşturduk. Yirminci yüzyıl teknolojisiyle elektronik olarak yapsak, belki de Ay kadar bir sahaya ihtiyacımız olurdu. Oysa biz holografik kristal teknolojileriyle insan kafasından biraz büyükçe bir alanda, gerçek bir insan beynini tümüyle, organik madde kullanmadan birebir kopyaladık.

Fazla teknik açıklamaya girmeden şöyle söyleyeyim; Beyin hücrelerini, mekanik yerine, hatta elektrik akımı yerine, holografik görüntülerle saklıyoruz ve bunlar holografik nöronları aracılığıyla haberleşerek beyni oluşturuyorlar. Yani bilgisayarlardaki gibi, kaydedilince aynen fotoğraf gibi kalmıyorlar. Kaydın, hafızanın bizzat kendisi aynı zamanda işlemci de. Bu sizin için şaşırtıcı olabilir fakat çok yakında tüm teknoloji bunun üzerine kurulacak.

HİKAYENİN DEVAMI AŞAĞIDAN SATIN ALINARAK E KİTAP OLARAK OKUNABİLİR

FF75AgAAQBAJ

GOOGLE PLAY KİTAPLAR / Google Play Books
(Android telefon, tablet , Windows / Mac notebook ve bilgisayarlarda okunabilir)
https://play.google.com/store/books/details/SÜLEYMAN_SÖNMEZ_BİRAZ_TUHAF_BİR_KİTAP?id=FF75AgAAQBAJ

APPLE iTunes / iBooks / Kitap
(iPad , iPhone ve Mac bilgisayarlarda notebooklarda kitap okuyanlar için)
https://itunes.apple.com/us/book/biraz-tuhaf-bir-kitap/id840432897?mt=11

HEYECAN SİZİ BEKLİYOR!

* Karıncaların beyninden oluşan bir bilgisayar ağı mı? 

* Erzincan’da bulunan antik bina hangi sırları saklıyor? Tüyler ürperten bir afetin izleri…

* Van Gölü kuruduğunda biyoyakıt için başlayan çalışmalar nasıl bir felakete yol açtı?

* Sonsuza dek değiştiler Sevgi Silahı.

* Bu ağaç muhteşem görünüyor nefesim kesildi… Evet senin genlerinden ürettik onu…

* Dünyada son nükleer bomba da bitene dek yarı ömürlerini…

* Kendine saklaman mümkün değil düşüncelerini

* İnsana en çok benzeyen robot yabancı gezegenin ölümcül görüntülerini nasıl çözecek?

ÖYKÜLERİN İSİMLERİ

1) Birleşik Karınca İşlemcisi
2) Ve Bacterıopro, Van Gölü’nü Biyoyakıta Çevirdi!
3) Düşüncelerin İşitildiği Gün…
4) Bulutkulak
5) Arş’ın Kitabı
6) Sevgi Silahı
7) Ağaç | ಮರ
8) Son Bilgisayar
9) Yarılanma Ömrü
10) Sayha

ISBN NO: 978-605-87015-0-2

TAKİP İÇİN : Yazdığım Kitaplar | Youtube | Twitter | Instagram



6 YORUMLAR

  1. Elifin Günlüğü, siz böyle dedikçe hem seviniyorum hem de nerelerde hatalı yazıyorum veya kitap formatının dışında yazıyorum diye düşünmeden edemiyorum 🙂

    Maide, ne mutlu aynı hissi paylaştığımız için, yazarken de aynı duyguyu almıştım.

  2. Konunun gelişimi güzel ,

    mantık güzel ,
    okurken gerçekten zevk alarak okudum .
    Sonuç cümlesini Yaratıcı’ya bağlamışsın, ben de olsam belki böyle düşünürdüm, bu gerçi biraz Türk stili olmuş.

    Tabii Süleyman, şöyle birşey var .
    Bu kısa hikayen biraz Spiderman serisinin 4 uncu filimini senin yapman gibi olmus .
    yazi tarz ve konu son ana kadar isaac Asimov’un robot serisinin devami niteliginde .

    buyuk ustalar butun satranc tahtasini parsellemisler ,
    Bu sebebten ustalarin arkasindan gitmek satranc nerdeyse tek yol .

