Şu anda dünyada güçlü bir İngilizce hakimiyeti var. Bununla birlikte elbette Çince, İspanyolca, Almanca, Fransızca, Arapça ve ülkeler boyunca giden Türkçe de güçlü bir kullanıma sahip. Peki Esperanto’yu duydunuz mu?

Gelin ilginç bir dilin macerasına birlikte çıkalım. “Saluton! / Merhaba”

Şu anda dünyada güçlü bir İngilizce hakimiyeti var. Bununla birlikte elbette Çince, İspanyolca, Almanca, Fransızca, Arapça ve ülkeler boyunca giden Türkçe de güçlü bir kullanıma sahip. Peki Esperanto'yu duydunuz mu? Esperanto | Umutların Evrensel Dili

Yüzyılın başındaki entellektüel çevrelerimiz Osmanlıca’nın yanısıra Fransızca bilirdi. Hatta “lingua franca” terimi o zamanlara aittir. Yani uluslararası kabul görmüş ortak dil. Bizim genel kültürümüzde İngilizce’nin önceliğe geçmesi ilerleyen yıllardaki Türk – Amerikan ortak ilişkilerine ve 2. Dünya Savaşı sonrasında güçlenen Amerikan nüfuzuna paralel yürüdü. İngilizler tüm dünyadaki sömürgelerinde resmi iletişim dili olarak İngilizce’yi kullanmalarına rağmen ticaret dilinin Amerika merkezli oluşu, Birleşmiş Milletler’in kuruluşu ve elbette bunu NATO’nun kuruluşunun takibi dilin yaygınlaşmasında etken oldu. Şimdi ise Internet müthiş bir İngilizce standardını yanında getiriyor.

Bir dil yayılırken pek çok anadil bundan etkileniyor. İster istemez dilinize bu yaygın dilden kelimeler giriyor. Mesela biz Türkçe’deki yoğun Arapça kelimeleri Türkçe “muadilleri” ile değiştirirken, “alternatifleri” İngilizce’den dilimize giriyordu. (Bu cümledeki tırnak içindeki iki kelime de Türkçe değildir 🙂 ) İşin ilginç yanı Osmanlı hakimiyeti sırasında dillerine geçen Türkçe kelimelerden de, Arap dilbilimciler memnun değiller.

Gelelim Esperanto’nun ne olduğuna. Bu dil karmaşası binlerce yıldır insanları meşgul etmiş. Babil Kulesi efsanesinde Tanrı’ya meydan okuyup, güçlerinin yettiği en yüksek kuleyi yaparak onun katına ulaşmaya çalışan halkları, Tanrı’nın yok etmek yerine, birbirlerinin dilini anlamaz hale getirerek cezalandırdığı anlatılır. Böylece birbirleri ile iletişimleri kesilmiş ve Babil kulesi yarım kalmıştır.

Bununla birlikte Esperanto Babil’de bulunmadı. Bakın Vikipedi nasıl anlatıyor:

Esperanto, (“Ümit eden” anlamında) anadilleri farklı olan insanlar arasında anlaşmayı kolaylaştırmayı amaçlayan yapay bir dildir.

1887’de Polonyalı Musevi asıllı göz doktoru Ludwik Lejzer Zamenhof tarafından icat edilmiştir. Dr. Zamenhof’un bulunduğu bölgedeki insanlar Lehçe, Rusça, Yidiş gibi farklı diller konuşuyorlardı. Zamenhof bu insanların birbirleriyle anlaşmalarını kolaylaştırmak için hiç değişmeyen ve istisnası olmayan 16 ana kurala dayalı ve kelimelerinin köklerini genellikle bu Avrupa dillerinden alan Esperanto dilini icat etti. Esperanto, Hint-Avrupa dilleri (Ari diller) arasında sayılabilir. Ancak, morfolojisi Macarca, Türkçe gibi bitişken dillere benzer. 1,6 milyon kişinin bu dili konuşabildiği iddia edilmektedir.
Sözcük dağarcığı daha çok Hint-Avrupa dillerinden gelmektedir. Kaynak: Vikipedi

Zamenhof tüm dünyayı tek dille birleştirmeyi ve anlaşmızlıkların savaşların önüne geçmeyi hayal ederken bulduğu dile önceleri pseudonym diyor. Sonralar ise esperanto kelimesi yaygınlaşıyor. Hangi dilerin karışımı olacağını ve nasıl kuralları olacağını geniş dilbilgisiyle düşünüyor. Batı dillerinin kökeni olan Latince’yi öğrenmek için karışık buluyor, keza antik Yunancayı da. Böylece İngilizce, Fransızca, Almanca ve Rusça kelimelerden yola çıkıyor.

Şu anda dünyada güçlü bir İngilizce hakimiyeti var. Bununla birlikte elbette Çince, İspanyolca, Almanca, Fransızca, Arapça ve ülkeler boyunca giden Türkçe de güçlü bir kullanıma sahip. Peki Esperanto'yu duydunuz mu? Esperanto | Umutların Evrensel Dili
Zamenhof ve Michaux aileleri Esperanto Kongresinde, Boulogne 1905

Bazı dillerde nesnelerin cinsiyeti vardır mesela Arapça ve Fransızca’da bir masanın dişi mi, erkek mi olduğunu bilip ona göre ek getirmeniz gerekir. İngilizce’de ki “the” eki anadili İngilizce olanlarca bile yanlış yazılabilirken düşünün her nesneyi dişi ve erkek olarak ezberlemenin zorluğunu.

