Doçent Dr. olduğundan beri ilk kez beni laboratuvarına çağırmıştı Alev. Çalışmasının karıncalar üzerine olduğunu biliyordum. Ancak bilişim dünyasında devrim yapacak bir buluş olduğu konusunda ısrar edince kalkıp kendi gözlerimle görmek için büyük bir istek duydum.

Doçent Dr. olduğundan beri ilk kez beni laboratuvarına çağırmıştı Alev. Çalışmasının karıncalar üzerine olduğunu biliyordum. Ancak bilişim dünyasında devrim yapacak bir buluş olduğu konusunda ısrar edince kalkıp kendi gözlerimle görmek için büyük bir istek duydum. Birleşik Karınca İşlemcisi
Fotoğraf: jurvetson | Creative Commons lisansı ile kullanılmıştır.

“Ne içersin?” dediğinde laboratuvarının girişindeki bekleme odasında oturmuş, düşüncelere dalmış bir halde onu süzüyordum.

Çok yorgun görünüyordu. Gecelerce uyumamış gibi duran göz altlarının çöküşünü gizlemek için süratli bir makyaj yapmıştı. Sanırım ben geleceğim için. Onu azarlayacağımı “sağlık, önce sağlık” diyeceğimi biliyordu.

Yine de yıllar önce olduğu gibi çarpıcı duru bir görünüme sahipti.

Sesi çok heyecanlıydı. Kahvemi uzatan elinin titreyişinde gerginliğini izleyebiliyordum neredeyse. “Haydi!” dedi “Hemen görmelisin.” Kahvemden bir yudum alıp masaya bıraktım.

Cep telefonumu çantamdan çıkarıp fotoğraf çekim moduna aldım. İlginç bir haber olacaktı. “Lütfen flaş kullanma fotoğraf çekerken” dedi. “Bu önemli.”

“Tamam” dedim.

TAKİBE ALIN:

X (Twitter) Takip Edebilirsiniz: 
twitter.com/ssonmez

Bilimkurgu okumayı seviyorsanız,
Starbul ilginizi çekecektir. www.starbul.com

Youtube Kanalım: 
www.youtube.com/suleymansonmez 


Alev, doğuştan sarışın olmasına karşın bakımının zorluklarına rağmen ısrarla kızıl saçlarla gezen güzel bir kızdı. Lisedeyken de böyleydi. Tuhaf, sıra dışı, çoğu zaman yalnız.

Biyolojiyi de, farklı canlılarla temasa geçmeyi sevdiği için seçtiğini hep söylerdi. Geçen zaman içinde evlenmemişti. Bir iki arkadaşı olmuştu ama o kadar.

Çok geniş bir salona girdik. “Bu ilki” dedi. Büyük, altı metre genişliğinde, sekiz metre uzunluğunda ve yaklaşık bir metre yüksekliğinde bir pleksiglas kutu içinde milyonlarca karınca süratle bir o yana, bir bu yana gidiyordu.

Bir anda ürperdim. Aradaki pleksiglasa rağmen bu karınca ordusu gözüme korkunç görünüyordu. Çok fazlaydılar. Anlamış gibi “Korkma” dedi “Oradan çıkamazlar, sadece dikkatlice bak”

Fakat, karıncaların bir ağ gibi gidiş gelişi, bir şeyleri bir yerden bir yere taşımalarındaki ahenk dondurmuştu beni.

Sonra birden Boğaz Köprüsü’nü gördüm. Ardından Çamlıca’yı ve Taksim’i hatta Kız Kulesi’ni. Bu karıncalar… “Aman Allah’ım!” deyiverdim. Bir İstanbul maketi üstünde yürüyorlardı.

Alev, kahkahalarla gülüyordu. “Trafik sorununu çözdük. Duydun mu, İstanbul trafik sorununu çözdük diyorum! Görüyor musun? Şuraya ve şuraya bak.”

Göztepe Kavşağı’ndan yola çıkan karıncalar alternatif bir yol bulmuşlardı. İstanbul’un ana caddelerinde yüz binlerce karınca yürüyordu. Sayıları trafikteki araçlar kadar var mıydı bilmiyorum ama çoktular ve trafik hiçbir şekilde sıkışmıyordu. Şu anda olmayan ek geçişler bulmuşlardı ve farklı bir trafik ritmi kullanıyorlardı.

“Bunu belediye başkanı gördü mü? veya trafik birimleri?” diye sordum.

