Konumuz Google aramaları ve Sandbox’tan çıkmak ama bence bu film konuya çok uygun. Kurt Russel’ın canlandırdığı acımasız bir film karakteri vardır. 1981 tarihli John Carpenter yönetimindeki filmde tek gözlü tek kişilik bir vurucu gücü canlandırır. Bilimkurgu tarihinin temel yapıtaşlarından “Escape From Newyork | New York’tan Kaçış“tan bahsediyorum. Amerikan Başkanı kaçırılmıştır ve dünyanın en tehlikeli ve azılı suçlularının olduğu bir bölgeye yollanmıştır. Snake Plissken kod adlı kahramanımız bir şekilde olaya girecektir. Konuyu merak ettiyseniz filmi mutlaka bulup izleyin (Bkz. IMDB film veritabanı)

escapefromsandbox.jpg

Evet, konumuz Google’da birinci sayfada çıkmak. Herkes bunu istiyor. “Koltuk” aranınca sizin firmanız çıksın istiyorsunuz, belli bir hizmeti sunuyorsunuz ve birinci olmak asıl amacınız.

Dünyadaki her yarışmada birinci olmak sözkonusu olduğunda bir yasal / legal yol vardır bir de kanundışı illegal yöntem. Akıllı olanlar her zaman olduğu gibi yasal yolu öğrenir ve uygularlar. Bilirler ki, evrenin zamana bakışı farklıdır. Evren kuralı olarak her şeydoğar büyür olgunlaşır ve ölür. Herşey bu kurala bağlı olarak evreler, kademeler halinde yaşar. Bir tohum toprakta belli bir süre kalır, yüzeye çıkar, ay evreler halinde belirginleşir ve kaybolur.

Bir web sitesi de doğal şekilde önce az kişiye, sonra daha çok kişiye ulaşır bir gün eğer verdiği mal ve hizmet biterse ömrü tamamlanır.

Google en adil yöntemle sizi sıralamak ister. Sıralama algoritmaları kriterlere dayanır. Bu kriterler Google PR sonucunu doğurur. Yani bir sitenin Google PR puanı popülarite ile ilgilidir. Bu puan hesaplanırken siteye verilen linkler, sitenin Google arama kutularında aranması ve çıkan sonuçlarda daha çok tıklanması bunların yanısıra sitenin inşa aşamasında belli kriterlere uygunluğu önem taşır.

Böylece SEO denilen mesleki uzmanlık dalı oluşmuştur. Search Engine Optimization diye açabileceğimiz kavram, sadece Google’da değil alternatif arama motorlarında da yüksek konumlarda yer almanız için yürütülen tüm faaliyetleri içerir.

TAKİBE ALIN:

X (Twitter) Takip Edebilirsiniz: 
twitter.com/ssonmez

Bilimkurgu okumayı seviyorsanız,
Starbul ilginizi çekecektir. www.starbul.com

Youtube Kanalım: 
www.youtube.com/suleymansonmez 


Bu kavram ilk çıktığında bundan yıllar öncesinde olay daha basitti. Verilen taktiklerin ilki sitenin HTML kodlamasında META etiketleri içinde olabildiğince çok ve doğru kelime kullanmaktı. Gülmeyin cidden o sıralarda işe yarıyordu. 🙂 Buna bağlı olarak o yıllarda arama sonuçları felaketti. Siz bir sanatçıyı arıyordunuz, karşınıza ilgi çekmek isteyen alakasız siteler geliyordu.

Anahtar kelime sahtekarlığı / keyword hileleri denen bu yöntem çok uzun sürmedi.

Google sürgün anlamına gelecek Sandbox’ın ilk temellerini de 2004 yılında başlattı. Anahtar kelime sayısı abartılı olan özellikle yeni açılan siteleri spam sitesi olabilecekleri şüphesiyle arama sonuçlarında aşağı çekmeye başladı. Böylece hile yapanlar cezalandırılıyordu. (Google Sandbox terimini Google hiç kabul etmedi neredeyse üstü kapalı geçiştirdi. Bu kavram uzmanların gözlemleri sonucu oluştu. )

SEO ustalarının dürüst çalışmak isteyenleri yani “Beyaz şapkalı SEO ustaları” bu abartılı anahtar kelime kullanımına karşı çıktılar. Hileli yöntemler Google arama sonuçlarını bozuyor ve tüm toplumun saçma sitelerle girerek zaman kaybetmesine yol açıyordu. Böylece “Kahverengi Şapkalı” dedikleri SEO uzmanlarından ayrıldılar. (Siyah şapkalı demek büyük bir önyargı oluyor her insan hatasından dönüp Kudret’in iyi tarafına geçebilir Luke Bkz. “Star Wars | Kudreti Hisset” makalem 🙂 )

Kahverengi şapkalı SEO uzmanları, yeni hile bulmakta zorlanmadılar. Sayfa içine beyaz harfle ve karınca büyüklüğünde veya 1 pixel boyutlarında frameler içinde gizlenmiş olarak binlerce kelime yazdılar. Ziyaretçi görmüyordu ama Google’un robotları özel bir taramayla siteye geldiklerinde bu kelimeleri görüp siteyi bir çok aramada öne çıkarıyordu.

Kısacası olan yine bizlere oluyordu. Google’la arıyorduk ve alakasız şeyler çıkıyordu.