TAKİBE ALIN:

X (Twitter) Takip Edebilirsiniz: 
twitter.com/ssonmez

Bilimkurgu okumayı seviyorsanız,
Starbul ilginizi çekecektir. www.starbul.com

Youtube Kanalım: 
www.youtube.com/suleymansonmez 


İşte bu nedenlerle Ludwik Lejzer Zamenhof “kelimelerin cinsiyeti olmayacak” diyor. Bu dil anlaşmak için ve gereksiz hiçbirşey olmayacak. Peki filler kullanılan özneye göre değişiyor mu? Hayır değişmiyor.

Örneğin “mi havas, vi havas, si havas…” kullanılıyor.

İsimlerin “o” harfi ile bitmesi, sıfatların “a” harfiyle bitmesi çoğul ekinin “j” harfi ile verilmesi planlanıyor.

Bu dili yaklaşık 100,000 konuşan, binlerce basılı kitap ve sadece Esperanto konuşulan topluluklar var. Hatta doğduklarında aileleri tarafından anadil olarak Esperanto öğretilmiş “native speaker” çocukların sayısının binlerle ifade edildiği belirtiliyor. Örneğin çok tanınmış bir sima olarak George Soros bunlardan birisidir.

Şu anda dünyada güçlü bir İngilizce hakimiyeti var. Bununla birlikte elbette Çince, İspanyolca, Almanca, Fransızca, Arapça ve ülkeler boyunca giden Türkçe de güçlü bir kullanıma sahip. Peki Esperanto'yu duydunuz mu? Esperanto | Umutların Evrensel Dili
Esperanto ile basılmış ilk kitap.

Esperanto Nedir?

Esperanto, dünyanın çeşitli halkları arasındaki iletişimi kolaylaştırmak amacı ile yaratılmış bir dildir.

Pratikte yüz yıldan fazla kullanılmış olması Esperantoyu, insan düşüncelerinin nüanslarına kadar net bir şekilde ifade edebilmek yeteneği ile, yaşayan bir dil haline getirmiştir. Esperanto milletler arası ve tarafsız bir dildir. Çünkü o dünyadaki tüm halklara aittir ve dünyanın tüm halklarının birbiriyle iletişimine olanak sağlar. Herhangi bir kültüre, politik, dinsel veya ekonomik egemenliğe kesinlikle eğilimli değildir.

Esprentoyu öğrenen, birbirini etkileyen ve zenginleştiren iki uygarlığın zevkine varmak ayrıcalığına sahiptir ki, bunlardan ilki, içinde doğduğumuz bizim kendi uygarlığımızdır. Esperanto kendi halkımızın adet ve geleneklerinden, inançları ve ahlaki değerlerinden etkilenir ki bunlar bizim kendi yöresel kültürümüzdür.

İkincisi, Esperanto vasıtası ile dünya vatandaşı olmayı istekle seçmiş olan tarafından elde edilir. Birincisinden daha kapsamlı olarak, en çeşitli şekillerde, dünya kültürünü bünyesinde taşır.

Esperanto yolu ile çifte vatandaşlığı seçenlere “Esperantist” ‘ler denir. Onlar Esperanto dilini bilmekle yetinmezler, aynı zamanda diğer ülkelerdeki Esperantislerlede iletişim kurarlar. Böylece milletler arası bir dil idealini savunması ve bu dilin yayılması için değişik kültürlerle iletişim kuran bir eylemci konumunda olurlar. Kaynakça: http://esperanto.net/info/baza/tr_eo-baza.html


Esperanto hakkında çok detaylı bir video.

ESPERANTO ÖĞRENMEK İÇİN KAYNAKLAR

Bu dili öğreten programlar var. Mesela arabirimi Türkçe olan ve ücretsiz indirilen şu program başlangıç için güzel.

http://www.cursodeesperanto.org/bazo/index.php?tr

Dünyada ise Universala Esperanto Asocio,  Esperanto’yu yaşatan ana dernek olmak üzere pek çok ülkede Esperanto dili öğretilir.

LERNU SİTESİ
http://tr.lernu.net/index.php
Resimlerle Esperanto: http://tr.lernu.net/lernado/vortoj/bildvortaro/index.php

ESPERANTO ALFABESİ

a b c ĉ d e f g ĝ h ĥ i j ĵ k l m n o p r s ŝ t u ŭ v z

ESPERANTO DİLİYLE YAZMAK İÇİN SANAL KLAVYE

http://www.lexilogos.com/clavier/esperanto.htm (Aslında bir çok dilin klavyesine destek veren bir site.)

İNGİLİZCE’DEN ESPERANTO’YA SÖZLÜK

http://wwwtios.cs.utwente.nl/traduk/EN-EO/Traduku/

ESPERANTO GRAMERİ

http://www.steve-and-pattie.com/esperantujo/gram-16.html

İsimler: -o,   zarflar: -e,   Sıfatlar: -a,  Fiiller: -i ile biter.  Bu dilde istisna yoktur.

Bonan tagon!=İyi günler.  Bonan matenon!=Günaydın.
Bonan nokton!=İyi geceler.  Bonan vesperon!=İyi akşamlar.
Saluton!=Merhaba. Dankon=Teşekkürler.
Kio estas via nomo?=İsminiz nedir? Mia nomo estas ….=İsmim, …. dır.
Kiel vi fartas?=Nasıl gidiyor? Bone, dankon. Kaj vi?=İyi, ya sen?
Sufiĉe bone=Oldukça iyi.  Ne tre bone=Çok iyi değil.
Dankon.=Sağol. Zamirler: Mi=Ben
Vi=sen  Li=O(Eril)  Ŝi=O(dişil) Ĝi=O(Nötr, cansız, hayvan)  Ni=Biz  Vi=Siz Ili=Onlar
Kaynak: Vikipedi

Şu anda dünyada güçlü bir İngilizce hakimiyeti var. Bununla birlikte elbette Çince, İspanyolca, Almanca, Fransızca, Arapça ve ülkeler boyunca giden Türkçe de güçlü bir kullanıma sahip. Peki Esperanto'yu duydunuz mu? Esperanto | Umutların Evrensel Dili
Esperanto ile Coca Cola Reklamı. Diğer reklamları görmek için tıklayınız.