Alev muzipçe gülümsedi. “Hayır, ama artık hangi trafik ışıklarının kaldırılması gerektiğini, nerelere kavşak yapılması gerektiğini, nerelerin tek yönlü trafiğe açılması gerektiğini ve nerelerde yeraltından yolu aktarmamız gerektiğini biliyoruz.”

“Yeraltından mı?” dedim. “Hı hı” diyerek başını salladı. “Bir kaç noktada yeraltından geçiş sağlanırsa, trafik müthiş rahatlıyor. Üstelik katlanılmaz maliyetler de değil.”

Elimden tutup odanın kapısına çekiştirdi. “Ancak seni çağırdığım asıl proje bu değil. Bu bizim karıncaların organizasyon ve iletişim sistemlerini çözdüğümüz çalışmaydı. Aralarında nasıl iletişim kurduklarını bu projeyle çözdük. Artık onlarla konuşabiliyoruz.”

Sanırım ayağımı sürümüş olmalıyım “Dur dur dur!” diye çığlığı bastım. “Sen karıncalarla mı konuşuyorsun?” Derinleşmiş gözlerini, sakinleştirmek ister gibi üzerimde gezdirdi. “Ben değil, özel bir bilgisayar belli bir feromen koku sentezleyiciyle ve ses frekansı üzerinden.”

HİKAYENİN DEVAMI AŞAĞIDAN SATIN ALINARAK E KİTAP OLARAK OKUNABİLİR

FF75AgAAQBAJ

GOOGLE PLAY KİTAPLAR / Google Play Books
(Android telefon, tablet , Windows / Mac notebook ve bilgisayarlarda okunabilir)
https://play.google.com/store/books/details/SÜLEYMAN_SÖNMEZ_BİRAZ_TUHAF_BİR_KİTAP?id=FF75AgAAQBAJ

APPLE iTunes / iBooks / Kitap
(iPad , iPhone ve Mac bilgisayarlarda notebooklarda kitap okuyanlar için)
https://itunes.apple.com/us/book/biraz-tuhaf-bir-kitap/id840432897?mt=11

HEYECAN SİZİ BEKLİYOR!

* Karıncaların beyninden oluşan bir bilgisayar ağı mı? 

* Erzincan’da bulunan antik bina hangi sırları saklıyor? Tüyler ürperten bir afetin izleri…

* Van Gölü kuruduğunda biyoyakıt için başlayan çalışmalar nasıl bir felakete yol açtı?

* Sonsuza dek değiştiler Sevgi Silahı.

* Bu ağaç muhteşem görünüyor nefesim kesildi… Evet senin genlerinden ürettik onu…

* Dünyada son nükleer bomba da bitene dek yarı ömürlerini…

* Kendine saklaman mümkün değil düşüncelerini

* İnsana en çok benzeyen robot yabancı gezegenin ölümcül görüntülerini nasıl çözecek?

ÖYKÜLERİN İSİMLERİ

1) Birleşik Karınca İşlemcisi
2) Ve Bacterıopro, Van Gölü’nü Biyoyakıta Çevirdi!
3) Düşüncelerin İşitildiği Gün…
4) Bulutkulak
5) Arş’ın Kitabı
6) Sevgi Silahı
7) Ağaç | ಮರ
8) Son Bilgisayar
9) Yarılanma Ömrü
10) Sayha

ISBN NO: 978-605-87015-0-2

Doçent Dr. olduğundan beri ilk kez beni laboratuvarına çağırmıştı Alev. Çalışmasının karıncalar üzerine olduğunu biliyordum. Ancak bilişim dünyasında devrim yapacak bir buluş olduğu konusunda ısrar edince kalkıp kendi gözlerimle görmek için büyük bir istek duydum. Birleşik Karınca İşlemcisi
Fotoğraf: kasi metcalfe | Creative Commons lisansı ile kullanılmıştır.

Yazar: Süleyman Sönmez
Bu yazıda anlatılan olayların gerçek kişi, kuruluş ve olaylarla ilgisi yoktur. Bilimkurgu yazını olarak yazılan bu eserin tüm hakları yazara aittir. İzinsiz kopyalanamaz ve sanatsal çalışmalarda kullanılamaz.

Sonradan Not: İnanılmaz ama gerçek. Hakkı Ceylan bana da müthiş bir süpriz yaparak bu hikayenin devamını yazmış.
http://www.hakkiceylan.com/birlesik-karinca-islemcisi/

Çok keyifle okudum ve aynı çizgiyi koruduğu için hikayenin bütünlüğü de sürüyor. Gerçekten bu blogkürede bir ilk. Daha önce bazı yazarlar birlikte roman yazdı. Mesela Peter Straub, Stephen King gibi.