Tüm bu gelişmelerden dolayı “SEO” nefret edilen bir saldırgan pazarlama yöntemi gibi anılmaya başladı. Hani posta kutunuza zorla giren, reklam broşürleri telefonunuza zorla gelen SMS’ler bir siteye girince açılan reklam pencereleri neyse aynı. Öyle ki SEO kelimesi gerçekten nefretle anılır oldu o yıllarda.

Sonraları Google bu hileyi de aşacak taktikler geliştirdi. Her ülkenin dilinde anahtar kelime ilişkileri saptandı. Mesela site arabalar hakkındaysa, orada ileri ameliyat tekniklerinin olmasının hile olabileceği, yanısıra makyajla ilgili malzeme önerisi olamayacağını kavrayan Google analiz programları bu sitelerin içeriğini takibe alıyor ve hemen en üste çıkartmıyorlardı.

SANDBOX İÇİN HİLEKAR SİTELERİ İHBAR EDEBİLMEK

Google insan gücüne de inanarak kullanıcıların böyle hile yapan siteleri ihbar için bir site bölümü de açtı.
Aşağıdaki adresten siz de hileli içerik sunanları, zararlı yazılımlarla saldıranları, tekrarlı kelimelerle haksız rekabet edenleri ve içerik çalan yayınlayanları ihbar edebilirsiniz.
https://www.google.com/webmasters/tools/spamreport?hl=tr

İşler yavaş yavaş rayına giriyordu.

Kahverengi SEO’cular pes ettiler mi? Hayır. Bunun üzerine “Backlink /geribağlantı” kavramı gündeme geldi. Eğer bir siteye çok beğenilen bir site link vererek öneride bulunuyorsa hele de bunu anasayfasından yapıyorsa bunun anlamı o sitenin değer kazanacağı ve Google PR’ının yükseleceğiydi.

Bu da bir süre bağlantı satışına dönüştü. Google PR’ı 5, 6 ve 7 olan siteler ana sayfalarından uzunca bir liste halinde link satıyorlardı. Geçen yıl Google’un cevabı çok sert oldu. Bir anda genel bir Google PR düşüşü yaşandı. Artık Google PR 6 – 7 olmak çok daha zordu. Çoğu kişi kendisinden daha düşük Google PR’ı olan sitelere bağlantı vermekte çekinir oldular.
Ayrıca karşılıklı link veren sitelerin aslında bundan bir kazançlarının olmadığına iyice karar verildi.

NOFOLLOW NEDİR?

Bir anda “nofollow” kelimesi anılır oldu. Yani “Google ben yazı içinde bir siteye link verdim ama sen bunu takip etme. Gittiğin sitenin Google PR’ı düşükse bana etki etme”.

Düne kadar sevgiyle verilen linkler kaldırılır oldu. (Gördüğünüz gibi bizim böyle kaygımız yok. Sadece sevdiklerimize ve tanıdıklarımıza her sayfadan nofollow kullanmadan bağlantı veriyoruz. Google Robotların iyi niyetimizi anladığına eminim. Ancak yazılar içindeki tüm linklere biz de “nofollow’u WordPress eklentisi ile ekledik” çünkü siteden çıkan binlerce bağlantı var.)

Bu arada Sandbox kelimesi sık sık anlatılır oldu. Sitesi yeni açılanlar ve bazen düne kadar ilk sayfada olanlar bir bakıyorlardı ki hiçbir Google aramalarında yoklar. O sırada bir özdeyiş beliriverdi

Google’da yoksan, aslında yoksun

SEO böylece yeniden ama daha bilimsel işlenmeye başladı. Büyük firmalar bunun hilesiz yapılması gerektiğini anladı. Böylece Beyaz Şapkalı SEOların zamanı geldi.

Bilimsel bir yaklaşımla iki yönlü çalışmaya başlandı.
1) SİTEDE SEO: Sitenin mimarisinin kodlama sisteminin ve kullanıcı davranışlarıyla satın alma ve ürünü alma davranışlarının bağlantılarının doğru kurulması, site hotspot / sıcak alan analizleri, sitenin hosting kalitesi yükleme hızı ve lokasyonunun sıralamaya etkileri gibi

2) SİTE DIŞINDA SEO: Öncelikle Google hizmetleri ve pazarlama reklamları ile konumlandırma yapmak daha sonrasında ürünü tanıtacak meslek kuruluşları, konuyla ilgili sitelerde haklı övgülere neden olacak şekilde link verilmesini sağlamak. Bundan sonrası ise Beyaz ve Kahverengi şapkaların sürekli çatışığı bir yere açılıyor. Site dışında yüzlerce site ile link vermek doğru mu yanlış mı? gibi

Süreci yanlış işletip Google’la ters düşen siteleri bekleyen “kozmik sürgün Sandbox” boyutu bir nevi Cehennem gibi. Artık sesinizi duyan olmuyor. Kısacası yok oluyorsunuz. Bu süreçten çıkmanın tek yolu cidden dürüst olmak. Bir kere daha hileyle çıkmaya çalışmak ilerde yeniden oraya dönmenin en garanti yoludur.

SANDBOX GERÇEKTEN VAR MI?