ESPERANTO NEDEN ÇOK YAYGINLAŞMADI?

Şu anda dünyada güçlü bir İngilizce hakimiyeti var. Bununla birlikte elbette Çince, İspanyolca, Almanca, Fransızca, Arapça ve ülkeler boyunca giden Türkçe de güçlü bir kullanıma sahip. Peki Esperanto'yu duydunuz mu? Esperanto | Umutların Evrensel Dili

* Fikir çok ütopikti. Oysa güçlü ülkelerin dil politikaları vardır. Dilin kültürel bir yayılma ve egemenlik amacıyla kullanılabildiğini bilirler. Tüm ülkelerin dışında kalacak bir ortak dil ulusal çıkarlarına aykırı olduğundan hiçbir zaman çok büyük bir destek vermediler. Buna rağmen tüm dünyada 1 milyonla 15 milyon arası insanın konuştuğu düşünülüyor. (Net ve kesinleşmiş bir kaynak yok)

* Dilin evrensel olması amaçlanmasına rağmen Esperanto yeterince evrensel değildi. Çünkü Avrupa dillerinden yola çıkılmıştı ve Uzakdoğu’da Çin başta olmak üzere, pek çok insan dilin kökenindeki kelimeleri tanımıyordu. Bu Avrupalılar için haksız bir avantaj sağlıyordu ve onlar için öğrenme sürecini uzatıyordu.

* Bugünkü kadar gelişmiş bir basın ve yayım imkanı yoktu. Fikir yeterince hızlı yayılamadı.

* Diller binlerce senede oluşur ve incelikleri vardır. Her dilin anlatımda daha zengin olduğu alanlar vardır. Eskimoların gündelik dillerindeki kar ve buz için bulunmuş kelime sayısı ya da Arapça’daki çeşitli deve kelimeleri ve İngilizce’de bulunan hukuk ve teknik terim zenginliği; gündelik hayatın temel cümleleri ile iletişim kurmak için yaratılmış suni bir dil olan Esperanto’yu ezici bir üstünlükle eliyordu.

Dünya Esperanto Kongreleri ve İçerikleri

http://en.wikipedia.org/wiki/World_Esperanto_Congress

Maalesef konferans düzenleyen ülkelerin aralarında Türkiye yok 🙁
Sayın Türk dilbilimcileri ve Kültür Bakanlığımıza sesleniyorum. Bu konferansı bir kere de Türkiye’de düzenlemenin zamanı yüz senedir gelmedi mi? En kötü ihtimalle, binlerce turisti ve ilgiyi Türkiye’ye çekmek için, en iyi ihtimalle ise dünya kültürü içinde yerimizin olduğunu göstermek için bundan kolay bir etkinlik olabilir mi?

Emin olun bu milyonlarca dolarlık reklam harcamalarından daha etkili bir ülke tanıtımı olacaktır.

Incubus filminde William Shatner (Uzay Yolu’nda Kaptan Kirk)  Esperanto konuşuyor.

AMİKEJO Dünyadaki tek ve ilk Esperanto Ülkesi

Şu anda dünyada güçlü bir İngilizce hakimiyeti var. Bununla birlikte elbette Çince, İspanyolca, Almanca, Fransızca, Arapça ve ülkeler boyunca giden Türkçe de güçlü bir kullanıma sahip. Peki Esperanto'yu duydunuz mu? Esperanto | Umutların Evrensel Dili

Batı Avrupa’da hayal edildi. Başlıbaşına bir makale konusu olduğundan lütfen ilgileniyorsanız tıklayın.

WIKIPEDIA AÇIK KAYNAK ANSİKLOPEDİ’DE ESPERANTO BÖLÜMÜ

Biliyorsunuz Wikipedia temelde Ingilizce kurulmasına karşılık tüm dillere ayrı alt bölümleri olan bir açık kaynak kodlu ansiklopedi organizasyonu. Türkçe için de, Vikipedi denilen büyük bir alt bölümü var. Aynı şekilde Esperanto için de 100 bin ansiklopedi maddesi girilmiş. Bu çok büyük bir rakam. Türkçe için bile henüz 2007 yılında bu rakamın dolduğunu düşünürsek ne kadar popüler olduğunu görürüz. Ayrıca Esperanto’yu öğrenmek isteyenler için harika bir kaynak da bu şekilde oluşmaktadır.

Esperanto Wikipedia sitesine girmek için:
http://eo.wikipedia.org/wiki/%C4%88efpa%C4%9Do

SON SÖZ
“Mi gxojas, ke vi interesas pri Esperanto. Mi esperas ke vi lernos gxin, baldaw.
“Esperanto ile ilgilendiğiniz için çok mutluyum. Umarım yakında öğrenirsiniz”

Önemli Not: Makalenin yazarı Esperanto bilmiyor ancak insan kurgusuyla tasarlanmış bu sıradışı dili size tanıtmak istedi. Dolayısıyla soracağınız anlam ve tercüme sorularını cevaplayamayacaktır.

