Biz eğitimciyiz. İnsan kaybetmeyi kabul edemiyoruz.

Sadece birkaç gün önce olan üzücü olayda olduğu gibi bir kişiyi “kaybetmek” o kişinin bir silah alıp başka birini vurmasına  ve onu kaybetmemize yol açıyor.

O çocuğun hayatını bilemiyoruz. Ama gördüğümüz şu; herkes o çocuktan vazgeçmiş. Sırasıyla ailesi, okulu ve yol gösterecek herkes.

Kendi içsel karanlığında yol bulamamış ve ona yolu, karanlık fenerleriyle kalbi karalar göstermiş. “Gazan mübarek olsun” diye çıkarıldığı yolda otobüs camına dayalı kafasında sıcak bir insan elini bulmuş olsa gider miydi?

Şefkatli ve doğruyu ısrarla savunan bir insan bulsa gider miydi?

Kimler nerede terk ediliyor? Bizler öğretmeniz. Matematik, Türkçe, Fen, Yabancı Dil, Resim, Beden Eğitimi, Tarih, Bilgisayar ……. öğretiyoruz. Biliyorum ki ısrarla öğretiyoruz. Biliyorum ki vicdan sahibi olduğumuz için gerçekten çok yoruluyor çok emek harcıyoruz, biliyorum ki dünyanın en zor ve sabır isteyen işlerinden birini yapıyoruz.

“insan sevgisi” tuhaf, çarpık, uzaklarda yaşayan, soyu tükenen bir canlı gibi anlatılıyor, hatta saflıkla, çıkarını bilmemekle özdeşleştiriliyor. 

O, -artık katil olan- çocuk aslında ilki değil, ondan önce bir başka çocuğa da bu suç öneriliyor. Ancak aile duyup durduruyor izin vermiyor. Aile olmak, sadece aynı evi paylaşmak demek değil. Değer sisteminin de paylaşılması demek. Akşam yemeğinde otururken günlük olayları ele alıp, yorumlarla doğru davranışın yanlış davranışın insan hikayelerinde anlatılması demek. Yorgunluktan yıkılacak halde eve geldiğinde bile çocuğuna sevgisini, ilgisini yarım saat olsun, hiç kesintisiz sunmak demek.  Dışarıda gezdiğinde arkadaşlarıyla nereye gittiğini, odasına kapanıp çıkmak istemediğinde ne yaptığını, boğmadan, bunaltmadan öğrenmek ve yeri geldiğinde doğru adına, onun için ve onun yararına “Dur” diyebilmek demek. Evet, aile olmak demek, “sevginin kalesi” olmak demek.

Bütün bunlardan sonra kendi kendime düşünüyorum, bu eğitim ve öğretim yılında kaç kez insan sevgisini anlattım? Kaç kez başka bir toplumun insanlarını alayla aşağılamamak gerektiğini gösterdim? Bir konu başlığı ya da müfredat istediği için değil, gerçekten bu sevginin her şeyin, demokrasinin, medeniyetin, organizasyonun başarının ve insan olmanın çekirdeği olduğunu bilerek.

Böylece içim acıyarak sessizce mırıldanıyorum, İnsan sevgisiyle; Matematik, Türkçe, Fen, Yabancı Dil, Resim, Beden Eğitimi, Tarih, Bilgisayar….

TAKİBE ALIN:

X (Twitter) Takip Edebilirsiniz: 
twitter.com/ssonmez

Bilimkurgu okumayı seviyorsanız,
Starbul ilginizi çekecektir. www.starbul.com

Youtube Kanalım: 
www.youtube.com/suleymansonmez 


TAKİP İÇİN : Yazdığım Kitaplar | Youtube | Twitter | Instagram



2 YORUMLAR

  1. Ne güzel düşünmüş ve yazmışsınız. Hepimizin yüreği acıdı gerçekten, insan olarak, eğitimci olarak, anne baba olarak, evlat olarak, bu ülkenin bir vatandaşı olarak…Hem acıdı hem utandı, kırıldı…
    Sevgi, doğanın ve yaşamın içinde hep var zaten, önemli olan onu görebilmek, görebilmeyi sağlayabilmek…
    Matematiği şöyle öğretebilseydik örneğin, yıllarca önce lisede cebir-geometri hocam, Teoman Acemi’nin kara tahtaya yazıp çizdiği gibi;

    BİZİM ÜÇGENİMİZ DİK ÜÇGEN,
    DİK KENARLARDAN BİRİ SİZ BİRİ BEN.
    DİK KENARLAR ÇARPIMININ YARISIYMIŞ ALAN,
    YALAN ONLAR HEP YALAN!
    EVRENİ SIĞDIRDIK BİZ İÇİNE…

    Sevgiyle,
    Suhan Hatipoğlu

YORUMUNUZ NEDİR?

Yorumunuzu yazınız
İsminizi Yazınız