Bazı matematik/istatistik uzmanları özel bir Sandbox uygulaması sonucu değil de, Google’ın indexleme algoritmasında yer alan denklemlerin bir yan etkisi ile henüz kendisine verilen linkleri analiz edilmeyen veya yoğunluktan hesaplama kuyruğuna alınan sitelerin belli bir bekleme sürecine düştüklerini bunda bir yan amacın kısa sürede açılan kapanan spam sitelerin köklü ve emek harcanmış sitelerin önüne geçmesini önlemek olduğunu söylüyorlar.

SERVER DEĞİŞTİRMEK SANDBOX’A YOL AÇAR MI?

Evet şaşılacak bir başlık ama geçici olarak yol açar. Şu an okuduğunuz siteyi Güneşin Tam İçinde‘yi geçen ay içinde iki farklı servere taşımam gerekti. İlk farkettiğim Google’dan gelen ziyaretçilerin 1000 kişi civarında azalmış olduğuydu. Bunun sebebi server değişimiydi. İki hafta süreyle devam etti ve alışık olduğumuz seviyeye döndü. Özellikle Google için yerel aramalar ile global aramalar farklı. Bir kelimeyi Google.com.tr ve google.com da aratın farklı sonuçlar görürsünüz. Aynı şekilde Türkçe içerik sağlayan bir sitenin Türkiye’de veya yakın bir lokasyonda olması önemlidir.

Ancak asıl neden DNS değişimi veya Domain sahibi değişimi. Google şöyle düşünüyor. Bu site el değiştirdi. Tamam. Ama yeni sahip yine kaliteli içerik sunacak mı? Yoksa parayı verip aldığı sitenin geçmiş popülaritesinden faydalanıp saçma içerik mi koyacak? Bu nedenle geçici bir gözleme alıyor. Aynı şekilde Domain adınıza bağlı IP adresiniz değiştiğinde de bunu yaşayabilirsiniz. Bunun için soğukkanlı olun yayına devam edin.

SANDBOX’a düştüm mü? Nereden bileceğim?

İlk iş şöyle bir arama yapın. Kendi site adınızla. info:www.gunesintamicinde.com

Eğer sonuç çıkmıyorsa maalesef sandbox’tasınız demektir.

Ayrıca sitenizin ne kadar indexlendiğini bulmak için Google’da şöyle bir arama yapın:

site:www.gunesintamicinde.com (Kendi site adınızı değiştirin burada. Sonra sayfanın üst sağ kısmında geçen rakama bakın “www.gunesintamicinde.com alanından aramasının yaklaşık RAKAM sonucundan…” gibi )

SANDBOX’a düştüysem ne yapmalıyım? Yani Escape From Sandbox | Sandbox’tan Kaçış

  • Eğer siteniz yeni açıldıysa ve hemen kazanmak için çok hırslıysanız sabra sarılın 🙂 Yeni açılan siteleri çoğunlukla bir bekleme süresi karşılıyor. Sabır sabır sabır 🙂 Bu önerime inanmayabilirsiniz ancak Kaynakça bölümünde yazının sonundaki yabancı kaynakları ve SEO uzmanlarını da okursanız başka bir sitenin sub domaini gibi gösterilip 301 redirct bile uygulayanların başaramadıklarını göreceksiniz. Lütfen mesleki deneyimimize güvenin sabredin.
  • Sitenizi daha önce önermediyseniz Google’a önerin. Burayı tıklayarak yapabilirsiniz.
  • Sitenizden tüm saçma ve gereksiz anahtar kelimeleri çıkarın.
  • Eğer site sayfalarınıza bir pixellik bir süre kelime eklediyseniz hemen çıkarın.
  • Düzgün bir Robots.txt ve sitemap.xml oluşturun.
  • Sitenizin sadece ürün ve hizmetinizle ilgili içerik sunmasını sağlayın.
  • Bilgi verdiğiniz sayfaların sayısını en az on katına çıkarın ve topluma hizmet edin.
  • Size haksız link veren sitelerden bu linkleri kaldırmalarını isteyin. Bunun yerine sizin gibi içerik hazırlayan ve yıllar önce açılmış sitelerden eski domainlerden konunuzla benzer içerikli sitelerden dostça link alın.
  • İçerikleriniz orijinal değilse onları silin. Anladığınızı yazın çok daha iyi. Gerekirse kendiniz fotoğraf çekin veya ücretsiz fotoğraflar koyun.
  • Dmoz gibi site indexlerine başvurun.
  • Google Adwords reklamlarına reklamınızı verin. Kimileri bunun işe yaramayacağını düşünüyor. Nedense özellikle son zamanlarda ben bunun aksine şahit oldum. Google kendisini yaklaşana daha hızlı yaklaşıyor bence
  • EN ÖNEMLİ MADDE GELİYOR: Google’a pişman olduğunuzu iletin. Google Web araçları üzerinden mail atın ve cidden dürüstçe yaptıklarınızı ve düzeltmek için çabalarınızı yazın. Garantisi yok. İç işleyiş dışa hiç yansımıyor. Ancak editörlerin belki bir etkisi olabilir. Adres: https://www.google.com/webmasters/tools/reconsideration?hl=tr

Evet bu yazının sonuna geldik. Ancak tahmin edeceğiniz gibi Google PR hesaplamaları bu kadar basit değil. Bir çok kişinin farketmediği çok basit ilkeler de var.
Unutmadan “Escape From New York” için size bir de fragman sunuyorum 🙂