Önemli Not 2: Bu makale ile Esperanto ilk kez Türkçe’de bu kadar detaylı anlatıldı. Eğer bu konudan bahsedecekseniz konudan bir paragraf “alıntı” yaparak sayfaya bağlantı verin. Forumlara, sitenize, blogunuza yazının tamamını eklemeniz veya basılı yayında ve dergilerde Süleyman SÖNMEZ‘den yazılı izin almadan kullanmanız halinde yasal işlem başlatılacaktır. Yazının tarafımıza ait olduğunu ispatlayan Eczacıbaşı Tasdix sistemi ile zaman damgası uygulanmıştır. Telif hakları hakkında daha geniş bilgi için tıklayınız.

Kaynakça:
http://en.wikipedia.org/wiki/Esperanto
http://members.aol.com/informiloj/turka.htm
http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=evrensel+dil
http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=esperanto

http://www.walrusmagazine.com/articles/2006.09-language-learn-esperanto/

Esperanto Kurumları
http://www.esperanto.org/
http://www.esperanto-usa.org/en/node/19

TAKİP İÇİN : Yazdığım Kitaplar | Youtube | Twitter | Instagram



24 YORUMLAR

  1. Bugüne kadar Esperanto hakkında bu kadar detaylı bir yazı okumamıştım. Teşekkürler. Arayanlar için çok iyi bir kaynak olmuş. Benim gibi dilcilerin işine çok yarayacak…

  2. Recep Hilmi Bey kelimelerin soyağacı siteniz müthiş bir beğeni ile takip ettiğim siteler arasında ve sizden böyle bir övgüyü işitmek inanın çok büyük bir kıvanç uyandırdı bende.

    Yaptığımız işlerin kaliteli ve sizlere layık olması için gerçekten çok uğraşıyoruz. Ancak yetkin bir ağızdan takdir edilmek bambaşka 🙂

    Desteğiniz için teşekkür ediyorum. Her zaman beklerim efendim 🙂

  3. Süleyman Bey yazı için teşekkürler. Bir ekleme yapmak istiyorum müsaadenizle.

    Esperanto ile basılmış ilk kitabın resmini koymuşsunuz. Kapakta ne yazıyor diye merak edenler olabilir.

    Kapakta
    “Esperanto
    Uluslararası Dil

    Önsöz
    Tam Eğitim Kitabı

    Bir dilin uluslararası bir dil olması için, onu öyle adlandırmak yetmez

    Fiyat 15 kapik

    Varşova
    Kiltir Tipografyası, Novolipya Caddesi No:11 (Bu kısımdan tam emin değilim) 1887”

    yazıyor.

  4. Hocam ya hayranım size 🙂

    Duymadığımız, bilmediğimiz bir şey kalmayacak bu gidişle. Teşekkür ediyorum.

    nanotürkiye’nin mesajı Türkiye’de de Esperanto dilini bilenlerin olduğunu gösteriyor. Tüm dünyayı tek bir dilde toplamak imkansız tabi ki. En azından küresel ısınma konusunda ortak bir şeyler yapmanın zamanı çoktan geçiyor bile.

    Not : Videolar youtube’dan eklenmiş. Artık youtube’dan umudumuzu kessek mi bilemiyorum. Bu yazıdaki videoları göremediğim için utanıyorum. Yazıda TDK’yı, yorumlarda Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nı kınıyoruz.

  5. @Uğur Samsa

    Ne yazık ki Esperanto dilini bilmiyorum. Rusça bildiğim için kapaktaki yazıyı çevirebildim. Zaten dikkat ederseniz Esperanto alfabesi Latin harflerden oluşuyor, oysa kapaktaki yazı çoğunlukla Kril alfabesinin harfleri.

    Saygılarımla.

  6. NanoTurkiye; cidden etkilendim 🙂

    Şu düzenlenmesi yüzyıldır ülkemizde başarılamamış Esperanto konferansını düzenleseniz ne kadar güzel olurdu. Binlerce insan bu amaçla yanyana gelirdi ülkemizde. (Aynı anda yorum yazmışız. İlginç tesadüf şimdi okudum, Esperanto bilmediğinizi, Ama Rusça bilmeniz de harika bence 🙂 )

    Uğur koca denizden bir bardak su almış gelmişim. Bilgi sonsuz bizse bu sonsuzluğu arşınlayan yolcularız. Sevdiklerimizi en güzel şekilde sunmaya gayret ediyoruz sadece. İyi ki sizler varsınız. Düşüncelerinizi işitmek çok güzel.

    Aslında videoları önce bilgisayarıma indirdim. Sonra başka video sitelerine yolladım. Sürekli video kodlaması hatalı yazdı. Nedenini anlamadım. Çözebilsem youtube la sizi zorlamak istemezdim. Ancak youtube OpenDNS’le görülebiliyor. http://www.opendns.com Ayarlarını değiştirmeni öneririm.