    Ama bilim kurguda ve yazarlikta sinirlama senin yaraticiliginla baglantili .
    Asimow tabiki bilimkurgunun babasi ,Ama yaraticiligini onunla sinirlamana gerek yok .

    Bu derece guzel ve etkili yazabiliyorsun , cokta yeteneklisin .Yazarlik , bilimkurgu konusunda iyisin ve bence cok basarili olursun .

    Yanliz buyuk ustalardan etkilenmen tabilki dogal , ama Asimov un asistanligi diilde Suleyman Sonmez ‘in kendi tarzini yakalamasi ben bir Turk olarak cok daha sevindiri gurulandirir .

    Yazarlik konusunda yetenekli olarak gordugum ,gercekten farkli ve renkli kisiligi olan , arkadasimi kayirmadan kendi yorumumu yazdim.

    Suleyman gibi bir insani tanimak benim icin sans ,
    Zamaninda cok iyiligini gordugum arkadasima ve ailesine istedikleri gibi hayirli bir hayat diliyorum .

    Blog konusunda cok basarilisin bunu soylemem lagzim ,
    Nasil ediyorsun nasil yapiyorsun bilmiyorum ama ,
    ya buyuk bir ekibin var, ya da tek kisilik buyuk bir adamsin .
    bu kadar dolu dolu site ben gercekten bilmiyorum .

    Telefonla fazla görüşemesekde, gönlümüz wireless .

    Cesur Ozkurt / Thailand

  3. Cesur ne zamandır görüşmüyorduk. Yorumunu görünce çok sevindim. Şimdi aslında bu hikayedeki önemli bir unsur 1998 yılında yazılmış olması. O sıralarda bilimkurgu öykülerim de daha çok ustaların izi vardı. Geçen yıllar içinde özellikle şu son iki yılda kendiminde şaşırdığı bir yol açıldı zihnimde ilk önce “Ve BacterioPro, Van Gölü’nü Biyoyakıta Çevirdi!” http://www.gunesintamicinde.com/ve-bacteriopro-van-golunu-biyoyakita-cevirdi/ geldi. Bu hikaye roman olacak bir yoğunluktaydı. Oradan sonra yazdığım hikayeler değişime uğradı. Kurgulamıyordum aniden yazmaya başlıyordum.

    Düşüncelerin İşitildiği Gün…
    http://www.gunesintamicinde.com/dusuncelerin-isitildigi-gun/

    Sevgi Silahı http://www.gunesintamicinde.com/sevgi-silahi/

    Zaman İmparatorluğu http://www.gunesintamicinde.com/zaman-imparatorlugu/

    Birleşik Karınca İşlemcisi
    http://www.gunesintamicinde.com/birlesik-karinca-islemcisi/

    Sayha | Kentin Gizemi
    http://www.gunesintamicinde.com/sayha-kentin-gizemi/

    Son Bilgisayar
    http://www.gunesintamicinde.com/son-bilgisayar/

    Rüya Tapınağı
    http://www.gunesintamicinde.com/ruya-tapinagi/

    Yarılanma Ömrü
    http://www.gunesintamicinde.com/yarilanma-omru/

    ಮರ
    http://www.gunesintamicinde.com/%e0%b2%ae%e0%b2%b0/

    Bu öyküler sürüyor. Bazılarının iyice merkezleşmesini bekliyorum. Aklıma fikirler geliyor ve birgün yazılacaklar. Ama fırsat bulup okursan artık büyük ustaların gölgesinden çoktan çıktığımı göreceksin. Hiç anlatılmamış olayları anlatmaya başladım. Devamı da olacaktır 🙂

    Gelelim bu yıllar öncesinin öyküsüne eminim aynı öyküyü bugün yazsam bambaşka olurdu. Ama olduğu gibi yayınlamak istedim. Her öykünün vereceği bir şeyler var.

    Blog ise yıllardır okuduğumuz tartıştığımız şeylerin yazılması belli bir ritme girince akış kuvvetleniyor ve o yönde daha çok şey üretebilir hale geliyor insanlar.

    Sesini işitmek için de Interneti ayarlarız dostum bu mektup kıvamında yorumu herkese selamlar gönderip bitiriyorum 🙂

maide için bir yanıt yazın

Yorumunuzu yazınız
İsminizi Yazınız