 

 

Kaynakça:
http://en.wikipedia.org/wiki/Sandbox_Effect
http://www.webpronews.com/insiderreports/2004/05/06/google-sandbox-effect-revealed
http://www.webpronews.com/topnews/2004/08/26/what-is-the-google-sandbox-effect
http://www.redflymarketing.com/blog/the-google-sandbox-effect-simplified/

TAKİP İÇİN : Yazdığım Kitaplar | Youtube | Twitter | Instagram



23 YORUMLAR

  1. Süleyman hocam hayırlara vesile olsun yeni siteniz. Umarım bu işin değerini bilenlerle karşılaşırsınız. Şimdiden bol kazançlar diliyorum.

    http://www.oktayustayemektarifleri.com sitem ilk açıldığında sandbox’a girdi. Aramalardan kimse gelmemeye başladı. Ardından ben normal yayınıma devam ettim. Bir süre sonra tekrar normale döndü. Ben sitemi ilk açtığımda birçok yerden resim reklam aldım. Sitenin açılışından 2 hafta sonra falan ziyaretçi sayım günlük 1000-1500 civarıydı. Bu hızlı yükselişi Google hile olabilir diye algıladı sanırım. Sonradan gerekli değeri verdi ve vermeye de devam ediyor. Bu yazı ve yorumlar kimlere ulaşırsa lütfen Süleyman Hoca’mın da belirttiği gibi kendi içeriğinizi kendiniz düzenleyin. Kopyala / yapıştır yapmayın. En azından izin almadan yapmayın. Her ne kadar link de verilse karşı taraftan izin almak zorundasınız. Yukarıda “Makale İstatistikleri” bölümündeki “Alıntı ne demektir? Telif hakkı nedir?” yazısını okumadıysanız mutlaka okuyun. Şimdilik benden bu kadar.

  2. gece sanırım database problemi vardı, o yüzden gönderdiğim yorum ulaşmadı. şimdi düzeldiğini görüyorum yeniden yazayım =)

    öncelikle seo ya bu kadar sardığını bilmiyordum =)

    keyifli yazıyı okudum. aklımda 2 nokta yer etti. birincisi nofollow. bunun bu denli önemli olduğunu tahmin etmiyordum. yani blog yazılarımız içindeki linklerde bile kullanmamız gerektiği kadar. bana blogroll da bile kullanılması saçma geliyor zaten. ben link verdiğim yerlerden gayet de sorumluyum. kendi blogumda blogroll bulunmamasının sebebi ise şu anki tasarıma oturtamamış olmam ama üzerinde çalışıyorum, en kısa sürede blogroll ve arşiv ekleyeceğim. bu gereksiz bilgiden sonra devam edeyim =)

    sandbox’a bundan 3 hafta kadar önce düştüm. zaten anlamamak mümkün değil bunu, şak diye kesiliyor google ziyaretçileri. fakat yazıda info: site adresi yazarak sandbox’ta olup olmadığımızı anlayabileceğimizden bahsedilmiş. buna katılmıyorum? yani bildiğim kadarıyla sandbox google’dan çıkarılmaktan ziyade, kimsenin ulaşmayacağı kadar gerilerde listelenmek? yanlış mıyım?

    en azından ben sandbox’ta iken info: site adresi yazarak kendime ulaşabiliyordum. hatta tüm sayfalar google dizinindeydi. sadece çok ama çok gerilerdeydi. 1. sayfada çıktığım kelimelerde bile 1000. sayfalar kadar geri =)

    sonra bu talihsiz durum aşama aşama düzeldi.

    bu faydalı yazı için tekrar eline sağlık =)

  3. Ben kendi adıma cevap vereyim.

    info: olayını kontrol etmemiştim ama son sandbox’a girişimde ve daha öncekilerde index’lerde azalma olmamıştı. Okan senin de dediğin gibi sadece aramalarda çok çok gerilere atmıştı.

  4. Yazdığınız bir yazı, google dizine alır almaz bir hemen ilk sayfada çıkmaya başlar ve ardından o yazınıza google’dan çok ziyaretçi gelmeye başlarsa google o linki geçici bir süreliğine kaldırıyor dizinden ve bir süre daha eklemiyor dizine.

    Ben yakın zamanda Medeniyetler Çatışmasıyla ilgili ardı ardına üç yazı yazdım ve ilk yazıyı yazdığımda ikinci sayfada çıktım. İkinci yazı yazdıktan 1 saat sonra dizine eklenmişti ve ilk sayfadaydı. Daha sonra google’dan ziyaretçiler gelmeye başlamıştı ama sonra google bu linkleri tamamen kaldırdı. Bir tanesini oldukça geri attı.

    Bir hafta filan böyle kaldıktan sonra tekrar eski halini aldı. Aynı durumu wordpress 2.5 ile ilgili bir yazı yazdığım zamanda yaşadım. Bu yazılarda aşırı anahtar kelime veya alakasız içerik olduğundan değil sadece o kadar hızlı şekilde üst sıralara çıkıldığında ve çok ziyaretçi çekmeye başladığında google bir süre kontrol ediyor spam olup olmadığını.