  7. Eğer bu dili soros çocuğuna (ki bu parantezden önceki iki kelime soros hakkındaki fikirlerime bir çağrışım yapıyor) öğrettiyse, bu işin altında kesin bir çapanoğlu vardır derim ben. Dünyada pek az kişinin ve kavmin hem dini hem ırkı aynı sözcük ile tanımlanır, yahudilik mesela. Sorosun ki ise “para”dır. Benim aklıma ilk gelen çapanoğlu bu dil vasıtası ile bir topluluğun dünya üzerindeki insanların iletişim becerlilerini istedikleri şekilde düzenleyip düşünme şekillerini ve dolayısı ile yaşamın tümünü kontrol altına almak istemesidir. (Ütopik bir komplo teorisi olduğunu düşünmek serbesttir ama düşünmeden “hadi canım” savurulması beni üzer:) )

    Bundan başka, siz acaba Türk Dili ve Edebiyatı ve benzeri bölümlerin ne tür şeyler öğrettiğini biliyor musunuz? Bunlardan genel dilbilim bölümleri hariç hepsi hala osmanlıca öğretmektedir ve buna Türk dili demektedirler. Dilin arılaştırılmasını, Türk dilinin osmanlıcalaştırılması şeklinde algılar ve uygularlar. Daha yeni yeni genel dilbilim bölümleri açılmış ve ancak henüz Türkçemizin dil bilgisi yapısı hakkında bazı gerçek araştırmalar yapılabilmiştir. (takipteyim:) oradan biliyorum) Bu olayın en büyük kötü etkisi ise yabancılara Türkçe nin öğretilememesidir, çünkü henüz Türkçe dil bilgisi kuralları tam olarak doğru düzgün açıklanabilmiş değildir. O yüzden bence bir 10 sene daha kimseye çağrı yapmayın 🙂

  8. Fransız Dil Derneği üyelerine dilin ortaya çıkışı hakkında sorular sorulmasını yasaklamış. Kaynak
    İmdi bu Esperanto denen yapay dili uyduranın Yahudi olması, Soros’un bu işin içinde olması beni kuşkulandırıyor. Önyargılı konuşmak istemiyorum ama öğrenmek için harcayacağım zamana kıyamıyorum.

  9. Saros bu dili öğrenenlerden birisi. İngilizce’yi öğrenen iyi, kötü, tüccar, sanatçı bin bir çeşitten milyarlarca insan var. Onlar nedeniyle dili niteliyor muyuz?

    Bence daha çok ticari sebeple öğretilmiştir Saros’a. Bir ortak dil oluşacaksa o dille temasa geçebilsin maddi kazanç sağlayabilsin diye. Çünkü sonradan İngilizce, Almanca konuşmayı öğrenmek daha kolaydı.

    Arabacı,
    bir şeyi yapan sadece Musevi kökenli diye şüpheleniyorsanız bunu çok ama çok garip bulduğumu söylemeliyim. Aşırı politik düşünmek iyi değil.

    Şu an kullandığımız teknolojik cihazları, matematik teoremleri, atom çağını, psikanalizi ve dünya kadar buluşu yapanlar içinde Yahudi kökenli insanlar olduğu gibi, Japonlar da, Araplar da, Zenciler de, Türkler de, Amerikalılar da var. İnsanlık tek bir ailedir. Politikalarını sevmeseniz de bir toplumu toptan yargılamak bence çok aşırı düşmanca bir yaklaşım.

    Belki Esperanto ülkelerin savaşlarla yıkımlar yaşadığı o yıllarda barış gibi belli bir amaçla oluşturulmuştur. Ancak günümüzde dünyanın her yerinden öğrenenlerin amacı, toplumlar arası bağ kuracak kolay öğrenilen bir dil teşkil etmektir.

    Doğrusu ben de bu dili öğrenemeyeceğimi düşünüyorum. Ancak birileri öğrenmek isteyecektir. Zaten makale konusu da az bilinen bir konuyu aydınlatmayı amaçlamaktadır.

  10. Ama arada bir fark var, İngilizce, Almanca ve türevleri belli bir topluluğun kullandığı ve yüz yıllarca kullanılıp değiştirilerek günümüzde yaşayabilen diller, fakat Esperanto yapay ve dayatılan bir dil (dayatılan derken kullanan doğal bir topluluk olmamasına rağmen kullanılması için çaba sarf edilen) üstelik doğal dillerde olduğu gibi değişim, canlılık asla gözlenemiyor.

    Toplumları birbirlerinden kesin olarak ayıran din-dil-ırk üçlemesinin belkide en önemli öğesi dil, ayrıca bu üçlemeden ikisini oynarsanız bir diğeri otomatik olarak değişir.

    50 sene sonra bir klingonlu daha gelip kardeşlik için zubamumbamba ya tapınırda insanlar bunu barış adalet için desteklerse bir de üstüne esperanto dilini kullanırsa ooh ne güzel al sana temiz yeni doğmuş barışçıl ve en şahane şekilde parmak ucunda oynatılabilen soros ırkı – soros toplumu (adı bu olmayacaktır tabii ki) 🙂

    Ayrıca @Arabacı arkadaşın verdiği linkteki adam çok fena bilgisiz keşke o programa harcanan parayı yakıp gömselermiş o derece berbat yani 🙂

    @Süleyman Sönmez: Söylediğin elbette doğru, kimseyi dini veya ırkı sebebiyle yargılamak doğru değil, ancak bir düşünmek lazım.

  11. @Süleyman Sönmez; önyargılı olmak istemediğimi, şüpheyle yaklaştığımı söylemiştim. Saydığınız ve şu an kullandığımız teknolojik cihazlara ve dünya kadar buluşlara da şüpheyle yaklaşıyorum. Şüpheyle yaklaşıyorum çünkü, İbranice gibi arkeik bir dili, hiç konuşulmayan dili tekrar diriltmişlerdir Yahudiler. Diğer taraftan evrensel bir dil oluşturmaya çalışılıyor. İşte şüphelenmem bu sebeptendir.

    @A.Çetin, o verdiğim linkte uzun bir video vardı. Oradaki adamların ilim derecelerini bilmiyorum. Dediğim gibi Fransız Dil Derneğinin görüşünü oradan öğrenmiştim.