Bazı çizerler bir hikayenin her sayfasını alıp çizerek ustalar geçidi yaptı Marvel Comics’de.

Fakat bunun sıradışılığı ortada. Teşekkür ederim Hakkı Hocam. Seni tanımak ve okumak ayrı bir keyif.

Sonradan Not 2: Hikayenin 3. Bölümünü Teakolik sitesinden Hamza ŞAMLIOĞLU yazdı. 🙂
http://www.teakolik.com/birlesik-karinca-islemcisi-3/

Sonradan Not 3: Hikayenin 4. Bölümünü Gazanya Blogdan Mehmet yazdı. 🙂
http://blog.gazanya.com/birlesik-karinca-islemcisi-4

Sonradan Not 4: Hikayenin 5. Bölümü Yenifikir.net – Furkan Turan’dan geldi. http://www.fikirbulutu.com/birlesik-karinca-islemcisi-5

KARINCALAR HAKKINDA BİLİMSEL ARAŞTIRMA (VİDEO)


Yukarıdaki videoda karıncaların kurdukları devasa yuvaların inanılmaz yapısı görünüyor. (Yalnız araştırmacıların sıvı alçı dökerek milyonlarca karıncayı öldürmesini kınıyorum. Eminim daha teknik bir yöntemle sismik inceleme ile bu yapının bilgisi elde edilebilirdi) Aynı zamanda yuvalarına kurdukları inanılmaz soğutma / havalandırma sistemi araştırılıyor.

KARINCALAR AKILLI MALZEMELER İÇİN MODEL OLUYOR

http://phys.org/news/2015-10-ants-solid-like-liquid-like.html

TAKİP İÇİN : Yazdığım Kitaplar | Youtube | Twitter | Instagram



37 YORUMLAR

  1. Alev’in numarası var mı sen de? Birilerini etkilemek için oldukça güzel bir yol 🙂

    Çok güzel ve sürükleyici olmuş, ellerine ve hayal gücüne sağlık.

  2. Bilimkurguya aç ve-fakat bu açlığını gidermeye yönelik teşebbüslerde bir türlü bulunamayan ben ve gibilerim için önümüze sunulmuş leziz bir yemek bu. Akaşik Kayıtlar yazısı Ferruh’un -senin de katılımda bulunduğun- bir teorisini anımsatıyor. Şimdilik bunlara yaklaşımım astrolojiye yaklaşımımla paralel olsa da hergün deneyim etmekte olduğum, küçük detaylarda gizli benzer teorilerim var benim de 🙂 Ama eminim ki hiçbir dış etkene maruz kalmadan ürettiğim bu teoriler mutlaka zamanın birinde birileri tarafından dile getirilmiştir. Hep öyle oluyor bak. Aklın yolu bir, derler ya hani.. Akaşik Kayıtlar’ını kast ediyor olabilirler mi? 🙂

  3. Süleyman teşekkürler, keyifle okudum. Akaşik kayıtların bizdeki tercümesi levh-i mahfuz olsa gerek 😉

  4. Gazanya, bana e-mail yollarsan sana bir telefon uydurabilirim 🙂 Şaka bir yana hikayelerin büyük bölümünü kurgulamıyorum. Etkisini hesaplayarak karakter ya da olay eklemiyorum. Yazmaya başlıyorum, neredeyse hiç değiştirme yapmama gerek kalmayacak şekilde, tümünü yazıp kalkıyorum. Kısacası ani ilhamlarla yazıyorum. Alev, herkes kadar benim için de yeni bir karakter 😉

    Oky, beynin çalışma prensipleri üzerine çalışan herkes bir süre sonra ortak bilinçaltı gibi kavramlara ulaşıyor. Mesela Carl Jung. Dolayısıyla hakikat sürekli keşfediliyor. Benzer dillerle anlatılıyor.