    Şu ana kadar google ile herhangi bir sorun yaşamadım. Yalnızca bir kere kullandığım eklentide keywords olayını sınırlandırmayı unutmuşum anasayfa’da 108 tane anahtar kelime oluşmuş. Sonraki günlerde google’daki sayfalarım azalmaya başlamıştı ve durumu fark edince kotrol ettim sitemi ve bu durumu düzelttim.

    Link satışlarını google sert bir şekilde cezalandırmaya devam ediyor sanırım. Birçok yabancı sitenin pr değeri de bu yüzden düştü. Takip ettiğim bazı bloglarda buna rastladım. Daha sonra linkleri kaldırıp tekrar gözden geçirme talep edildiğinde google pr değerlerini düzeltmişti bu arkadaşların. Fikir vermesi açısından bahsetme gereği duydum.

    Siteden çok aşırı harici link çıkışı varsa o zaman nofollow kullanmakta fayda var. Ancak aşırı olmadıktan sonra blogroll bağlantılarında nofollow kullanılması gerektiğine sanmıyorum.

    Google için diğer önemli bir husus içerik tekrarıdır. Özellikle wordpress’in arşivleme sisteminden dolayı bir içeriğe dört beş farklı şekilde ulaşılması mümkün olabiliyor.

    Bu konuda yapılması gereken ya arşiv sayfalarını nofollow yapmak ki ben bunu tavsite etmiyorum çünkü etiket sayfalarının taranmasına engel olmak demek google’daki indekslenmiş sayfa sayısının azalması ve etiketleri kullanarak sitenize gelebilecek olan potansiyel ziyaretçileri kaçırmanız anlamına gelecektir. Bu sebeple benim tavsiyen wordpress’in excerpt özelliğinin daha zenginleştirilmiş bir halde kullanılmasıdır.

    Ben bunu blogumda yaptıktan sonra google tarafından daha çok sevildiğimi hissettim. 🙂

    Benim blogumda yalnızca ilk yazı tamamıyla gözüküyor onun dışındaki bütün yazılar arşiv dosyaları da dahil olmak üzere excerpt şeklinde gözüküyor. Bunun bana seo noktasında karı olduğu gibi sayfa boyutunun düşmesi, daha hızlı render olması gibi noktalarda da karı oldu.

  5. Uğur, teşekkür ederim Seoustasi.com bir çok bilgiyi hizmeti sunsun istiyorum. Şu anda SEO konusunda inanılmaz bir karmaşa ve hırslı bilgi karanlığı var. Elimizden geldiğince anlaşılır basit ve adım adım bilgi sunacağız.

    Oktayustayemekleri.com için olayı hatırlıyorum. Gerçekten de bu çeşit vakalar Google’un çalışma prensiplerini net şekilde ortaya koyuyor.

    oky, öncelikle bayağıdır yoktun yorumlarda seni görmek güzel. 🙂
    Dünkü database arızası tam anlamıyla deli eden cinstendi. Tablolar kilitlenmişti ve onarılmaya bile direniyorlardı. 3. Parti yazılımlar bile işi çözmedi. 3 saata kadar uğraştıktan sonra yardım istedim bol bol dua etip yattım 🙂 Sabah çalışıyordu he he 🙂

    Gelelim nofollow’a, bu o kadar ciddiye alınıyor ki yabancı sitelerin bazılarında “nofollow free” yazıyor. Yani “yorumda yazdığınız web sitesine verilen linkte hiç bir engelleme yok, buraya yorum yazarak PR’ınızı yükseltin” anlamında. Bunu bir hediye olarak dağıtıyorlar.

    Yani işe yaramasa bu denli bir jest havasında sunulmaz. Ancak blogroll’da aksi bir durum olmadıkça aynı kanıdayım. Dostuma verdiğim linke ben nofollow eklemek istemiyorum. Sevdiğim için önerdiğim siteye neden engel koyayım. Varsın PR’ım ne olursa olsun 🙂

    Sandboxla “ban” biraz farklı. Sandbox daha çok yeni açılan sitelerin indexleme sürecinde kullanılan bir terim. Daha sonra ebediyen Google’dan silinmek biraz daha banlanma durumuna uygun.

    Dolayısıyla info ile baktığınızda siteniz yoksa yeni açılan sitelerde henüz indexlenmediğinizi gösterir. Kalıcı sitelerin anlık olarak bir kaç hafta ortadan kaybolmaları ise istisnai görülmeli. Dolayısıyla info’da görürsünüz ama arama sonuçlarında geride görünürsünüz. Sonraki incelemelerde yeriniz geri gelir.

    Suskun, şimdi önemli bir konu var. WordPressteki etiketler. Siteniz indexlenince gerçekten de etiketlerin her birisi ayrı bir sayfa gibi görülüyor ve Google aramalarında daha çok kişinin gelmesini sağlıyor. Ancak bu beni düşündürüyor. Bunu sağlamak için sık sık site içinde kendimize etiket vermemiz gerekiyor. Ben yazı okurken bundan hoşlanmıyorum. Bildirgecte de var. Mesela fotoğraf kelimesine link veriliyor. Ben bekliyorum ki Wikipedia’da bir fotoğraf makalesine veya bir uzmanın yazısına link olsun. Oysa bunun yerine http://www.bildirgec.org/etiket/fotograf oluyor. Fotoğraf etiketli tüm yazılar geliyor.