  12. Çok güzel bir yazı. Genel kültürün gelişmesi açısından çok değerli bilgiler içeriyor. Dil konusuna gelince; artık bilim dilinin İngilizce olduğunu kabullenmek lazım. Bilim değil de aslında teknoloji dili demeliyiz. Çağın gerisinde kalmamak için İngilizce’ye savaş açmak yerine onunla barışık yaşamalıyız. Dünyada en çok kullanılan dil (konuşma dili) Çincedir. Bunun sebebi de malum nüfus farkı. ikinci dil İspanyolca ve evet 3.dil Türkçedir.

    Araştırın Türkçenin dünya üzerinde ne kadar etkili bir dil oldugunu siz de keşfedeceksiniz. Lehçelerle ufak değişimlere maruz kalsa da temelde Türkçenin gücünü keşfetmeye davet ediyorum sizleri.

  13. Merhaba arkadaşlar.Ben 6 yaşından itibaren yabancı dil merakı olan ve şu anda 5 ve Esperanto eğitimim bittiğinde ise 6 dil biliyor olacağım.Aslında bakarsanız bu dili yaygın hale getirir iken ingilizce gibi sonradan bozulan bir dil haline getirmemek.Dikkat edecek olursanız Türkçe dili bile sakız gibi nereye çekersen oraya uzar misali bir dil oldu.Eğer yabancı dil merakı olup gerçekten dil öğrenmek isteyen arkadaşlar var ise lütfen ipek88@yahoo.com adresine mail atarlarken konu kısmına Esperanto yazarak atsınlar.Malum virüsler.Sizlerle dil öğrenmenin taktik ve metodlarını paylaşmak isterim.Hatta kim bilir belli mi olur.Bir esperanto grubu oluşturup kahve bile içilebilir.Sonuçta bu dil dünyanın ve barışın hatta kardeşliğin anahtarıdır.

    Sevgiyle

  14. Çok güzel bir yazı. Genel kültürün gelişmesi açısından çok değerli bilgiler içeriyor. Dil konusuna gelince; artık bilim dilinin İngilizce olduğunu kabullenmek lazım. Bilim değil de aslında teknoloji dili demeliyiz. Çağın gerisinde kalmamak için İngilizce’ye savaş açmak yerine onunla barışık yaşamalıyız. Dünyada en çok kullanılan dil (konuşma dili) Çincedir. Bunun sebebi de malum nüfus farkı. ikinci dil İspanyolca ve evet 3.dil Türkçedir

  15. ESPERANTO
    İnsanların fikirlerine saygılıyım.
    Ama gelin görün ki dünyada parmak ile sayılacak kadar bir insan topluluğunun konustuğu dili;
    burada (Türkçe yi ağzında sakız yapan) bazı yorumcular,bu dili o kadar önemsemişler ki maalesef
    kendi dilini unutmuş görünüyor. öğrenmek isteyen gitsin o zaman kızılderili dilini öğrensin.
    hiç olmaz ise onların Dünya tarihine damgasını vurmuş bir medeniyetleri var.
    Ben bir edebiyatçı değilim güzel yazı da yazamam. Ama ben Dünyada Tarihi en eskilere dayanan
    bir ırkın soyundan geliyorum ve bu güzide dilim var iken (dünyada 250milyon insan konusuyor)
    bu dili baskalarının ağzına sakız yaptırmam. Esperanto dili ile karşılaştırmanın sözü bile edilemez.
    Onun için,Esperanto gurubu kurmak isteyen arkadaşımın kahve teklifini bile reddediyorum.
    Birgün bu gurubu kurarsanız sakın ola ki Türk kahvesi içmeyin Atalarımızın ruhu sızlar.
    Kendi dilimize sahip çıkmaz isek; bugün yolda yabancı tabelaları görürüz;Yarın kendi yurdumuzda
    onların dili ile konuşmak zorunda kalırız.
    Bir Alman Türkçe bildiği halde Almanca konuşuyorsa benim ülkemde;bu bizlerin hacizliği dir

  16. Metin Bey cidden yorumunuzu ilgiyle okudum. Biliyorsunuzdur Güneşin Tam İçinde kurulduğundan beri Türkçe için bir çok kampanya düzenledi ve çok ciddi katılımlar aldı. Örneğin

    Türkçe Türkçe yazılır MSN Türkçesi ile değil
    http://www.gunesintamicinde.com/turkce-turkce-yazilir-msn-turkcesiyle-degil/

    Etiketlerken Türkçe kullanın
    http://www.gunesintamicinde.com/turkce-icin-standart-tag-etiket-kumesi/

    Sanskrit, Dillerin Anası ve Türkçe Anadilim
    http://www.gunesintamicinde.com/sanskrit-dillerin-anasi-ve-turkce-anadilim/

    gibi. Bu çalışmaları yürütme amacımız dilimizin olağanüstü zenginliğini halkımızın sahiplenmesini sağlamak. Bu sitede 800’e yakın makale var. Düşünün 2000’den fazla yorum var. Tümü için imla denetimi ve güzel ifade uğraşısı veriyoruz. Çünkü doğrusu bu.

    Türkçenin çok eşsiz ve ifade gücü yüksek bir dil olduğuna da bilimsel olarak inanıyoruz.

    Madem öyle bu makale bizi neden rahatsız etsin ki?

    Düşünün, dilimizde bilimsel anlamda ilk kez bu düzeyde Esperanto incelemesini yazdım. Daha önce yazılı kaynaklarda bile bu bilgileri bulamıyordum. Amacım dilbilime ve genel kültüre meraklı insanların bunu öğrenmesi yine isteyen ve boş zamanı olan varsa öğrenmesi.