    Hakkı Hocam, Levh-i Mahfuz’dur gerçekten de. Özellikle kutsal kitapların metinlerinde “bilgi” insan yaradılışının neden meleklerden üstün olduğunun sorgusunda verilir. Tanrı insana herşeyin ismini sorduğunda Adem meleklerin cevaplayamadıklarını da cevaplar. Tanrı’nın sonsuz bilgisine açılan kapı insana bahşedilmiş kabul edilir. Ve bu bilginin yaklaştırılanlara, temiz olanlara açıldığı da anlatılır. Daha önce Akaşik kayıtları, Her şeyin kitabı levh-i mehfuz’u şu yazımda anlatmıştım. http://www.mihrace.net/akasik1/
    Kur’an literatüründe yer alan “Gökte ve yerde gizli olan hiçbir şey yoktur ki, apaçık olan bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) olmasın.” (Neml Suresi, 75) ifadesi de bunu tanımlıyor.

    Ancak çoğu kişi bu sistemi sadece bir kayıt sistemi olarak düşünüyor ki bu bence tam anlamıyla doğru değil. Nasıl bilgisayarlar sadece bilgiyi saklamaz aynı zamanda problem de çözerse, Herşeyin Kitabı’ndaki bilginin her canlının alış kapasitesi algı sistemine göre şekillenen, her an canlı, dinamik bir enerji türü olduğu ortaya çıkar. Belki bir gün bilimadamları uzayın hem galaksileri kapsayan hem atomlarımızı kapsayan mekanın bu bilginin ve zekanın ta kendisi olduğunu bulabilirler. Elbette bu da bir teori 🙂

  5. Süleyman hocam, gerçekten çok güzel bir yazı. İnşaallah bir gün kitap haline dönüştürürsünüz. Bu arada Dr. Selim’in çalışmaları ile ilgili yazılar bekliyorum 😉

  6. İnanılmaz keyifli bir yazı. Okurken ben de o heyecanı hissettim. Şimdi artık nerede bir karınca görsem aklıma hep bir “Acaba?” sorusu takılacak.

  7. Süleyman Bey,müthiş bir yazı olmuş. Yüzlerce blog içinden GTİ’ndeyi seçip tanıtmamızın sebebini, izleyicilerimiz blogunuzu gezdikçe mutlaka daha iyi anlıyorlardır.
    Sevgi ve saygıyla

  8. Şu karıncaların seni seviyorum yazdığı kısımda tüylerim diken diken oldu. Tebrikler ve başarılar diliyorum. Şahane bir hikaye olmuş.

  9. Üstadım;
    Ne zaman “evet işte bu yazı çok sağlam” desem, hemen ardından beni şaşırtan, heyecanlandıran ve bakış açımı değiştiren bir başka yazı yazıyorsun. Teşekkürler, yazdığın ve paylaştığın için.
    Sevgi ile kal…

  10. Nanoturkiye, nanoteknoloji üzerine yazmak çok zor. Çünkü yeni bir şey hayal edebilmek için gerekli altyapı bilim yeni olduğundan daha çok az. Ama bu bir engel değil aklımda bir şeyler var diyelim. Belki Dr. Selim bir kez daha sahneye çıkabilir 🙂

    Emrah, herkes senaryo arıyor ama gerekli kişilere ulaşamıyorum. Aksiyonu bol birçok hikaye var elimde. Bir kısmını ise yayınlamadım bile. Bir gün filmlerinin çekilmesini çok isterim. Sağlığımda görmeyi de 🙂

    Teakolik ve Sevie teşekkür ederim.

    Barış, Nikon fotoğraf makinem var. DSLR olarak bence şahane..

    Çağdaş Bey, (TRT’de Bilişim Rüzgarı uzmanı ve sunucu aynı zamanda) hergün keyifle okuduğum arkadaşlarımın blogları da kısa sürede sizi esir alacaktır diye düşünüyorum 🙂

    Emir Alp aynı ürpertiyi yazarken ben de yaşadım.

    Müge Abla, senin övgülerini almak çok güzel. Sıkı bir kitap okuru olduğunuzu ve içi dolu insanlara özgü tevazuyla okuduğuna eminim. Kısacası teveccühünüz efendim 🙂

  11. Müge abla bu gerçekten biraz daha farklı olmuş, diğerleri de güzel ama ne bilim bu çok sürükleyici 🙂

    Süleyman abi teşekkürler..

  12. İnanılmaz ama gerçek. Hakkı Ceylan bana da müthiş bir süpriz yaparak bu hikayenin devamını yazmış.

    http://www.hakkiceylan.com/birlesik-karinca-islemcisi/

    Çok keyifle okudum ve aynı çizgiyi koruduğu için hikayenin bütünlüğü de sürüyor. Gerçekten bu blogkürede bir ilk. Daha önce bazı yazarlar birlikte roman yazdı. Mesela Peter Straub, Stephen King gibi.