    Bu alıştığımız link mantığını karıştırıyor. Bazı siteler iç ve dış linkleri farklı gösteriyor. Ben de öyle yapıyorum. Snapshot işareti varsa dış link, yoksa iç link oluyor. Kişi isterse snapshot üzerinde durup verdiğim sayfadan özet bakıyor.

    Uzun vadede arama sonuçlarının kendi iç sayfalarına / etiketlerine yöneltilmesi kesinlikle gelen ziyaretçiyi artıracaktır. Ancak bence okuma keyfini bitiren bir seçimdir. Karar sizin.

    Birden fazla başlıkla aynı içeriğe gidilmesini önleyen WP pluginleri bile var.

  6. Etiketlerin bahsettiğiniz şekilde kullanılması benim de hoşuma gidiyor. Simple Tag eklentisinde auto tag denen bir hadise var eğer aktif ederseniz yazdığınız bir yazıda daha önce etiket olarak eklediğiniz bir kelime varsa ona direk link veriyor. Lakin sizinle aynı fikirdeyim ve böyle bir kullanımı doğru bulmuyorum kendi blogumda da bunu yapmamaya çalışıyorum. Çok istisnai olarak belki yapılabilir ancak sürekli site içinde etiketlere link vermek iyi olmayacaktır.

    Son olarak seoustasi.com umarım faydalı ve en önemlisi hile yapılmadan başarı kazandıracak seo konularının yer aldığı bir proje olur.

  7. Yorum yazmaya üşendiğim için pek ortalarda görünmüyorum, yoksa hemen herkes takibim altında =)
    Güne beslemeyle (rss) başlamak gibisi yok =)

    Ayrıca Uğur ve Suskun, bilgiler için teşekkür ediyorum sizlere de =)

  8. Süleyman Bey,

    Yazınızı keyifle okudum ve açıkçası bu kadar faydalı bir siteyi çok geç keşfettiğim için kendime kızdım.

    Teşekkürler.

  9. Murat Bey kendimi şanslı hissediyorum. Nice sanatçı ve ressam ancak öldükten sonra anlaşılabildi 🙂

    Yani on yıllık bir gecikme çok değil 😀

    Aramıza hoşgeldiniz. Her zaman bekleriz, tek tıklama ötenizdeyiz efendim 🙂

  10. Merhaba Süleyman Hocam,

    Gerçekten SEO konusunu iyi derlemişsiniz ancak bu konuya benim bakış açım biraz farklı. SEO denen şeyin tamamen ortadan kalkması gerektiğini düşünen biriyim çünkü Google daha akılcı önlemler almazsa sürekli yapılacak suistimallerin genel adı olacak SEO.

    Yazınızdan yaklaşık bir hafta önce de kendi blogumda bu konudaki düşüncelerimi dile getirmiştim.

    Bu nedenledir ki arama motoru optimizasyonu yerine daha çok standartlar üzerinde durulan bir projeye yelken açmanızı yeğlerdim. Ama yaptığınız tespitlerin de hemen hepsinin maalesef doğru olduğu da bir gerçek…

    Saygılarımla…

  11. Henster, ben teşekkür ederim okuduğunuz için.

    Mustafa Bey, sanırım yazımda kişisel nedenlerimi yazmadığımdan okuyucularımdan gelen bir ortak tepki var. “Deli mi oldu bu adam? Ne güzel yazıyor SEO’ya ne gerek var?” 🙂

    Açıklamak sanırım elzem oldu. Bir kaç örnek vereyim “Wikicity İstanbul”makalesi tüm dünyada sadece 5 sitede adamakıllı yazılan, ülkemizde hiç yazılmamış olan ve cidden müthiş uğraşarak yazdığım bir konu.

    Peki yüzbinlerce mi okunuyor? Hayır okunmuyor. Bir kaç binde kaldı.

    Oysa bu konuya merak duyacak yüzbinler gerçekten var.

    Aynı şekilde şu anda danışmanlığını yaptığım çok dürüst firmalar var. Ancak Google’da istedikleri yerlerde değiller.

    Bilmem anlatabiliyor muyum? Google’u ve arama sonuçlarımızı işgal edenlerin yerine hakedenleri ve cidden emek harcayanları getirmeye çalışıyorum. Bu nedenle herkesin danışmanlığını da almıyorum. Her konumu en üste çıkarmaya da çalışmıyorum.

    Peki ne yapıyorum? Örneğin uyguladığım metodolojilerle şimdilerde gelmekte olan Iron Man filmi tanıtım makalem uzun süre 3. yazı oldu. Yüzbinlerce sonuç içinde 3.

    Peki 1. kimdi? Filmin sitesi. İkinci kimdi? IMDB sinema filmleri database’i. Kısacası Türkiye’de yazan binlerce siteyi aşarak birinci oldu konum.

    Peki bu haksız bir kazanç mıydı? Bence hayır, çünkü neredeyse bir kitapçık kalınlığında yazı, filmin alternatif fragmanları, Iron man’in tarihi, yapımcı görüşleri, alıntılar filmin oyuncuları Civil Savaş çizgiroman maceraları, yeni gelmekte olan oyunun fragmanları, bir çok poster…

    Kısacası kimsenin uğraşmadığı detayla ve anlaşılır bir dille yazmıştım. Üstelik bunları geçen sene yazdım ve sürekli üzerine ekledim. Filmle ilgili açıklanan bir şey olduğunda yazıyı zenginleştirdim.