    Unutmayın ki üniversitelerde şu an konuşulmayan “ölü diller” denen eski diller ailesi de öğretiliyor. Sonuçta bu akademik bir meraktır. Ayrıca yazı da nesnel bir yaklaşım olarak bu dilin yaygınlaşmadığı ve yaygınlaşmama nedeni de çok detaylı yazılmıştır.

    Kısacası bu makale Esperanto’yu övmek bir yana, fikrin eksik ve güçlü yanlarını samimi bir tarafsızlıkla okura sunmaktadır. Bu süreç boyunca Türkçe korunmuş ve dil Türkçe yerine ikame olarak değil, fikir olarak bile sunulmamıştır.

    Dolayısıyla tamamı akademik bir yaklaşım olan bir çalışmaya yanlış bir özkültür yorumu ile kendimizi kapatırsak, yarın obürgün astronomların bulmuş olduğu galaksi isimlerini Türkçe değil diye kitaplardan çıkarmamız, koca tıp biliminin Latince terimler ve ilaçlar sözlüğünü silip atmamız gerekir.

    Amacımız her terimin Türkçe karşılığını bulmak, Türkçeyi korumak ama kafamızı toprağa gömüp, dünyada olmuş olanların tarih bilgisiyle anlatılmasına kızmak olmamalı. Sonuçta Esperanto’dan önce dilimiz İngilizce erezyonuna uğramıştır. Geçen cümledeki erezyon kelimesi bile Türkçe değildir.

    Dilerim amacımızı, site olarak Türkçe için Internet dünyasındaki duruşumuzu, konuyu daha net ifade edebilmişimdir.

  17. SAYIN SÖNMEZ
    Göndermiş olduğunuz cevap yazınızı okudum.Birçok konularda sizinle aynı fikri paylaşıyoruz.
    Yalnız yazmış olduğum yorum size veya sitenize yapılmış bir yorum olmadığını görmemişsiniz.
    Ben, hertürlü fikirlerin paylaşıldığı,konuşulduğu,yorumlandığı ve öğrenildiği bir ortamı savunan
    birisiyim.
    Yorumcu arkadaşlarımızdan birisinin (kendi deyimi ile 6 yaşından beri dil öğrenimi içinde)
    anlaşılıyor ki yıllarını verdiği dil eğitiminde veya öğretiminde olan biri içindi yorumlarım.
    Sıradan halkın içinden birinin bu gibi görüşlerini elbette makul karşılarım.
    Ama bir eğitimcinin görüşlerine benden katılmamı bekleyemezsiniz.
    Üstelik bugüne kadar herhangi bir yazısına veya bir makalesine(dil biliminde)
    rastlamış değilim.
    Kaldı ki Esperanto dilini bana dünya dili barışın simgesi olarak sunsun.
    Genel kültür olarak her dilin öğrenilmesine evet
    Ama Yok efendim Dünya dili barışın dili,kardeşlik bu dil ile gelecek
    Bu gibi büyük sözler ancak Tarihi ve Kültürü ile kendini ispatlamış dilere aittir

  18. Değerli arkadaşlar,

    Hepinizin yorumlarını dikkatle okudum. Size esperanto dilini iyi bilen, yurt içinde ve dışında defalarca ders vermiş, 2 ay önce İznik’te Uluslararası Esperanto Kongresi düzenlemiş bir kişi olarak fikirlerimi yazmak isterim.

    Esperanto bir ihtiyaçtan ortaya çıkmış, nötr bir dildir. Bir asırdan daha önce bir kaç dil bilen ve mahallesinde birbiri ile anlaşamayan insanlara tercüme yapan bir kişinin gayreti ile hazırlanmış, pekçok uluslararası komitenin çalışması ile geliştirilmiş bir dildir.

    Bu arada tabii pek çok alt grupları vardır. Satranççılar, doktorlar, homoseksüeller vs. gibi.

    Ben bu dili tesadüfen(pek çok kişi gibi) 1984 yılında Macaristan’da bir yaz kursunda 10 gün kadar kısa bir sürede öğrendim. Üniversite’yi bitirince bir Esperantist hanımın daveti üzerine eski Yugoslavya’ya gittim ve 1 yıl süre kaldım. Bu arada tüm Yugoslavya’yı, Macaristan,İtalya ve Yunanistan’ı gezdim. Tabii Sırpça-Hırvatça’da öğrendim. Macarca da anlaşabilmekteydim.
    Bu süre zarfında sadece 350 amerikan doları para harcadım.

    Bu dil çok parası olmayan, gezmeyi ve yeni kültürleri tanımayı seven insanlar için bir altın madenidir. Ben eşim ve arkadaşlarımla veya yalnız olarak Dünya’nın neresine gidersem gideyim, tren istasyonlarında, otobüs duraklarında veya havaaalanlarında karşılandım, misafir edildim ve gezdirildim. Hatta yerel insanların evlerinde kalarak nasıl yaşadıklarına tanıklık ettim. Bu arada 1986-1995 yılları arasında aynı şekilde ülkemize gelen esperantistleri misafir ettim ve onları (büyük zevkle) gezdirdim. Evimde herkese nasip olmayacak insanları misafir etmek mutluluğuna eriştim. Cemal Bayraktari(amca) gibi. Cemal amca Yaşar Kemal’in eserlerini Sırpça ve Arnavutçaya çeviren kişidir ve Mareşal Tito’nun yaveridir.

    Sizden gelecek her türlü soruya yanıt vermeye çalışacağım.