    Bazı çizerler bir hikayenin her sayfasını alıp çizerek ustalar geçidi yaptı Marvel Comics’de.

    Fakat bunun sıradışılığı ortada. Teşekkür ederim Hakkı Hocam. Seni tanımak ve okumak ayrı bir keyif.

  13. Süleyman hocam yazının altına bilim kurgu yazmasanız, “gerçek mi?” diyecektim. Hikaye o kadar gerçekçi bir dile sahip yani. Bilimkurgu’yu böyle anlatmak hiç de kolay olmasa gerek. Elinize kaleminize sağlık, ama mutlaka bunları kitaplaştırın…

    Yazıyı ekleyen “Nano Ahmet” Yükseltürk arkadaşımıza da teşekkürler. Süleyman hocam Ahmet’le beraber birşey yaparsanız belki…

  14. Oldukça etkileyici bir yazı. Yazıyı okuduktan sonra beni etkilediğini belirtmek için yorum yazmaya karar verdim ama doğru cümleleri kurmakta zorluk çekiyorum.
    Diyebileceğim tek şey elinize sağlık.

  15. Diğer arkadaşlara katılıyorum. Tek nefeste okuduğum nadir öyküler listesine girdi. Elinize, zihninize sağlık..
    Şimdi hemen Hakkı Ceylan’ın devam niteliğindeki öyküsünü okumaya başlıyorum.. Teşekkürler.

  16. Bir 10 dk önce bütün bölümlerini 🙂 yani 4’e kadar hepsini okudum ama 1.nin tadı hiçbirinde yok açıkçası Çok güzeldi bu. Diğerleri de güzeldi tabii…

  17. BİRLEŞİK KARINCA İŞLEMCİSİ öyküsünün devamını İngiliz bilim adamları yazdı. Habere göre hikayede yazdığım gibi aralarında konuşuyorlar. Nobel’e adaylığımı koyuyorum. “Yalnız ve karıncalı ülkeme…”

    Milliyet’in haberi : http://www.milliyet.com.tr/Dunya/SonDakika.aspx?aType=SonDakika&Kategori=dunya&KategoriID=&ArticleID=1057012&Date=08.02.2009&b=Karincalar%20yuvalarinda%20konusuyor

    Yabancı kaynak:
    http://www.dailymail.co.uk/sciencetech/article-1137267/Getting-chest-Study-reveals-ants-talk-other.html

    Bilimadamı Jeremy Thomas:
    http://www.zoo.ox.ac.uk/staff/academics/thomas_j.htm

  18. Az önce TNT’de bir çizgi film vardı. Herifin teki karıncaları kontrol etmenin yolunu bulmuş, Dünya’yı kontrolü altına almak istiyordu. Şaşırdım, hemen bu yazı geldi aklıma.

  19. Süleyman Bey, çok güzel olmuş hatta bu güzelliğe diğer blog yazarlarının katkılarıyla bir çeşit ‘ilk’ de eklenmiş. 6. Bölümün de fena olmayacağını belirtmek isterim. Belki siz Furkan Beyin son katkısından sonra tekrar ele alabilirsiniz 🙂

  20. ..yani her seferinde bir kuru teşekkür de olmaz ki.. 🙂 yine mükemmelsiniz, üstelik peşinizden sürüklediklerinizle de çok hoş bir ekip havası oluşturmuşsunuz.. Bu hikayeyi bizim selocanlar henüz duymamış olsa gerek…

  21. Karıncalar diye bir kitap vardı yazarını hatırlamıyorum konu aynı ama hikaye versiyonu gibi..Neyse güzel..

  22. Etkilendim.Tebrik ederim.Neden bu hikayeden esinlenerek bir sinema filmi çekilmesin ki.

  23. Hocam Gödel, Escher, Bach’ı okumuş muydunuz? Orada da karıncaların bilinç düzeyi hakkında çok ilginç bilgiler var.

  24. Merhaba Süleyman Bey,

    Hikaye çok etkileyici. Arkadaşların katkılarıyla gelişip daha sürükleyici olmuş. Yalnız, ‘Sonradan Not 4’ olarak eklediğiniz Furkan Turan tarafından yazılan Hikayenin 5. Bölümü’ne erişemiyorum. Bu bölümün bir kopyası elinizde varsa, yayınlarsanız sevinirim.

    İyi çalışmalar.

YORUMUNUZ NEDİR?

Yorumunuzu yazınız
İsminizi Yazınız