Değerli okuyucularım Beyoğlu’nda bir iş için gezerken tesadüfen gördüğüm galeri afişlerini izleyerek Pera Müzesi’ne gittim. Tepebaşı’nda ulaşımı kolay olan Pera Müzesi’nde her biri birbirinden şaşırtıcı ve hayranlık uyandıran 5 galeriyi gezdim.

peramuzesi.jpg

Pera Müzesi, Beyoğlu-Karaköy Tüneli girişinden ters istikamate Taksim’e giderken sol tarafta bulunuyor. İçeri girdiğinizde güleryüzlü ve ilgili görevliler hızla yardımcı oluyor. Ortam tam anlamıyla sanat kokuyor. Resepsiyondaki hanım sağ olsun, asansörle beşinci kata çıkıp yürüyerek inmemi tavsiye etti ki, çok akıllıca bir stratejiydi 🙂

Asansörler de, sanattan nasiplerini almışlardı. Kapıları kapanınca, ait oldukları katın galerisine uygun fotoğraf resim ve desenlerle kaplı olduklarını görüyordunuz. Hoş bir ayrıntı. Her katta bulunan güvenlik görevlileri de sizi sıkmayacak şekilde yardımcı olup eserlerin güvenliğini sağlıyorlar.

Ve müjde fotoğraf çekebiliyorsunuz! Ne var bunda diyenlere lütfen şu yazımı okuyun diyeceğim 🙂

PERA MÜZESİ

Suna ve İnan Kıraç Vakfı’nın bir kültür girişimi, 2005 Haziran ayı başlarında kapılarını İstanbullulara açan Pera Müzesi, Suna ve ve İnan Kıraç Vakfı’nın, kentin bu seçkin noktasında, çeşitli düzeylerde kültür hizmeti vermek amacıyla hayata geçirmeye başladığı geniş kapsamlı bir kültür girişiminin ilk adımıdır. Bu projede bir ‘müze-kültür merkezi’ işlevini üstlenecek Pera Müzesi için, 1893 yılında mimar Achille Manoussos tarafından İstanbul’un gözde semti Tepebaşı’nda inşa edilen, yakın zamanlara kadar da “Bristol Oteli” adıyla tanınan tarihi yapı tümüyle elden geçirilerek çağdaş donanımlı bir müzeye dönüştürülmüş ve İstanbul halkının hizmetine sokulmuştur. Kaynak: http://www.peramuzesi.org.tr/

Evet gelelim müzedeki galerilere:

  • İşleyen Mekan (Yıldız Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi)

  • Naif Sanatta Bir efsane: Pirosmani Resim Sergisi

  • 20.Yüzyıl Ustalarından Baskı, Desen ve Suluboyalar

  • İmparatorluktan Portreler

  • Tarih Öncesinden Cumhuriyet Türkiye’sine Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri

  • Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Kütahya Çini ve Seramikleri

Kısa kısa gördüklerimi anlatayım.
İşleyen Mekan dikkatlice bakılmazsa ne bu kutu ne bu ekran ne bu duvar ne bu plastikler deyip geçeceğiniz bir kat – ki bir çok ziyaretçi böyle yaptı- Sözlerimden sabırla incelediğimi anlayabilirsiniz. Görmeden anlatılması zor uyumlar ve açılarda eserler ve oyun teması hemen göze çarpıyordu. Diyebilirim ki katta en çok eğlendiğim Sandık daha sonra TypeSonicWall’du. Kısacası sandıkta sizi bir sanatçı typesonic de ise kelimelerinizi harflerden oluşma görüntülere çeviren bir duvar bekliyor.

Pirosmani Sergisi ise, yüreklere hitap eden, sıradışı bir Gürcistan köylüsü Niko Pirosmani’ye ait. 19. yüzyılın ortası ile 1920’li yıllarda yaşayan ressamın ne hocası olmuş ne atölyesi. Köy yerlerinden hayvanlardan aldığı ilhamla, eserlerini siyah ucuz muşamba üzerinde, bazen bir kaç saatte bazen bir kaç günde yaratmış. Naif sanatın öncülerinden olduğundan zamanında sanatı çok kavranamamış. Ama Picasso tarafından müthiş bir beğeni ile anılmış. Efsanevi aşkı Fransız dansçı Margarita’ya yaptığı tablolar bu aşkın yoğunluğunu anlatıyor.

TAKİBE ALIN:

X (Twitter) Takip Edebilirsiniz: 
twitter.com/ssonmez

Bilimkurgu okumayı seviyorsanız,
Starbul ilginizi çekecektir. www.starbul.com

Youtube Kanalım: 
www.youtube.com/suleymansonmez 


Gerçekten de, tablolara verdiği isim, insanlarının ve hayvanların o güzel bakışları çok ama çok etkileyici. Dünyayı gördüğü gözlerin ne kadar sevgiyle dolu olduğu kolayca anlaşılıyor. En çok etkilendiğim eserleri “Eşek Köprüsü”, “Horozun Ailesi”, “Odun Satan Çocuk”, “Ayışığında Ayı”, “Aktris Margarita” oldu. Resimlerinin bazılarını görmek için tıklayınız.