    Saygılarımla

    Murat Özdizdar

  19. Yazınız için çok sağ olun, Süleyman Hocam. Emeğinize ve elinize sağlık. Dil mevzûuna meraklı bir –inşallah– müstakbel tarihçi olarak bu sayfayı yer imlerime eklememin gerekli olduğunu düşündüm ve ekledim.

    George Soros’un ana dilinin Esperanto olması çok ilginçti ve bence hoştu hakikaten. [Şu “komplo teorileri”ne ben daha en baştan “yalandır, dolandır” diyenlerden ve “hükümetler ve iktidar odakları bize ne diyorsa onlar doğrudur, onları sorgulayan ahmaktır, ha ha ha”, diye devam edenlerden değilim; fakat elde hiçbir kanıt olmaksızın büyük kötülüklerden kuşkulanmak ve bazı bireyler veya etnik grupların her istediklerini yapabileceklerini sanmak, o gruplardaki istisnasız her bir bireyin ortak bir kötücül amaç etrafında hep sinsilik ve kurnazlık ile hareket ettiğini, böyle bir şeyin mümkün olduğunu düşünmek, işte bu bir tür paranoya olur. Birey ve toplum sağlığına çok ama çok zararlıdır.]

    Süleyman Hocam, bir de yorumcu beylere bir arîzam olacak: Şu Türkçenin çok konuşulması meselesini abartmayalım lütfen! Kazakça, Özbekçe, hatta Türkmence gibi dillerin Türkçe olduğunu düşünmek doğru değil bence. Yine bununla beraber, Türkçe kavramını tekil bir dil olarak değil de “dil ailesi” olarak düşünüyorsak, o zaman vaziyet başka olur. Ancak o zaman “Türkçe dil ailesinin geniş olduğu” sonucuna haklı olarak varırız. Meselâ İngilizce, Hollandaca, Almanca, Flamanca gibi dillerin hepsinin Germen dilleri alt-ailesinden olması gibi bir durum olur bu.

    Lâkin Türkçe deyince günümüzde Anadolu-Rumeli Türkçesi anlaşılır. Dolayısıyla, en iyi ihtimalle bile, ancak Azerice Türkçe’nin bir lehçesi olarak kabul edilebilir. Orta Asya’daki bütün o diller ayrı birer Türkî dil veya Firenklerin ifadesiyle “Turkic” dil oluyor. Çünkü o dilleri oturup haftalar veya aylar boyu öğrenmezsek, karşılıklı anlaşma mümkün değil. “Ama bir Türk Kırgızcayı İngilizceden çok daha kolay öğrenir” diye itiraz edilirse, şu cevab gelir ki bir Sırp da Rusçayı çok kolay öğrenir, bir Hollandalı da Almancayı; fakat bu onların konuşanlarınca karşılıklı olarak anlaşılamayan, dolayısıyla birbirinden farklı diller oldukları gerçeğini değiştirmez.

    Dolayısıyla, Türkçe (yani Anadolu-Rumeli Türkçesi) dilini konuşan insan sayısı dünyada yüz milyonu bile bulmuyor. Abartıp da kendimizi kandırmanın ne mânâsı var ki?

    Herkese ve en başta bu yazıyı emek vererek hazırlayan Süleyman Hocama en derin hürmetlerimle.

    Mustafa

  20. Esperanto belki bir idealdi, bir umuttu insanları tek bir dilde birleştirebilmek için. Aynı ideal “para” birimleri için de düşünülmüştü. Paranın da bir “Esperanto’su” olmalıydı. Hatta ismi de düşünülmüştü “dey” (dolar, euro, yen). Oldu mu, olmadı. Gelecekte olabilecek mi? Belki evet, belki de hayır.

  21. Suleyman Bey
    1983 den sonra Uluslararasi Transpot tasimaciligimda surekli iletisim Kopuklugundan engellerle karsilastim.
    1997 yilinda DUNYACA tezimi, dusuncemi makale seklinde yazdim.
    Gecen gunlerde bir dostum, DUNYACA teziniz vardi nekadar tanitabildiz
    Dedi ve ekledi. Boyle bir dili Polanyali bir goz doktoru tasarlamisti.
    Internetden taradim, Suleyman Sonmez’i de tanimis oldum.
    Bu makalem wwwBoyabat Gazetesi Soz Sizde kosesinde yayinlandi.
    Siz ve sizin gibi dusunen dusunurlerin fikirleri yazima, zenginlik katacaktir
    Selam ve Sevgilerimle

  22. Yazının yayımından beri üzerinden yaklaşık 5 sene geçmiş, ayrıca içerikteki bir çok link artık geçerli değil bunlardan bazıları yer değiştirmiş. Esperanto’ya ilgisi olan varsa facebook’ta ESPERANTO TURKİYE grubuna üye olabilirler bey bana ulaşabilirler. Ülkemizde çeşitli sebeplerden dolayı maalesef resmi bir Esperanto derneği yok (bir zamanlar vardı). Ancak son yıllarda üç kez bölgesel olan Mezorienta Kunveno ya da OrtaDoğu Toplantısı tertiplenmiştir (Eskişehir, İznik ve Gaziantep’te). Kısmet olursa 2014’te bir dördüncüsü de Edirne’de yapılması planlanıyor.

  23. Bu dil dünya barışına katkıda buluncak bir barış dilidir. Türkiyed canlılık kazanması amacıyla kongreler Türkiyede düzenlenmelidir. Bu dile yeni gönül vermiş biri olarak umutluyum diyebilirim.

YORUMUNUZ NEDİR?

Yorumunuzu yazınız
İsminizi Yazınız