    Konu görselini bile Deviantart’taki sanatçının sitesinin temel çizimi üzerinden devam ederek kendisine link vererek oluşturdum.

    Dolayısıyla benim için SEO şudur:
    “Hak edilenin, yerini bulması ve tanıtılması gerekenlerin öne çıkmasıdır.”

    Düşünüldüğü gibi haksız rekabet için kullanılması değil. Böyle kullananlarla beyaz şapkamı takıp mücadele etmektir.

    Başka projeler önermişsiniz bana 🙂 ))

    Ben buna birşey söylemek istemiyorum. Aynı anda 8 sitede yazıyorum. güneşin tam içinde, 3dgozluk, zeki muren, mihrace, reklam-im, kimineli, zoque forum ve duyurusunu daha yapmadığım bir süpriz site daha.

    Ve yapmamı bekleyen muhteşem bir proje var. Geleceğin medyası için.

    Açıkçası Seoustasi fotoğrafçılıktan, sinemaya, şairlikten, bilgisayar programcılığına pazarlama tekniklerinden, etkili iletişim tekniklerine, ileri Quantum fiziği araştırmalarından, Ai ki do’ya deliler gibi uğraştığım alanlardan sadece bir tanesi.

    Amacım iyi şeyler yapanları artık duyurmayı başarmak. Böylece kimilerinin aldatıcı kelimelerle binlerce ziyaretçi çekip en çok okunan site diye geçinmelerinden, sayfalarını otomatik tazeleyerek binlerce ziyaretçi gelmiş gibi göstermelerinden ne kadar sıkıldığımı dile getirmiş de olacağım.

    Son söz. Seoustasi halen açılmadı. Çünkü bahsettiğim süpriz projeler tüm zamanımı alıyor. Sanırım açıldığında ne yaptığım niye yaptığım daha iyi anlaşılacak.

  12. Süleyman Hocam,

    Yorumumu yanlış anlamışsınız, özellile yorumumdaki ilgili bölümü şu şekilde anlamanız ve yorumlamanız beni gerçekten üzdü:

    Başka projeler önermişsiniz bana 🙂 ))

    Belki de yazımı referans vermek yerine daha net açıklamalıydım bahsetmek istediğimi.

    Öncelikle şunu belirtmek isterim ki size proje önermek değildi amacım. Blogumdaki yazımda kısaca değinmek istediğim SEO denilen olayın aslında ortadan kalkması gerektiği, eğer buna benzer şeyler yapılması gerekiyorsa (arama motoru dostluğu) bunların “Standartlar” olarak bildiğimiz W3’ün belirlediği şeyler olması gerektiğiydi.

    Bu nedenledir ki arama motoru optimizasyonu yerine daha çok standartlar üzerinde durulan bir projeye yelken açmanızı yeğlerdim.

    Şimdi sanırım daha net anlamışsınızdır beni. Burada Standartlar üzerinde durulan bir projeden kastım aslında SEO’nun karşılığı olmasını istediğim düşünceler. SEO denen şeyin ortadan kalkmasını isteyen bir web gönüllüsünün tamamen kişisel fikirleri…

    Benimki aslına bakarsanız ütopik düşünceler şu an için, ama bana göre olması gereken bu. Arama motoru SEO bileni üste, bilmeyeni alta indirmemeli. Az web bilgisine sahip birinin ürettiği içerik de eğer gerçekten ilgili sorgunun cevabıysa o ilk sırada çıkmalı. Wikipedia’da olan değil…

    Hakia CEO’su Dr. Rıza C Berkan’ın şu yazısını da bu konu ile ilginenlerin okumasını tavsiye ederim:

    “If Popularity is the Only Tool in Web Search, Every Result Looks Like a Nail!”

    Kısacası size ekstra bir proje önermek değildi amacım. Ben buna birşey söylemek istemiyorum deyip bahsettiğiniz projelerinizden de haberim var. Umarım dilediğiniz başarılara ulaşırsınız.

    Son olarak,

    Ama yaptığınız tespitlerin de hemen hepsinin maalesef doğru olduğu da bir gerçek…

    Burada da belirtmek istediğim yazınızın aslında ne kadar doğru olduğu ama SEO olayının aslında olmaması gereken bir kavram olduğuydu (Bunun sorumlusu o,şu,bu değil Google’dır).

    Türk interneti ve içeriği için yaptığınız tüm projelerinizde başarılar dilerim.

  13. Hah! şimdi anlaştık. 🙂 Demek istediğin netleşti ve konu çok güzel açıldı.

    SEO olmasaydı ve daha zeki bir Google bot sistemi olsaydı aldatılamasaydı içerik tabanlı aramalar şühesiz daha zengin sonuçlar getirirdi.

    Elbette Hakia bu tür semantik aramalarla yola çıktı diye biliyorum.

    Fakat Google Botlar öylesine saf ki kahverengi şapkalı SEOcuların kumar ve açık saçık siteleri Agent kontrolü ile kandırıp onlara efendi site görüntüsü verdiklerini böylece kendilerini indekslettiklerini biliyoruz (cloaking deniyor)

    Öyleyse iyi amaçlı olanlar durmamalı. Durup seyretmek demek içeriğin bu kişilerin eline geçmesi demek.