İmparatorluk Portreleri ise, yağlıboya tabloların bir insanın gözündeki ışığı ve ruhu nasıl yansıttığına hayretle bakacağınız Osmanlı’yı bize tüm ruhuyla kadınlarıyla, ev halleriyle, duygu dolu sessiz yüzleriyle anlatan harikulade eserlerden oluşuyordu. Öyle ki kimi eserlerin çerçeveleri bile başlıbaşına sanat. Nasıl mı birbirine hayranlıkla bakan sarılmış iki sevgili biri altın sarısı giyinmiş birisi yeşillere bürünmüş ve çerçeve katlarca aynı ton yeşil ve altın renklerinden oluşuyor sanki onlar da aynı sevgiyle birbirine sarılmış.

Tabloların bir kısmı Avrupalıların Osmanlı kıyafetinde resmedildiği eserlerden bir kısmı ise padişah veliaht ve elçilerin portrelerinden oluşuyordu. Cidden sanat adına çok etkileyici ve geçmişin izlerini gündelik hayatta artık görmediğimiz derin bakışlarla ve yüzlerle bugüne taşıyan bir sergi kaçırılmamalı.

Özellikle büyük sanatçı Fausto Zonaro‘nun tablolarının yer aldığını belirtmeliyim.

peramuzesi2.jpg

Gelelim ölçü ve ağırlıkları sergileyen Anadolu Ağırlık ölçüleri sergisine. Okullarda kerrat cetveli gibi 🙂 ezberletilen önceden okka vardı arşın vardı, bu değişti denilen hikayeyi gerçek nesneler halinde görmek bir an sizi sessizce gözlemeye ve her bir parçanın nasıl kullanıldığına kuyumculukta mı, eczacılıkta mı, kumaş ölçerken mi, yapı inşaatında mı kullanıldığına bakmaya itiyor. Kuyumcu terazilerindeki o narin bezemeler ve el sanatları sizi hayranlıkla dolduruyor.

Kütahya Çiniciliği ise efsanevi bir sanat olmasına karşın Türk Kültürü’nün dünyaya başarıyla tanıtamadığı bir sanat. Kütahya daha eski medeniytlerce de kil yataklarının zenginliği ile porselen üretiminde başı çeken bir il oluyor. Elbette sergide hem gelenksel ürünlere hem de sıradışı çalışmalar yer veriliyor ki bunlardan gördüğümde afalladığım tamamamı parçalı çiniden üretilmiş, dünya küresi ve üzerindeki zamanın bilgilerine uygun haritalardı.

Baskı Desen ve Suluboyalar sergisi ise birbirinden farklı bir çok deneysel çalışma, desen resimden oluşuyordu.

Şimdi aklıma geldi. Yıldız Porselen Fabrikası çalışması da (Yaşasın Yıldız Porselen) bence çok eğlenceliydi. Anladığım kadarıyla sanat öğrencileri kapı kapı gezip “Bir zamanlar Yıldız Porselen Fabrikası vardı. Birbirinden güzel gündelik ev eşyaları üretirdi. Artıkfabrika kapandı sizin evinizde halen var mı?” diye soruyorlar. Evlerindeki eserleri gösteren evsahiplerinin eserlerinin fotoğrafını çekip anlattıklarını not alıyorlar. bunların tümü fotoğraf albümüne yapıştırılıyor tam o zamanlara ait tarzda bir albüme.

Pera Müzesi anlattıklarımdan çok daha fazlasını içeriyor ve birinci elden sizin gezmeniz için bekliyor.

Kaynakça:

Pera Müzesi Resmi Sitesi
www.peramuzesi.org.tr

 

PirOsmani
http://tr.wikipedia.org/wiki/Niko_Pirosmana%C5%9Fvili
http://commons.wikimedia.org/wiki/Category:Niko_Pirosmani

Çini Sanatı
http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87ini
http://www.kalemguzeli.net/modules/makale/makale.php?id=36

Yıldız Porselen Fabrikası
http://tr.wikipedia.org/wiki/Y%C4%B1ld%C4%B1z_Porselen_Fabrikas%C4%B1

Ağırlık ve Ölçü Birimleri
http://tr.wikipedia.org/wiki/Dirhem

Birim Çevirici
http://www.birimcevir.com/agirlik-ve-kutle-birimleri/agirlik-ve-Kutle-Birimleri.aspx

Fausto Zonaro
http://www.biyografi.net/kisiayrinti.asp?kisiid=3044
http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=fausto+zonaro

TAKİP İÇİN : Yazdığım Kitaplar | Youtube | Twitter | Instagram



1 Yorum

  1. NASIL BİR YER OLDUĞUNU BİLMİYORUM ÇARŞAMBA GÜNÜ GÖRÜCEM NASIL OLDUĞUNA DAİR BİR FİKRİMDE YOK İNŞ ÇARŞAMBA GÜNÜ PERA MÜZESİNDEYİZZZZZZZZ =)=)

YORUMUNUZ NEDİR?

Yorumunuzu yazınız
İsminizi Yazınız