    Diğer konularda da anlaştık. Proje önermenden de kıvanç duyarım, bu senin bana müthiş bir hediyen olur. Yanlış anlamışım söylediğini kusuruma bakma 🙂

    Makaleni daha bir dikkatli okudum ve verdiğin kaynaklarla amacını anladım. Bir arama sonucunda yüz bin sonuç geldiyse, sadece ilk bir iki sayfadakiler kazanmamalı.

    Aramanın doğasına en uygun, başka sayfalar da aynı öneme kavuşmalı.

    Yorumun için çok teşekkür ediyorum. Bana yeni bir bakış açısı daha kazandırdı. Bunun modelini kurmaya çalışalım. Bu nasıl gerçekleşir?

  14. Evet, şimdi birbirimizi daha iyi anladığımız ortada çünkü asıl dikkat çekmek istediğim nokta aslında Google’ın daha zeki olması gerektiği ve Google’ın o eski çok başarılı halinden bu SEO açıkları yüzünden başarılı sonuç vermekten uzaklaştığıydı.

    Ama tabi ki sizin de belirttiğiniz gibi bu demek değilki biz arama motoru optimizasyonu yapmayacağız. Her ne kadar da bunun aslında olmaması gerektiği birşey olduğunu düşünsek de kaliteli ve özellikle özgün Türkçe içeriklerimizi önplana çıkarmalayız yani yeri geldiğinde oyunu kuralına göre oynamalı.

    Aklınızdaki modelin aslında zaten büyük oranda buna uygun olduğunu düşünüyorum. Bence projenizin içeriğinde özellikle standartlar da ön planda olmalı. HTML, XHTML standartları, bunların önemleri (hem arama motoru optimizasyonu, hem de erişilebilirlik gibi) anlatılmalı. Resim dosyalarına yazılacak tanımların, takılarının bile önemli olabildiğini biliyoruz. Bunlar bana göre muhakkak anlatılmalı. Geliştirme yönü ile ilgili söylenebilecek çok söz var muhakkak ama değişik birşey daha aklıma geldi.

    Bu tamamen kişisel bir öneri yine… Hakia’ya ayrı bir bölüm de olmalı bana göre. Madem arama motoru üzerine birşeyler konuşulacak, giriş düzeyinde konular olduğu gibi ileri düzey konular da olabilir. Ve bu konuşalanlar doğrultusunda Hakia’nın Google’a göre eksik kaldığı yerler tespit edilebilir, bunlar Hakia’nın gelişimi için Hakia’ya bildirilebilir. Böyle hem güzel bir beyin fırtınası olur, hem Türkçe içeriğin ön plana çıkarılmasına katkı sağlanmış olur, hem de Türk gururu Hakia’nın gelişimine katkıda bulunulmuş olur.

  15. info:www.siteniz.com sorgusu ile SandBox a Düşüp düşmediği konusunda kesin sonuç alınamıyacağını düşünüyorum..

    Bu sorgu ile Genelde Googledan Tüm indexleri silinen Google dan Men edilen siteleri Bulabiliriz..

    Sandbox yiyen sitelerde ise indexleme olayı devam eder hatta artış gösterir fakat önce herhangi bir içeriğiniz önceden 1. sayfadaysa sandboxtan sonra sonuncu sayfada olduğunu görürsünüz..

    Aslına bakarsanız Sandbox ın siteyi ne yönde etkilediğini 2-3 defa sandbox yediğini zanneden biri olarak tam olarak karar veremedim 🙂

    genelde gördüğüm google da siteniz.com diye aradığınızda sizin siteniz yerine başka sitelerin önde çıkmasından Sandbox yiyip yemediğimizi anlayabiliriz…

  16. Yorumlar dahil çok profesyonelce, tebrik ederim. Daha önce siteniz ile yaklaşık bir yıl önce yine karşılaşmıştım ama yanlış hatırlamıyorsam, bana teknik ağırlıklı değilde duygusal bir hava vermişti, (duygusal derken samimi günlük yazılar(çok severim aslında)) sitenin isminden ve logosundan olsa gerek, yani imaj olarak, hatta logodaki iskeleden haydarpaşa garı fotoğrafını ”daha önce düşünmüştümde neden önce ben yapmadım” diyede bi hayıflanmıştım 🙂 .

    Şimdi direkt bu yazınızdan web alanındaki tecrübeleriniz ve birikiminiz hakkında epeyce bilgi sahibi oldum, bundan sonra takip etmeye çalışacam sizden öğreneceklerimiz çok belli ki. Tekrar tebrik ederim üstat, saygılar

  17. Faydalı buldugum bu siteye misafir olmaktan mutlu olduğumu belirtmek isterim. İnsanların bu kadar seviyeli ve güzel yorumlarını keyifle okudum. Seo çalışmaları içerisinde rekabet eden firmaların kendi çalışmalarını yaparken diger firmaların yükselişleri karşısında yaptıgı çirkin işlere şahit oldum, fakat inanın yinede hak eden sitelerin mutlaka hak ettikleri yere geldiğine eminim.

YORUMUNUZ NEDİR?

Yorumunuzu yazınız
İsminizi Yazınız